|
Direnmezsek, kuzu gibi yiyecekler bizi
Türkiye Amerika ilişkilerinde gelinen son nokta; Amerika'nın Türkiye'ye bakışı konusunda
bize La Fonten
'in bilinen hikayesini hatırlatıyor.


Hani şu meşhur

kurt/ kuzu hikayesi

ni...



Kuzunun biri pırıl pırı bir dereden su içiyormuş. Aç bir kurt birden karşısına dikilmiş.

Demiş ki öfkeyle; “Sen kim oluyorsun da, suyumu bulandırıyorsun benim? “

Kuzu, haklılığını anlatmak için, “Kızmayın da bir bakın neredeyim. Ben suyu nasıl bulandırırım. Akıntı benden yana. Ben derenin aşağı tarafındayım. Siz yukarıdasınız.”

Kurt sert bir üslupla devam etmiş: “Onu bunu bilmem, bulandırıyorsun işte, o kadar.”

Hikayenin devamı da var ama bu kadarı yeter.



Türkiye, Amerika ilişkilerinde Amerika açısından gelinen

nokta

budur. Ve bu noktanın bize dayattığı bir gerçek vardır. Ya

kurt karşısında sonuna kadar haklı olduğu halde kuzu gibi zavallılaşacağız ya da “zor oyunu bozar” diyeceğiz… Direneceğiz!


Amerika şu anda bir iç savaş yaşıyor. Obama sonrası Trump'ın ipleri ele alması kolay olmadı, olmuyor. Öte yandan

uzun vadeli Amerikan dış politikasında da belirgin bir değişim söz konusu görünmüyor.

Sonuçta

Türkiye'nin beka meselesi, Amerika için “rutin bir” dış politika sorunu olarak görülüyor.


1990 1'inci Körfez Savaşı'ndan bu yana adım adım bölgemizde bir süreç yönetiliyor. Oğul Bush'un Dışişleri Bakanı

Condoleezza Rice'ın “Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek. Buna Türkiye de dahil”

dediğini biliyoruz. Yine

Pensilvanya'daki Feto'nun, bir ses kaydında “24 ülkenin sınırları değişecek. Bizden de toprak istiyorlar. Bunu konuşabiliriz” dediğini de...


Önce Irak'ta 36'ncı Paralel'in kuzeyine uçuş yasağı koyarak

Kuzey Irak Kürt Yönetimi

'nin kurulmasına zemin hazırladılar. (

Bu hamleye Türkiye o bölgeyle ekonomik, kültürel ilişkilerini geliştirerek cevap verdi. Irak'ın bütünlüğüne vurgu yaptı. Barzani yönetimi de PKK terör örgütü ile arasına mesafe koydu

) Şimdi Kuzey Suriye'de boydan boya bir PYD terör koridoru kurmak için her şeyi deniyorlar.



Türkiye'nin başından bu yana tezi şuydu:

“Suriye'nin Kürtleriyle bir sorunumuz yok. Ancak PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD bir terör örgütüdür ve o terör örgütünün Suriye'nin kuzeyindeki sosyolojiyi değiştirmesine karşıyız.
Türkiye'ye yönelik terör faaliyetlerine karşı da en şiddetli tepkiyi veririz. Bu bizim için bir beka meselesidir

!



(Yine küçük bir hatırlatma… PYD/YPG Suriye'nin kuzeyinde kendi gibi düşünmeyen en az

300 bin Kürt'ü Kuzey Irak'a ve Türkiye'ye sürdü

.)



Devam edelim…



Amerika'nın ağır silahlarla donattığı YPG'li teröristleri sadece Rakka'nın kurtarılmasında kullanacağı yalanına inanmamız isteniyor. Türkiye sınırının güvenliğini Amerika'nın teminat altına alacağı yalanına inanmamız isteniyor.



Ve

bize, kurt/kuzu hikayesinde olduğu gibi kuzunun rolü biçiliyor

. “Seni yiyeceğim ve sen sesini çıkarmayacaksın. Bahanem de hazır, suyumu bulandırıyorsun” diyen kurt pozisyonundaki Amerika'ya ses çıkarmamamız isteniyor.



Türkiye, türlü bahanelerle “yenecek” bir kuzu değildir.

Türkiye beka meselesi olduğunda neler yapabileceğini geçmişte göstermiş bir devlettir. Bir önceki yazıda

1974 Kıbrıs Barış Harekatı

'nı hatırlatmıştım. Bugün de

Kuzey Suriye'deki Karaçok ve Kuzey Irak'taki Sincar bölgelerine 25 Nisan sabahı gerçekleştirilen hava operasyonunu hatırlatayım

. O operasyonlar sonrasında Amerika'sından Rusya'sına, İran'ından, Almanya'sına kadar tepki verenlere bakılınca “

Kendi göbeğini kendi kesen

” bir noktada olduğumuzun farkındayız.



Erdoğan'ın “Bizim yapacağımız görüşme (Trump'la) virgül mesabesinde değil, nokta mesabesinde olacaktır” cümlesini okurken bir de bunları düşünelim.


Türkiye'nin sınırlarının da değiştirilmesini ön gören Amerikan makro planına direnmekten başka çaremiz yok. Yoksa kurt gibi, bir bahane ile yiyecekler bizi!


Naftalinlenip saklanan

cumhurbaşkanı adayı


SONAR Araştırma Şirketi'nin Başkanı Hakan Bayrakçı

enteresan bir kişilik. Öyle zamanlarda öyle hamleler yapıyor ki “siyaset mühendisliği nedir” sorusunun cevabını verecek nitelikte.



Hakan Bayrakçı 2015 7 Haziran seçimleri öncesinde, peş peşe 10 twit atmış ve

“Ak Parti iktidardan nasıl düşürülür”

formülünü vermişti.



Özetle Bayrakçı o twitlerinde 4 partinin parlamentoya girmesi halinde ve

HDP'nin yüzde 12'nin üzerinde oy alması durumunda Ak Parti'nin tek başına hükümet kurabilecek bir çoğunluğa ulaşamayacağını yazmış…

Devamında da Ak Parti'den kurtulmak isteyen çevrelerin bu denkleme göre siyasi tercihlerde bulunmasını önermişti.



Ve gerçekten de mesela CHP yöneticisi kalkıp seçim sonrası,

“Biz ailecek HDP'ye oy verdik”

demişti. Yine, kampanya döneminde “Bağlama çalan cici çocuk” olarak Selahettin Demirtaş medyada pazarlanmış, Nişantaşı'nın ortasında kurulan HDP standında görevli bakımlı, makyajlı kızlar zengin Beyaz Türkler'den oy istemişti… Aldılar da..!



Çünkü “ortak düşman”ı alt etmenin yolu olarak onlara bu vazedilmişti!



Bu konuyu niye hatırlattığıma gelince…



Bugün SONAR Başkanı Bayrakçı yeni bir formül ortaya atıyor.



Diyor ki,

“CHP'nin suyundan şerbetinden içmiş olmalı ama merkez sağa da hitap edebilmeli, milliyetçilere de hitap edebilmeli, Kürtler ile barışık olmalı…

Bu isim

İlhan Kesici

'dir.

Bu benim önerim. Böyle düşünen çok kişi var. Ayrıca bu benim düşüncem de değil anladığım kadarıyla bilmiyorum ama Kemal beyin kafasında da böyle bir model var!”



Yeni Ekmelettin İhsanoğlu İlhan Kesici olur mu bilinmez ama bir “B planı”nın varlığından söz edebiliriz.



Yakın geçmişte Bayrakçı'nın formülü üzerinden yürüyenler kısa bir süre de olsa (7 Haziran/ 1Kasım 2015) Ak Parti'nin tek başına iktidar olmasının önüne geçmişlerdi. Şimdi İlhan Kesici ismi üzerinden 2019'da Cumhurbaşkanlığı seçimini CHP'nin kazanabileceği formülü üzerinde duruyorlar.



Ben bu önerinin öyle sıradan, lalettayin bir öneri olduğunu düşünmüyorum… Bir matematiğe ve bir projeye dayandığına inanıyorum.



İlhan Kesici'nin bu memlekete ne katacağı veya vizyonuna gelince…

Süleyman Demirel'in kontenjanında CHP'ye milletvekili yaptırılmış ve naftalinlenip çeyiz sandığında korunup gözetilmiş birinden ne beklenebilir ki..!
#Türkiye
#Amerika
#Barack Obama
#Donald Trump
7 yıl önce
Direnmezsek, kuzu gibi yiyecekler bizi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi