Ev sahibi olmayı yahut bir yerde ikamet etmeyi düzen kurmak sanıyoruz bazen. Demek ki değil.
İşte Türkiye. İşte mevcut halimiz, sistemimiz. Peki, düzenimiz var mı? Rahat edebiliyor muyuz?
Çetin bir beldedeyiz.
Ömer Lekesiz, dünkü
rahmetli Ramazan Dikmen'i anlatıyor. İçerden bir yankı:
Düşünmeye buradan başlıyorum. İslâm âlemini bir bütün, bir beden olarak görüyorum. Acının yurt tutmadığı bir yerimiz kaldı mı? Kalmadı.
Düzenimiz bozuldu. Ahenk sustu. Renkler soldu. Nasıl bir şeydi bu? Pazartesi günü Süleymaniye'nin haziresini gezdim biraz. Oralarda oturdum. Gümüşhânevî Dergâhı'nın muhterem ve mübarek şeyhleri yan yana duruyorlar. Bursalı, Dağıstanlı, Kastamonulu, Tekirdağlı şeyh efendiler hep beraberler. Şunu yazdım: Buradan belli / Güzelliği / Ölümün.
Hayır, kara kazançtan, kirli kâr oranlarından falan bahsetmiyoruz. Hırslı, ihtiraslı ve düşmanlık dolu bir kimsenin merhametli olması zaten zor.
Ahmet Murat'ın bir vefa ödevi olarak hazırladığı kitabını maalesef yeni okudum: Karaman Müftülerinden Şeyh Mehmed Kudsi Çakılcı. (Karaman Belediyesi, 2014) Kitaptan bir cümle: “Zeynelabidin Efendi'nin kardeşi, Paşadairesi Medresesi müderrislerinden Rifat Efendi evinden sorgulanmak üzere alınmış ama geceleyin asılarak idam edilmiştir.” (Sayfa 50) Yirmili yıllar. “Babasının yerine dair yapılan bir sorgu sırasında bileklerine kasatura dayadıkları için korkudan bayılan oğlu Sait sekiz - on yaşındadır.” (Sayfa 54) Kitap şu cümleyle sonlanıyor:
Millet ve devlet olarak, kaybedilen merhameti tekrar bulmak üzereyiz. Yürüyüş bu yönde. Bereket de ona göre geliyor. Ekonomiyle ilgili onca operasyona rağmen çok şükür.
Düzen, inşallah yeniden kuruluyor. Yaşananlar bunun sancıları, sıkıntıları.
Kaç vakittir şaşkınlık içinde ve ibretle seyrediyoruz. Her gün yeni bir skandal. Küstahlık, tehdit, niyet sorgulama.
Milleti hor görenlerin yönetime talip olması hakikaten garip. Bir tuhaflık daha: Terör örgütü mensupları, 'sandığa sahip çıkalım' diye çağrı yapıyor. Nasıl yani?
Böyle bir şey.
Niğde yöresinden derlenen bir atalar sözünü alalım buraya: “Yazın dağlar da misafir alır.” Esas marifet, iyi günlerde değil, zor zamanlarda birbirimize sahip çıkmaktır. Şu an meşakkatli bir süreçten geçiyoruz. Kış bitmek bilmiyor ama bitecek. Evet:
Dayanışma içinde olmalıyız.
Bazı kesimlerin taşkınlıkları ve yaşananlar gönlümüzü çok yordu. Geçecek inşallah.