|
Araştırmalar ne diyor

14 Mayıs’taki seçimlerin dünyanın en önemli seçimi olacağını iddia eden küresel medya kuruluşları var.

Erdoğan liderliğindeki Türkiye, iki Dünya Savaşı ile tahkim edilen yeni dünya düzenini tehdit ediyor.

Geçen gün Finlandiya Cumhurbaşkanı’nın açıkça ifade ettiği gibi, herkesle iletişim halinde olan tek lider Erdoğan.

Bu özgüven ve iletişim kabiliyeti, yeni dünya düzeninde Türkiye’ye biçilen figüran rolüne son verdi.

Eskiden Batılı ülkeler bir karar aldığında, şeksiz şüphesiz imza atan ve sesini çıkaramayan bir Türkiye vardı, Erdoğan’dan önce.

Dünyanın jeopolitik denklemde büyük kırılganlıklar yaşadığı bir dönemde, tarihsel misyonunu keşfeden, dış politik gelişmelerde gücünü en etkin bir şekilde kullanan Türkiye’nin yola nasıl devam edeceği, sadece Batı’da değil, dünyanın dört bir yanında da merak konusu.

Batılı devletler, kurmuş oldukları ve bütün milletlere tepeden bakan buyurgan sistemlerinin devam etmesini istiyorlar.

Bu beklentilerine uygun olarak özel okullarında yetişmiş, müstemleke ruhlu yönetici ve elitlerin ülkeyi yönetmesini arzu ediyorlar.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Sodom ve Gomore romanında anlattığı karakterler ne yazık ki hâlâ aramızda.

Sodom ve Gomore romanı tarihte kalmadı; çok şey hâlâ aynı. Batılıların çay partilerine davet ettiği Türkiye’nin kimi elitleri Erdoğan’dan utanıyorlar, her vesileyle aşağılıyorlar.

“Müstemleke aydınları” kokteyllerde aşağılık kompleksiyle kıvranırken son on yılda Türk dış politikası çok mesafe kat etti:

Suriye iç savaşında Türkiye geleneksel ittifakların müttefikleri koruma konusunda zaaf gösterdiğini fark etti.

Suriye’de yaşadığı onca sorundan sonra sert gücünü sahaya sunmak zorunda kaldı.

Bütün meselelerde diplomatik çözümü elinde tutmakla beraber kendi çıkarlarını önceledi.

Doğu Akdeniz’e güçlü bir donanma indirdi.

Libya’da BM nezdindeki hükümeti destekleyerek öncelikli olarak bir denge, arkasından kalıcı hükümete dönüşecek bir iklim oluşturdu.

Karabağ Savaşı’nda vermiş olduğu destekle Karabağ’ın 30 yıllık işgaline son verdi.

Katar’ın tecrit edilmesine karşı çıktı ve bugünkü barış ortamını hazırladı.

Hayatın olağan akışı gereği bütün bunlar inişli çıkışlı oldu, fakat bütün bölge ülkeleri ile bozulan ilişkilerini düzeltti; bunu yaparken üçüncü bir ülkenin yardımına mahkûm olmadı.

AB ile tatlı sert, fakat iletişimi koparmadan diyalog yürüttü.

NATO’nun bir müttefiki olmakla beraber, ittifak içerisinde söz konusu kendi menfaatleri olduğunda
bağımsız değişken
statüsü kazandı. Bunu kabul ettirdi.

Etkisi bütün bu yazdıklarımdan daha büyük bir adım daha atıldı. Türk Devletleri Teşkilatı’nın güç birliği olarak şekillenmesini sağladı. Karabağ Savaşı birliğin büyümesine ilham verdi.

Seçim araştırmaları hakkında yazı yazarken, Türkiye’nin bölgesel güç olma vizyonuna odaklanmamın sebebi, bu seçimin sadece bizim kamuoyunu ilgilendiren bir seçim olmadığını hatırlatmak için. Milletin tercihinde küresel gelişmeler de çok önemli bir yer tutuyor.

Son on yıldır siyasi araştırma firmaları büyük bir gerileme yaşadı. Sektör kârlı bir sektör değil, kurumsallaşmaya fırsat vermiyor. Müşteriler sağlıklı veriye erişmek yerine firmalardan özel taleplerde bulunabiliyorlar. Kötü müşteri kötü firmaları doğuruyor.

2023 seçimlerine giderken, bazı firmalar CHP’nin oyunun %30 olduğunu iddia etti.

Bazı firmalar İYİ Parti’nin oyunun %19 olduğunu açıkladılar.

Millet İttifakı’nın seçimi kesin kazandığını bir yıl önce ilân ettiler, Nasrettin Hoca’nın yaşı gibi bu kararlarını hiç değiştirmediler.

Son on gün içinde Millet İttifakı için çalışan firmalar açıklamalar yaptılar: %55 ilâ %60 arasında bir oyla, Millet İttifakı’nın önde olduğunu iddia ettiler.

Genar Araştırma olarak siyasetin trendini sıklıkla ölçüyoruz.

Deprem sonrası yaptığımız kapsamlı araştırmada çarpıcı sonuçlarla karşılaştık:

%80’e yakın insan, Türkiye’nin depreme hiç hazırlıklı olmadığına inanıyor. Depremin yaşandığı şehirleri ayağa kaldırabilecek kişinin Erdoğan olacağını söyleyen kişilerin oranı ise %65’i geçiyor.

Bugün seçim olsa sorusunu sorduk:

AK Parti % 40,7

CHP % 23,2

HDP % 10,8

MHP % 7,6

İYİ Parti % 7

Memleket Partisi % 4,5

TİP % 1,9

Yeniden Refah Partisi % 1,4

Diğerleri % 2,8

Bu tablo, Millet İttifakı’na ne tek başına iktidar imkânı ne de parlamenter sisteme geçiş fırsatı sunuyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için Erdoğan avantajlı aday konumunda.

Erdoğan ile Kılıçdaroğlu tek başına kalırsa; Erdoğan % 52,3 Kılıçdaroğlu %47,7 oy alacak gibi görünüyor.

#AK Parti
#CHP
#HDP
#MHP
#İYİ Parti
#Memleket Partisi
#TİP
#Yeniden Refah Partisi
1 yıl önce
Araştırmalar ne diyor
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset