|
‘Yaşam tarzı’ nifakı ve İzmir saldırısı

Biz bir yanımızdaki yaramızı sararken…



Onlar başka bir yanımızda yeni bir yara açıyor.



Biz her açılan yaranın ardından,

“bu da geçer ya hu”

derken…



Onlar, o

yaraya tuz basıp canımızı daha çok yakıyor.


Biz, terörü ve teröristi marjinalleştirirken…



Onlar, terör ve terörist üzerinden toplumu ayrıştırıyor.



Biz,

“sabır”

derken…



Onlar, üstümüze üstümüze geliyor!



TOPLUMSAL PSİKOLOJİMİZE OYNUYORLAR


Reina'

daki vahşi katliamın artçılarını savuşturuyorduk birkaç gündür.



“Yaşam tarzı”

diye başlayan hiç de yabancı olmadığımız

“ayrıştırıcı”

nifak tohumunu içimize atmanın derdinde olanlara en üst perdene cevaplar veriyorduk.



Birkaç

“aptal”

ın cürümü dışında toplumsal bir konsensüsün de oluştuğunu söylememiz mümkündü… Her ne kadar, kendilerine

“ana akım medya”

diyenlerin

yarayı “kaşıma” çabasını görüyor

olsak da…



***



Tam da El-Bab'a 8 bin Mehmetçik konuşlanacak haberlerinin duyulduğu…



İncirlik Üssü'nün Amerika tarafından kullanımının hem toplumda hem siyasette tartışılmaya başlandığı dönemde…



Terör örgütlerinin tümü üzerinden Türkiye'ye karşı savaş açıldığının tüm toplum katmanlarınca idrak edildiği dönemde…


“Yaşam tarzı”

üzerinden bizi ayrıştırmak isteyenlere hak ettikleri toplumsal birlik fotoğraflarının verildiği bir dönemde…



Bu kez terör karanlık yüzünü İzmir'de gösterdi.



İzmir Adliyesi'nin hakim ve savcıların kullandığı kapısının önünde gerçekleştirilen bombalı araç eylemi hamdolsun ucuz atlatıldı. Teröristler öldürüldü. 2 şehidimiz var.



FETÖ'NÜN KRİPTOLARI İŞ BAŞINDA


Beşiktaş, Kayseri, Reina ve şimdi de İzmir…



Terörün hedefi çok açık!



Polis, asker, sivil ve şimdi de yargı mensupları… Yani toplumun tüm kesimleri hedefte.



Karlov suikastını ve Reina'da hayatını kaybeden yabancı uyrukluları da hatırlarsak terörün Türkiye'yi uluslararası alanda da zorda bırakmayı amaçladığını görebiliriz.



İster adı

PKK ister DAEŞ ister FETÖ olsun ya da DHKP-C, maşa olarak kullanılan terör örgütlerinin tümü devleti ve milleti hedef almaktadır.


Devletin terör örgütleriyle mücadeleyi artık inlerinde sürdüreceğine ilişkin açıklamaları hatırlayın. Bu açıklamalara karşı terör, şehirlerimizde, stadyum önlerinde, eğlence mekanlarımızda, adliye otoparklarında can yakıcı ve can sıkıcı eylemler gerçekleştiriyor.



Maksat belli: Zafiyet oluşturmak ve korku yaymak…



İyi de onca istihbarata onca güvenlik elemanına, polise, askere rağmen terör örgütleri bu büyük eylemleri nasıl gerçekleştiriyor?


Bu sorunun cevabını ararken, elbette

FETÖ'nün kriptolarının hala poliste, yargıda, askerde ve özellikle istihbaratta aktif olduklarını söylemek kehanet olmaz

. (Sadece, Beşiktaş'taki polislere yönelik kanlı eylemden sonraki tartışmaları, Reina saldırısından sonra servis edilen fotoğraf ve görüntüler üzerinden oluşan enformasyon kirliliğini hatırlayın yeter. Karlov suikastını hiç saymıyorum, zira olay başlı başına FETÖ operasyonuydu.)



İZMİR'DEKİ SALDIRININ ZAMANLAMASINA DİKKAT


Bu kez hedef İzmir!



İzmir öyle sıradan bir şehir değil.



Özellikle son birkaç gündür

“yaşam tarzı”

tartışmalarını da düşünürsek

İzmir'in seçilmesi tesadüf de değil.


Özellikle yüksek bürokrasinin emeklilerinin tercih ettiği bir şehir olarak İzmir, yaşam tarzı tartışmalarında hep gündemde.



Ulusalcılığın kalesi olarak gösterilen… Laiklik vurgusunun, seküler yaşam biçiminin öncüsü gösterilen şehir hep İzmir olmuştur!


İzmir'de oluşturulmak istenen bir hava vardı: “İktidar rakı-balık sofranıza müdahale edecek!”



Bu algıyı oluşturmak için uzunca bir süre çaba sarf ettiler ve kısmen de başarılı oldular.



Başbakan Yıldırım

İzmir milletvekili… Ve her vesile ile hem bakanlığı döneminde hem başbakanlığı döneminde İzmir'i her ziyaretinde

“Kimsenin ne yediğine, ne giydiğine, ne içtiğine karışacak halimiz yok

. Rahatınıza bakın” anlamına gelecek açıklamalar yapıyor.



Cumhurbaşkanımız Erdoğan

daha dün

“yaşam tarzı”

tartışmalarıyla içimize nifak sokulmak istendiğine vurgu yaptı.

Hiç kimsenin hayat biçiminin sistematik bir tehdit altında olmadığına dikkat çekti. “Buna asla müsaade etmeyiz” dedi.


Buna rağmen,

bir sinsi çevre, içimize bu kez “yaşam tarzı” nifakını sokmaya çalışırken İzmir saldırı meydana geldi.


Çok şükür ki bu kez güvenlik güçleri büyük bir faciayı önledi. 2 şehidimiz var. Lakin saldırı önlenememiş olsaydı şehit sayımız çok daha fazla olabilirdi.



İlk bulgular PKK terör örgütünün bu eylemi gerçekleştirdiği yönünde.


ASLA TESLİM OLMAYACAĞIZ


Türkiye'nin tüm şehirleri, milletin tamamı tehdit altında. Hem de bütün terör örgütleri üzerinden.



Temkinli olacağız. Dikkat edeceğiz. Ama asla yılmayacağız!



İzmirlisiyle, Çankırılısıyla, Diyarbakırlısı, Trabzonlusu, Antalyalısıyla… Farklı farklı yaşam biçimlerimizi sonuna kadar savunacağız.



Hep birlikte direneceğiz…



Ve teröre asla teslim olmayacağız.


#Yaşam tarzı
#İzmir saldırısı
#PKK
#FETÖ
7 years ago
‘Yaşam tarzı’ nifakı ve İzmir saldırısı
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli