Size şahit olduğum birkaç hususu hatırlatmayı uygun gördüm:
elemanlarının ağıza alınmadık küfürlerle saldırdığı bir siyasetçiye, “Efendim onları mahkemeye vermeyin.
” diyen bir gazeteciye, siyasetçinin verdiği cevap hala kulaklarımda
İki: Bir de şu var. Etrafındaki
leri kurup kurup, ona buna
göndermeler yaptırdıktan sonra
verenlerin varlığından da haberdarız.
Üç: Yine bir gün bizim büyüğümüz bir gazeteci, bizden genç bir gazeteciye dönüp, seviyesiz ithamlarda bulundu. Genç gazeteci ona dönüp,
üne kadar benim oturduğum koltukta siz oturuyordunuz
Ve o koltuğun meşruiyetini sorgulamıyordunuz.
demişti.
Bir başkası, evinin iaşesi için bir ay boyunca çalışan gazete emekçilerinin aldıkları ücreti,
olarak nitelemişti.
Say say bitmiyor… Ama burada durayım da sözü bir büyük alsın en iyisi…
Ben hiçbir şey demiyorum…
abi ne güzel söylemişti ve yazmıştı;
abi
…
Hak edene hak ettiği cevabı vermek ne zaman üslupsuzluk oldu ki?
: Üslupsuzluktan söz edenler, başlarına bir şey geldiğinde nasıl bir tutum takındıklarını unutmuşlar…
…
Yanılıyor muyum?
Makine Kimya Endüstrisi (MKE) Genel Müdürü Mustafa Tanrıverdi'nin milli silah projemizi üç kuruşa satarken suçüstü yakalanması üzerine “Ne çok satılık adam var; bu memlekette” diye düşünürken kapıdan içeriye
ağabey girdi.
Beni öylece
bir halde görünce sordu,
Anlattım…
Dedi ki, “Adamlık, karakter, kişilik denen şey önemli. Biz buna maya diyoruz. Rahmetli Nurettin Topçu bey işte böyleleri türemesin diye ömrünü adadı.”
MHP'de kongre tartışmaları mahkemenin verdiği kararla yeni bir sürece girdi. İzleyip göreceğiz… “Kolay kolay partiyi teslim etmeyiz” diyen MHP lideri Devlet Bahçeli mi, yoksa dört bir yandan partiyi kuşatanlar mı kazanacak?
Bu sürecin bendeki yansıması şu: Bir kitle partisinden çok kadro partisi olan MHP'nin zaten tek başına “iktidar” olma şansı yok. Bunun yerine kadroları ile “bürokraside iktidar” olmak; yani devlette devamlılığı sağlamak gibi bir misyonu var. Kadro partilerinin özellikleri de bu zaten.
Bu açıdan MHP'nin
olarak Meclis'teki varlığı… Siyasal hayatımızın kritik anlarında üstlendiği rol, demokrasimiz açısından son derece kıymetli.
Buna mukabil katı ideolojik yaklaşımların baskın olduğu dönemlerde dahi devletin bürokratik kadrolarında hep var ola geldikleri de bir gerçek.
Peki bu son MHP serüveni yeni bir dönüşümün işareti mi?
Bu sorunun cevabı,
cümlesinde gizli gibi. Yani MHP'yi kadro partisinden çıkartıp kitle partisi yapmayı hesaplıyorlar. Böylece Ak Parti'nin merkez sağı kuşatan
pozisyonunu bozmayı düşünüyorlar.
Bütün bunlarla birlikte MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 12 Eylül sonrası Alparslan Türkeş'ten aldığı bayrağı hakkıyla taşıdığına inanıyorum.
seçimlerine Bahçeli'nin “kurulan kumpası” görmesi nedeniyle gittik örneğin.
bertaraf eden… 28 Ağustos 2007'de
olarak seçilmesinin önündeki bariyeri aşan da
'nin iradesiydi.
sonrası oluşan parçalı tablonun aşılmasında…
seçimlerine gidilmesinde…
Ak Parti iktidarından kurtulmak için
tarafından
takdim edilen
Hele bir de
tezi üzerinden her seferinde PKK ve diğer terör örgütlerinin şehirlerdeki karşıtı olarak sahaya sürülmek istenen “Ülkücü gençliği” sokaktan uzak tutması hakkının verilmesi için yeterlidir.
Şimdi bir yol ayrımında MHP! Ya
… Ya da, bir
olarak
rolünü sürdürmeye devam edecek.
İzleyip göreceğiz.