|
3 katliam aynı hesap

Son katliamlardaki periyot dikkatinizi çekti mi?



Reina

saldırısı da dahil olmak üzere

3 büyük terör hadisesi pazar sabahı Türkiye gündemini kilitledi.

Hatta dünya gündemini de…



10 Aralık

'ta

“fabrikasyon bomba"

yüklü araç ve canlı bomba ile

Beşiktaş

'ta gerçekleştirilen terör eylemi her ne kadar cumartesi akşamına denk gelse de ertesi günü yani pazar sabahı memleketin yüreğine oturdu.



17 Aralık

'ta

Kayseri'de komandolarımıza karşı yapılan saldırı

da yine bir pazar sabahına denk getirildi.



Bu kez, birçok yabancı uyruklunun da kurban seçildiği

Reina'daki saldırı

her ne kadar

yılbaşı gecesi

gerçekleştirilmiş olsa da

tıpkı Beşiktaş'taki ve Kayseri'deki terör saldırıları gibi hafta sonuna özellikle pazar gününe denk düşürüldü.


19 Aralık

Pazartesi günkü

Rusya Büyükelçisi Karlov suikastı

ise bu periyoda uymuyor ama… Etkileri bakımından 3 katliamın devamı ve aynı sürecin köşe taşlarından biri niteliğinde.



Katliamları pazar günlerine denk getirmek tamamen tesadüf olmasa gerek. Bir maksat gözetilmiş olmalı.



TOPLUMSAL KIRILGANLIK İSTENİYOR


Yılbaşı özel bir gün. DAEŞ'in o gün sembol bir gece kulübünde terör eylemi gerçekleştirmesi, toplumsal öfkeyi artırma ve o öfkenin toplumda taban bulmasını sağlamak maksatlıdır.



Özel gün, seçilmiş bir mekan ve tesiri büyük eylem!



DAEŞ terör örgütü, tıpkı PKK terör örgütü gibi, toplumsal katmanlar arasındaki zayıf noktaya ateş ediyor. FETÖ zaten uzun süredir, fay hatları üzerinde dans ediyor.



Reina saldırısının hemen akabinde

“laiklik"

vurgusu,

“seküler yaşam biçimine müdahale"

gibi birçok kavram ve terkip üzerinden sosyal medyada büyük bir operasyon çekildi.



Tam da Halep'teki insanlık dışı katliamlar sırasında yapılmak istenip de başarılamamışken…



SEKÜLERE SALDIRI İLE DİNDARA SALDIRI AYNIDIR


Burada durup bir noktaya temas etmek gerekiyor:



Türkiye'de “Cumhuriyet projesi" tutmuştur

. Bu projenin tuttuğunun en belirgin göstergesi FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsü ve iç işgal girişimine karşı

bu millet Türk bayrağı ile meydanlara akın etmesi, devletine sahip çıkmasıdır. O gün milletin her bir ferdinin etnik ya da dini kimliğinden çok Türkiye'ye aidiyet duygusu baskın gelmiştir.


Buna mukabil, her toplumda olabilecek marjinal gruplar da vardır Türkiye'de. Bu grupların toplumsal etkileri zayıftır ve toplumsal dönüşüm o marjinaller üzerinden gerçekleşmemiştir hiçbir dönemde.



Bu bağlamda, Türkiye'de

“yılbaşı kutlamasına karşı çıkan"

larla,

dindarları başka memlekete sürmeyi planlayanlar
mahiyet olarak aynıdır.


Ve kesinlikle marjinal olarak kalmışlardır.



Milletin ekseriyeti arasında ortak payda mevcuttur.


Ve o ortak payda, “vatan, millet sevgisi"dir.


***



Devam edelim...



Terör örgütleri birer maşadır. İsmi ister PKK ister DAEŞ isterse FETÖ olsun bu gerçek değişmiyor.



Ve yine biliyoruz ki Türkiye'ye karşı derin operasyon çekenler bu taşeron örgütlerin kendi içindeki geçişkenliğini destekliyor. (Hatırlayın daha geçen hafta 2000 kadar DAEŞ'linin PYD saflarına geçtiği

yayınlandı.)



Yine yakalanan üst düzey bir

PKK'lının “Bize 15 Temmuz'da bir ay süre ile eylem yapmayın dendi"

cümlesidir. (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açıklamıştı.)



İstihbarattaysa

, FETÖ'nün PKK ve DAEŞ militanlarının şehirlerimize gelmesi ve eylem yapmasından nasıl parmağı var

uzun uzun anlatmaya gerek yok. Sadece 2015'de Şanlıurfa Emniyet Müdürü'nün

“Paralel yapı (FETÖ) plaka tanıma sistemimizi felç etti"

cümlesini hatırlayın yeter.



Sonuç:
Reina'daki saldırı ile Beşiktaş'taki saldırı mahiyet olarak aynıdır

. Maksat da aynıdır. Toplumsal katmanlarımız arasındaki noktayı vurmak.



DAEŞ ve PKK'nın kurmay aklı ile FETÖ'nünkü aynıdır. Ve bu gerçek sadece devlet adamlarımız tarafından değil milletçe de bilinmektedir. Tüm provokasyonlara rağmen millet sağduyulu davranmaktadır. Davranmaya da devam edecektir.



Yanılıyor muyum?



Reina'nın bostan korkulukları

” diye inliyor zavallı. Patronu da zaten

yapıyordu. Etrafında 20 badigardı varmış. Gece kulübünü de 50 kadarı

!


Koruyormuş da ne yapmışlar o gece?


Bu korumalar meğer sadece o gece kulübünün kapısından geçen zavallı insanları korkutmakta mahirmiş.


Zira birkaç şarjör değiştiren…


Hedef gözeterek ateş eden…


Kapıdan girip, bacadan çıkıp giden katile karşı kıllarını bile kıpırdatmamışlar.


Size güvenlik sertifikası verenlere… Sizi oraya dikenlere… Size güvenip oraya gidenlere karşı yüzünüz tutar mı bilmiyorum ama…


Bir şey biliyorum: Şayet biriniz bir el ateş etseydi (hadi silahınız yoktu diyelim) bir sopa, bir jop ya da ne bileyim çıplak elleriniz ile katile bir hamle yapsaydınız belki o gece orada hayatını kaybeden 39 kişiden birkaçı şu anda hayatta olacaktı… Siz de kahraman…


Bu işte bir bit yeniği var ama neyse…

#Reina
#Beşiktaş
#Karlov suikasti
7 yıl önce
3 katliam aynı hesap
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî