Eli kanlı radikal dinci, kafa kesen, korkunç
terör örgütünün komşumuz olmasını mı yoksa, (
? DAEŞ dışarıdan bölgeye gelen dinci, radikal kanlı bir terör örgütüdür. Kürtlerse bu bölgenin insanlarıdır.”
Bu cümlenin üzerine bir de
tezini işliyorlardı… Aparatlar medyada, sivil toplumda, akademide öbekleşmişti… Dahası devletin bir kanadı da etki altındaydı.
diye “safiyane” bir öneriyle ortalıkta dolaşan danışman milletvekillerini de gördük; yakın geçmişte!
(Evvela Türkiye'nin, PYD/YPG ile ilgili tezlerini dillendirirken özellikle şu vurguyu yaptığını hatırlayalım: Suriye'nin Kürtleriyle Türkiye'nin hiçbir sorunu yoktur. Mesele terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olan PYD/YPG'nin Türkiye'nin güvenliğini tehdit etmesidir.)
Bugünden düne baktığımızda bazı olayları daha serinkanlıca tahlil edebiliyoruz. Daha net görüyoruz, mesela
olaylarının kamuoyunda nasıl yönetildiğini…
O günlerde söylendiğinde çok fazla itibar görmeyen hatta “nerden çıktı bu” diye eleştiri konusu edilmek istenen dönemin Başbakanı Erdoğan'ın Obama'ya söylediği şu cümleyi hatırlayalım:
”
Bu cümlenin kurulduğu günlerde içimizdeki aparatlar,
” romantizmi bir tarafta…
görerek muhatap alınmasını savunmak bir tarafta…
DAEŞ terör örgütünü öne çıkartıp, diğer terör örgütünün kendi gibi düşünmeyenlerin
ni unutturmak bira tarafa…
Sürekli kamuoyunu yönlendiren propaganda yürüttüler.
Hoş! Netice de aldılar..!
Ve nihayet,
cümlesinin
,
Sizler bu yazıyı okuduğunuz saatlerde
belki de önümüzdeki on yılları doğrudan etkileyecek bir görüşme için
Amerika Başkanı Trump ile
denilen mesele yani Suriye ve Suriye'nin kuzeyindeki PYD/YPG terör koridoru meselesi masaya yatırılacak. Elbette FETÖ'nün iadesi ve diğer meselelerle birlikte…
Birkaç yazıdır özellikle üzerine basa basa şunu tekrarlıyorum:
. Biz Obama'nın gitmesinden sonra özellikle
. Ancak Trump'la birlikte Amerikan iç savaşı kızıştı. Ve
Tekrarlayalım..!
,
demişti;
gazetesinde…
demişti!
Yine şu anda yurt dışında yaşayan
bir söyleşide,
diyerek
DAEŞ gösterilip, PYD/YPG'ye razı olmamız isteniyor. PYD/YPG'ye ilk silah yardımı yapılırken bir kısmı “bilinçli olarak” DAEŞ'e de ulaştırıldı ki çatışma daha da şiddetlensin diye. Ve biliyoruz ki
Hatırlayın,
saldırıda kullanılan patlayıcının menşei için
ne demişti:
“Bunlar fabrikasyon tipi patlayıcılar. Yani bir devlet envanterine kayıtlı olması gerekiyor. Rahat bulunabilecek patlayıcılar değil. Bu da arkasında devlet desteği olduğunu gösteriyor. Saldırıyı gerçekleştirenlerin kimlikleri belirlendi. Bölücü terör örgütü PKK'nın yaptığı kesin”
PYD/YPG'ye bu kez zırhlı araçlar, ağır silahlar veriliyor. Yine bahane DAEŞ!
Türkiye'ye verilen güvencelere gelince, Amerikalıların verdiği güvencelerden sadece birini hatırlayın ne demek istediğimi anlarsınız!
Toparlayalım.
Bugün Washington'da
Türkiye, en üst perdeden, müttefikliğin gereği yapılmazsa
diyor!
Bugünden sonra Türkiye-Amerika ilişkilerin dünkü gibi olmayacak.