|
Kaçırılmış bir vaktin çınlaması

Her şeyin sonuna doğru adım adım yaklaşırken, kendi kendimize hâlâ “Artık bir yerden başlamalıyım!” deyip duruyoruz.



İnsan, gerçeğin yaralayıcılığına karşı kendini avutacak bir şeyler arıyor sürekli. Bu avuntuların, gerçeğin evimizdeki uysal bir kedi gibi her istediğinde kucağımıza alıp başını okşayabileceğimiz bir şey olduğuna kendimizi inandırmaktan daha acınası olanı var mı, bilemiyorum.



“Zekânın öne sürdüklerinden çok daha yüksek bir hakikat var. Henüz ne olduğunu tam olarak kavrayamadığım ve bize yön veren bir şey içimden geçiyor” diyor Antoine de Saint Exupery, 'Savaş Pilotu'nda.



Eskiler, asırlarca geçerliliğini koruyacağını biliyor olmalıydılar ki sözlerini taş kitabelere kazıdılar. Şimdi o kadar sık fikir değiştiriyoruz ki, aynı şeyi yapsak herhalde dünyada yazısız tek bir taş kalmazdı.



Tezgahın altında zevzek bir vida yalama olmuş bir cıvataya kötü bir espri yaptı, o sırada nalbur her şeyden habersiz dükkanı süpürüyordu.



Çürük bir temel, en gösterişli binaların bile gün gelip yerle bir olmasına ve bir enkaz haline gelmesine sebep olabilir.



Doğru bir güzergâhta ilerlemek için defalarca doğru karar vermek zorunda kalırsınız; buna karşılık bir defa yanlış tarafa dönmeniz bile size yolunuzu kaybettirmeye yeter!



Saat durmadan fikir değiştirir, buna karşılık pusula oldum olası sabit fikirlidir.



“Seni fikrinden vazgeçirmek neredeyse imkansız!” dedi biri. “Elbette öyle, bu zamanda vazgeçtiğimin yerine yeni bir fikir koyabileceğimden nasıl emin olabilirim!” dedi diğeri.



Hiç değilse bir elimizle bir yere sıkıca tutunmak ve tutunduğumuz o yeri bir daha bırakmamak durumundayız. Dalgaların hoyratça kıyılarımızı dövdüğü böyle zor bir zamanda akıntıya kapılıp gitmemenin başka bir yolu yok!



Allah'ın fikri aklını aşmış garip kullarından Mihricanlı Sâbık şöyle dua edermiş: “Allahım bakışımı bir ibret, sükûnetimi bir düşünce ve sözümü zikir eyle.”



Birilerinin söylediği güzel sözler bir araya geliyor, göçmen kuşlar gibi gelip geçiyor zihnimizin maviliklerinden.



“Bir gün biri bir güzel dilek tutsun ve o dilek ben olayım” diye bir dilek tutuyorum bazen içimden.



“Ne zaman gözlerine bakıyorum, kendimden sana doğru akıyorum!” diye geçirdi içinden bir delikanlı Kafiye Krallığı'nda.



Bir de şunu düşünün; yıkılmasına karar verilen bir evin içinde yaşayan acı tatlı bütün o hatıralar ne hisseder?



İnsanlığı o kadar incelmiş, o kadar incelmişti ki, “Acaba heceleri böldüğümüzde kelimelerin canı acıyor mu?” diye derin düşüncelere dalar olmuştu.



Sadece kendine sakladığı kelimelerden binlerce cilt kitap çıkacak insanlar da var.



Sanki kafesteki küçük ürkek bir kuş gibiyiz; kafesin kapısı açık ama bizim uçup gitmeye cesaretimiz yok!



“Durmadan bir yerden boşalıyorsun” dedi meczup, “peki bir şeyi de dolduruyor musun?”




#Saint Exupery
#Mihricanlı Sâbık
8 yıl önce
Kaçırılmış bir vaktin çınlaması
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle