|
Anadolu insanı

Anadolu'nun birçok beldesini gezdim. Adana, Ağrı, Gümüşhane, Sivas, Rize, Trabzon, Maraş, Konya gibi uzak yerler. Geyve, Taraklı, Göynük, Nallıhan, Bilecik, İznik, Bursa, Karapürçek, Dokurcun, Domaniç, Söğüt gibi yakın olanlar. Buralarda yeni insanlarla, hakikatli hayatlarla tanıştım. Bazı şeyleri daha iyi gördüm, anladım.



Üzüldüğüm, yorulduğum, usandığım vakit, günübirlik de olsa, Anadolu'ya giderim. Bazen bir dağ köyüne, bazen nüfusu beş binin altına düşmüş eski bir ilçeye.



Yemek yer, çay içer, insanlarla sohbet ederim. Mevsimine göre meyveler, yeşillikler.



Çoğunlukla, müşteri değil de misafir olarak karşılanırım. Bu fark önemli.



İbrahim Paşalı'dan: “Türkiye'yi Türkiye yapan hakikatleri izah etmek zordur. Misafirperver sıfatını nasıl kazandığımızı izah edemezsiniz mesela. Asırlar boyunca göçlerle, savaşlarla, yoksullukla yoğrulmuş bir halk nasıl misafirperver olabilir?” (İstanbul Kriterleri, Profil Yayınları, sayfa 55.)



Günün sonunda, tazelenir, yeniden umutlanır, evime öyle dönerim. Gönlüme güzel bir söz değmiş gibi.



İşte o sözlerden biri. Göynüklü bir ihtiyarın su ikram ederken söylediği:

“Suyun ticaretini yapmak iyi değildir.”


***


Anadolu'yu mekân ve insan olarak daha iyi tanıdıkça, iki kelime gelip sizi buluyor: İrfan ve ihsan.



Yusuf Kaplan hocamızın çok önemsediğim bir sözü var: “İlim zihni, irfan kalbi açar.”


Evet, Anadolu irfanı.



Anadolu insanının irfanı, basiret ve feraseti, birçok oyunu bozmuştur.

Kötü niyetli nice proje, milletin kalp gözünden dönmüştür.



Yolculuklarım boyunca, en sık duyduğum cümlelerden biri şuydu: “Allah devlete zeval vermesin.” Devlet, vatan demek.



Kendi köyüm dâhil, bu duaya ne çok şahitlik ettim: “Allah hayırlı evlat ve hayırlı devlet versin.”


Elbette böyle olmayan insanlar da çıkacaktır, çıkıyor. Bir ağacın bütün meyveleri aynı olmaz. Kimi çürür ve düşer. Kalanların sayısına bakmak lazım. Çoğunluk mu, değil mi?



***


Toprağa (memlekete) bağlılık, değerlere (millete) sadakat. Sadelik ve saflık. Örnek vermemiz şart: Kapıorman dağlarında, Çoban Mustafa Amca'nın tek gözlü kulübesindeyiz. Yetmiş yaşına dokunmak üzere. Bir başına. Bize dağın içindeki bir mağarayı anlatıyor. Mağaranın girişinde büyük bir kaya varmış. “Ancak devlet gücüyle kaldırılabilir” diyor. Bunun anlamı şu: Özel sektörün ne olduğunu bilmiyor. Evet, bu insanla aynı çağda yaşıyoruz.



Rize'deyiz. Yeni tanıştığım bir ağabeye, binaların dış cephesinin niye sıvasız, boyasız olduğunu soruyorum. Gelen cevap:

“Biz iç güzelliğe önem veririz.”

Sükût.



Kastamonu'dayız. Seksen yaşındaki bir ümmiyi dinliyorum. Gençliğinde yaşadığı bir olayı anlatıyor. İnanılmaz bir hikâye. En heyecanlı yerinde, “bu kadar yeter” deyip ayağa kalkıyor. Sonra şunu söylüyor:

“Uzun söz Kur'an'a yakışır.”

Bu hikmetli tavır karşısında çaresiz kalıyor, gerisini de anlat diyemiyoruz. Gitti bizim hikâye!



Tekrar İbrahim Paşalı:

“İslâm, bu topraklardaki biricik arkadaşımızdır.”

(Sayfa 43.)



***


Anadolu bizim neyimiz olur? Baba ocağımız.



İnsan insanın yurdudur. Anadolu, insanlığın ve iyiliğin yurdu. Sabırlı, dirayetli, metanetli evlatların yaşadığı emin belde.

Cefakâr ve kanaatkâr. İlk aklıma gelen: Geyve'nin merkez parkında oturuyoruz. Masamıza ürkek bir kuş yaklaştı. Elli yaşlarında. Temiz bir yüzü var. Oldukça mahcup. “Bana bir lira lazım” dedi. On lira verdik. Almadı. Israr ettik. Yine istemedi. Tek söylediği: “Bana bir lira lazım.”



Sakarya'dan Giresun'a geçelim. Çamoluk ilçesinin çarşısında geziyorum. Elimde fotoğraf makinesi. Güngörmüş bir ihtiyara, “burada fotoğrafını çekebileceğim tarihi eser var mı” diye soruyorum. “İnsandan daha tarihi ne var” diye çıkışıyor. “İnsanları çek!”



Bu tepkinin bendeki yankısı farklı ve derin oluyor. 'İnsanı ihmal etmek' meselesine gelip duruyorum.



Anadolu, aynı zamanda, bir ihmalin hikâyesidir.


İnşallah, cumartesi günü buradan devam edelim.


#Anadolu insanı
#Anadolu
#İbrahim Paşalı
#İslâm
8 yıl önce
Anadolu insanı
Muhalefetin İsveç politikası ABD Başkan Biden ile iş birliği içinde AK Parti’yi iktidardan düşürmekti!
Devletin içinde ince bir ruh
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar