|
Gayyâ kuyusu

Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim/Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde. (Ziya Paşa Merhum). Rabbimiz bize zulmetmez. Rüşd ile “gayy” biribirinden ayrılmış, insana ayırd etme gücü verilmiştir. (Bakara, 2/256) “Gayy” nedir? “Gayy”, İblis''in, gaflete düşen insanı sürüklediği korkunç sapıklıklar ve ahlâksızlıklar bataklığı, karanlık ve derin uçurumu, çukuru, kuyusu, girdâbıdır. Ariflerden bir zat, oldukça ileri bir yaşında İblis''i rüya aleminde görünce, “ben artık çok yaşlandım, bu yaşıma merhamet et de beni artık saptırma, iğvâya girişme!” şeklinde rica eder. İblis O''na “yanına bakmasını” söyler. Bu zat başını çevirince insanı dehşete düşüren bir uçurum kıyısında olduğunu görerek korkuyla titremeye başlar. İblis şöyle der: -Benden imkânsız bir şey isteme! Seni şu anda pençeme geçirirsem bu uçurumun dibine fırlatacağımdan hiç şüphen olmasın! Benim insana kinim böylesine amansızdır!

Gayyâ kuyusu uzak bir cehennemde değil, yanıbaşımızdadır. Bu âlemde gayyâ kuyusuna düşenin tedavisi; Malik adlı başhekimin önderliğinde, zebani dediğimiz hekim ve hastabakıcılar tarafından yapılır. “Cihân-ârâ cihânın içredir, arayıbilmezler/O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler” misâli, “O bedbahtlar ki gayyâ içredir, gayyâyı bilmezler” dersek yanlış söylemiş olmayız. Gayyâ kuyusundan vıcık vıcık ve burun direği kıran bir ahlâksızlık ufûnetine baştan ayağa batmış olarak çıkan ve cehennem şifahanesinde titreyen bîçarelerin tedavisi, etüv kazanlarından geçirme vs. zebanîlerin görevidir ve bu hastahanede İblis''in koridorlarda paspas yapma görevi dahî yoktur. Bu dünyada gayya kuyusuna düşmemeye bakmalıyız. Selânikli Mevlevî Es''ad Dede; gençlik bunalımları içinde kendisini korkunç kuyunun dibinde görmüş, ne var ki o sırada kuyunun başında sevgililer sevgilisi Fahr-i Kâinat, gönüller Tabibi Resûl-i Ekrem (S.A.) belirerek onu kuyudan kurtarmış, Es''ad Dede bundan sonra Es''ad Dede olma yoluna girmiştir. Sırrı kutlu olsun!

Bunları niçin söylüyorum? “O gaafiller ki gayyâ içredir, gayyâyı bilmezler” konumunda olanları uyarmak için! -Hey, beşer kardeş, çirkâb-i mezellet paçalarından akıyor, o kadar da kötü kokuyorsun ki, kalbini kırmaktan korkmasaydım yanıma yaklaşmana bir fersah kaldığında burnumu tutar ve öğürmeye başlardım! Gayyâ kuyusu dünyadadır, ne var ki istiğfar hamamı da, tövbe kaplıcaları da dünyâdadır, Esfel-i Sâfilîn''den tekrar Ahsen-i Takvîm''e dönmeyi niçin düşünmezsin de öteye beriye bomba koyar, güvercin öldürür, Sodom ve Gomore ehlinin vasıflarını da en yüce erlik ülküsü sayar, iğrenç internet sitelerinde ağulu ve dev İblis örümceği olursun?

İblis''e küçük parmağını veren, kelepir fiyatla Faust''luk makamı satın aldığını sanır, ne var ki perşembenin gelişi çarşambadan belli olur ve sonunda gününü görür. Bu dünyada “bu gün”ü görmezse, İlâhî Divan''da “ogün”ü görür. Dünyada da âhiretde de husrâna uğrar. Gayyâ kuyusuna düşen; senin yaptığın gibi, başkalarını da paçalarından yakalayıp kuyuya çekecek yerde, her an ulaşacağı mesafede duran Kur''an ve Ehl-i Beyt ipine niçin sarılıp kendini kurtarmazsın?

Ey Türk, Ermeni, Süryanî, Kürt, Arap, Rum, gönüllerinden misk-ü anber-i muhabbet yayılan insan kardeşler, merhamet''den de olur mu bilmem, ne var ki fart-ı nezaketden maraz hâsıl oluyor. İğrenç kokusunu ırkçılık parfümü, zulüm ve insafsızlık losyonu vs. ile bastırdığını sanan bütün kaatil ortakları, kışkırtıcıları, yataklık edenleri, azmettirenleri, onayıp övenleri, hedef şaşırtanları ve maşa olarak kullanılanları; kim olursa olsunlar, Hrantımız''ı yitirdikten sonra yine Bush veya Rice sırıtışları ile yanımıza yaklaştıklarında, artık burun direği kıran, kaatillere özgü kokularına tahammül etmeyip bir elimizle burnumuzu tutarken, diğer elimizle hamamın yolunu gösterelim! Tal''at Paşa''nın öldürülüşü ile benzerlikler kurma ve bir nev''i “kan davası” tesellîsi bulma gafletine de, “Hrant Dink aslında - değerini bilememişiz - Ermeniler arasında bir Türk ajanıydı, Türk düşmanı Taşnaklar O''na da kıydılar!” akıl almaz timsah ağıtlarına da, Allah aşkına, artık metelik vermeyelim. Adalet Bakanlığı da artık Atalet Bakanlığı olmaktan çıktığını göstersin. Toplumumuzdaki bu iğrenç bataklığı Sevgi Nurunun ışınları ile kurutursak, önceki kurbanlar da, Hrantımız da, iyi insanların ölümlerinin de hayırlara vesile olduğunun kanıtı olurlar. Var mısınız? - Hayırlar fethola, şerler defola!

17 yıl önce
Gayyâ kuyusu
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu