Türkiye dün tam anlamıyla
yazdı.
yolunda dev bir adım daha attı.
Yüz yıllık kurtuluş mücadelesine
son noktayı koydu, son kararı verdi.
nın ne anlama geldiğini dost-düşman herkese ilan etti.
Bu ülkenin
olduğunu,
olduğunu,
olduğunu müthiş bir tarih idrakiyle ortaya koydu.
Bu ülkenin ana omurgasına;
, misyonunu, sorumluluğunu devam ettirmesi çağrısını yineledi.
Tarihi yapıcı öncülere, devrimcilere sahip çıktı
.
Onlara güç ve cesaret verdi. Onları hedef alan herkesi, her çevreyi, her merkezi
, tarihe gömdü.
Türkiye dün, sadece 7 Haziran'dan bu yana yaşanan istikrarsızlığa, tereddüde,
son vermekle yetinmedi.
İç işgalcilere, dışarıdan işgal denemeleri yapanlara, ülkemize kurşun sıkanlara ağır bir cevap
verdi.
Medya merkezlerini terör karargahlarına dönüştürenlere, kalemlerini kurşuna dönüştürenlere, terörle kol kola girip ülkeye ve millete savaş açanlara, ülkeyi içten işgal edip teslim almaya çalışanlara çok ağır bir cevap verdi.
Emaneti ehline teslim etti
. Ülkeye, millete, tarihe sahip çıkanlara verdi.
Onlara “
dizleriniz titremesin, diliniz sürçmesin, dik durun, sağlam durun
, meydan okumaya devam edin” dedi.
'dan
dan, kurtuluş mücadelesinden gelen ruhla, 21. yüzyıl Türkiye'sine artık değiştirilmesi mümkün görünmeyen bir
çizdi.
Haçlı Savaşları'nı boşa çıkaran, Moğol istilasını boşa çıkaran, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden ayağa kalkan irade, “Artık vakit geldi, Türkiye'yi vurun” talimatı verenlere de, onların emir erlerine de asla diz çökmeyeceğimizi gösterdi.
Çünkü 1 Kasım bir genel seçim değildi.
1 Kasım vatan savunmasıydı.
Coğrafyadaki kaosu dalga dalga
taşıyanlara,
şehirlerimizi savaş alanına çevirenlere
, başkentimizi terörle vuranlara, sokak isyanıyla hükümet devirme planlarına, devlet içine sızan istihbarat ağı ile darbe yapıp ülkeyi
Batılı ve Güneyli ülkelere teslim etmeye
çalışan
, terör şebekelerine ve bütün bunların oluşturduğu “
” karşı tam bir vatan savunmasıydı.
Bu
derken, milletimizi ülkesine sahip çıkmaya çağırırken, coğrafyanın
tek istikrar adasını koruma
mücadelesi verirken 1 Kasım'da hepsinin cevabı, en gür sesle verilmiş oldu.
Artık biliyoruz:
Bu ülke asla diz çökmeyecek.
Yeniden
altına girmeyecek.
Mısır, Ukrayna, Suriye olmayacak.
Etnik ve mezhep savaşına sürüklenemeyecek.
Yeniden
sınırlarına hapsedilemeyecek.
PKK da olsanız, DHKP-C de olsanız, Paralel örgüt de olsanız, renkli devrimci de olsanız, “Truva Atı” aydın tayfasından da olsanız, Aydın Doğan da olsanız, bu ülkeyi asla rehin alamayacaksınız.
Erdoğan gibi devrimci, Davutoğlu gibi devlet aklı oldukça
, her alanda dev ilerleme adımları atan bir devlet anlayışı oldukça, milletimizi çepeçevre saran bu özgüven oldukça,
uyanan milletimiz bu büyük davaya sahip çıktıkça sizler
olacaksınız.
Kaybedeceksiniz. “Acımasız direniş
”le ayaklarımızı daha da sabitlerken bizler, siz hep yenileceksiniz.
Her kirli ortaklığa girdiniz
. Türkiye karşıtı ne kadar çevre varsa onlara omuz verdiniz. Ülkenizi ve milletinizi
. Onun öncülerine savaş açarken bütün
denediniz.
Bunun bir
mücadelesi olmadığını, çok daha büyük bir dava olduğunu,
ettiğini anlamadınız. Anlamadınız ve hem ülkeye hem bu büyük davaya savaş açtınız. Ortaklarınıza bakıp kazanacağınızı sandınız.
Kaybettiniz, ebediyyen kaybedeceksiniz.
Bin yıldır kaybedenler gibi kaybedeceksiniz.
Bundan sonra tereddüt yok, kararsızlık yok.
Türkiye çok daha büyük adımlar atacak. Enerjisini iç ihanetlere,
değil bu büyük adımlara harcayacak.
1 Kasım zaferi AK Parti'ye, bu büyük davanın öncülerine, ülkemize ve milletimize hayırlı olsun.
Evet,
kaybetti. Milletle omuz omuza veren “
” başardı.
Türkiye'ye ve coğrafyaya hayırlı olsun. Zafer milletindir!