|
Aynı kötü filmlerin tekrarı

Vaktiyle çekildiğinde de çok kötü olan fakat nedense ‘beklendik başarılar’ yakalayan filmlerin aynı kötülükte çekilip tekrar vizyon şansı denediği, tuhaf, aptal bir aralıktayız bence şu aralar.


Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Bu filmlerin bize önerdiği dolmaları yersek bize de yazıklar olsun.

Önce ülkemizden başlayalım. O iğrenç yerli filmin adı ‘Eyvah Şeriat Geliyor.’ Başrolde gerzek bir özel güvenlik ve ‘kıyafetime dokunma’ diye bağıracak bir kadın var. Gerzek güvenlik, kadına ‘seni bu kıyafetle parka alamam’ der, kadın da ortalığı ayağa kaldırır ve olaylar gelişir. Yanlış anlaşılmasın. Bu filmde özel güvenlik görevlisi de, mağdur kadın da gerçekten rol yapmıyor olabilirler. Zaten film bu sahneden hemen sonra başlar. Gazeteler önceki filmden iyi hatırladığımız haber dillerini devreye sokarlar; zaten bir süredir ‘kıyafetime karışma’ kampanyası yürüten bazı kişi ve kuruluşlar derhal olay yerinde eylem yaparlar.

Aslında bir de aynı filmin yan hikayesi var. Orada da ailesi tarafından ‘bu adam uyuşturucu bağımlısı’ denilen biri elinde tahra ile Mustafa Kemal heykeline saldırıp ‘dinimizde putperestlik yoktur’ diye bağırır. Önceki filmden bu sahneyi de hatırlıyoruz.

İlk filmden hatırladığımız ‘bu şeriat çok kötü’ cümlesinden hemen sonra oluşan 100 milyar dolarlık boşluk bu filmde henüz yakalanmış değil. Ancak asıl amacın o olduğunu film severler gözden kaçırmasınlar. Çünkü şeriatı gösterip banka boşaltmak, hatta sırtında para çuvalıyla kendi sahibi olduğu bankayı soymak önceki filmin ‘en şaşırtmayıcı’ başarısıydı. Kulağımıza gelen haberlere göre filmin yapımcıları şu ara şehrin meydanlarında cumhuriyet, Mustafa Kemal ve laiklik aleyhine konuşup zikir falan çekecek sakallı, sarıklı bir oyuncu topluluğu ile görüşme halindeymiş. Eğer bu da gerçekleşirse film ‘aynı çokun iki bininci laciverti’ olarak yine tarihe geçecek.

İkinci filmimiz ‘en iyi küresel pislik’ dalında ödül almış iki filmin tekrarı niteliğinde. Adı ‘Pislik İmam Pakistan’da Darbe Yapıyor.’ Filmin başrolünde dinler arası diyaloğa inanan, rüyasında sık sık Peygamber Efendimiz(sav)’i gördüğünü iddia eden ve insanlara O’nun mesajlarını ilettiğini söyleyen, CIA-Vatikan-MI5 falan gibi merkezlerle arası çok iyi bir köpek var: Tahirul Kadri. Filmin en önemli sahnesinde bu köpek, vesayeti altında tuttuğu hukuk mekanizması sayesinde son derece muğlak bir yolsuzluk dosyasını öne sürüp Pakistan’da 3 dönemdir Başbakan seçilen Navaz Şerif’i görevden aldırtmayı başarıyor. Navaz Şerif, 200 milyonluk Pakistan’da devrim niteliğinde işler yapıyor, bu arada küresel emperyalizme de gücü nispetinde kafa tutmaya çabalıyordu. Anlayacağınız, bu berbat film Brezilya’da vizyona konulan ve başarılı olan ‘Dilma’yı Görevden Al’ filminin bir tekrarı. Tabii, Türkiye’de başarılı olamayan ‘Sümüklü Çakma Mehdi Darbe Peşinde’ filminin de.

Bu filmin tutup tutmayacağına tam da Türkiye’de olduğu gibi halk karar verecek. Vizyona sokulan bu filmi ‘ne yapalım, izleyeceğiz mecbur’ diyerek kabullenirlerse film başarılı olacak. Yok 15 Temmuz’daki gibi ‘bir dakika ulan it herifler’ diyebilirlerse film Tahirul Kadri denilen pisliğin elinde patlayacak. Bekleyelim, görelim.

Üçüncü filmimiz aslında tekrar çekim değil, ‘esinlenme yoluyla elde edilmiş bir uyarlama.’ Bu özelliği ile Engin Günaydın’ın muhteşem oyunculuğuna rağmen izlemeye tahammül edilemeyen Demirkubuz filmi Yeraltı’na falan benziyor. Adı ‘Bir Savaş Gerekçesi Hakkında Her Yalan’ olan film, ‘Irak’ta Vallaha Kimyasal Silah Var’ filminin serbest uyarlaması. Bu kez başrolde Amerika’nın ipli kuklası Suud Kralı var.

Film, Suud Dışişleri Bakanı'nın yaptığı ‘bu teklifi savaş gerekçesi sayarız’ cümlesiyle açılıyor. Güya Katar, ‘Kabe’nin yönetimini uluslararası bir konsorsiyuma devretmek gerekir’ demiş de cesareti dillere destan Suud Krallığı da bunu savaş gerekçesi sayıyor. Senaryosu ‘aşırı fantastik’ bu filmin vizyona girip girmeyeceği merak konusu. Şu ‘cesareti dillere destan’ lafzına da bir açıklık getirelim. Suud’un cesareti Müslüman’a kadar. Gavura, kafire, müşriğe karşı cesaret geliştirebildiğini gören de yok işiten de. Zira kukla olmak bunu gerektirir.

Son olarak hiç sürpriz barındırmayan bir yerli filmden söz edeyim. Filmin adı ‘Cebenoyan’ı Hayata Küstürmek.’ Birgün Gazetesi’nde çalışan film yazarı Cüneyt Cebenoyan’ın PKK ve onun destekçileri aleyhine yazdıkları neticesinde olacak olan Cebenoyan’ı hayata küstürmektir. Bir dünya aşırı özgürlükçü insan milyon küfür, hakaret ve aşağılama eşliğinde Cebenoyan’a ‘biz terör örgütünü seviyoruz, sana ne’ diyecek, finalde aşırı özgürlükçü Birgün Gazetesi Cebenoyan’ın yazılarına son verecektir. Bu böyledir özgürlüğünü sevdiğiminin yurdum solcuları için. Terör sevmek özgürlük, onu kınamak insanlık suçudur. Tuhaf evet, ama böyle.

#Tahirul Kadri
#Pakistan
#CIA
#ABD
#PKK
7 yıl önce
Aynı kötü filmlerin tekrarı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset