|
Bip bip

Marakeş'in dar, dardan da dar sokaklarında bisikletine yol açmak için ağzıyla 'bip bip' yapan dokuz yaşındaki Hasan'ın babasının mesleği bir acayip: Yılan avcılığı.



Hasan'ın babası Abdüllatif, ıvırını kıvırını alıp Marakeş'ten aşağıya, çöle gidiyor. Bazen dört, bazen beş gece gelmiyor eve. İki, yahut en fazla üç yılan yakalayınca dönüyor şehre. Yılan dediğin öyle eskisi gibi para da etmiyor ki. Ot yılanları hepten işe yaramaz. Derisi kıymetli çöl engereğiyse eh işte. Neymiş bakalım bu yılanın para edeni? Elbet kral kobra. Yani o siyah, uzun, asil yaratık. Rahatına iki bin dirheme satarsın Cami El Fena'daki yılan oynatıcılara. Niye dersen, turist kısmı bayılıyor kral kobranın öyle kendi halinde salınmasına. Turist milleti kobraya bakarken boynuna su yılanını doladın mı yirmi dirhemin var adam başına. Hele bir de uğraşır da dans etmesini öğretirsen... 'Eşekten daha yarayışlı olur' diyor babası.



Diyor demesine de, kral kobrayı ele geçirmek kolay mı bakalım? Bulunmaz ya, hadi buldun diyelim, ya zehrini ne yapacaksın? Hafazanallah dilinin çatalıyla bir dokunsa fil hayvanını serer yere ki şaşar kalırsın. 'Bunun' diyor babası Hasan'a, 'bunun muhakkak bir hıncı var diğer yaratılmışlara. Yoksa bunca zehri oncağız bedeninde nereye saklasın?'



Bunlar bir yana da, Hasan'ın derdi çok büyük. Kendisine babasından, babasına da onun babasından kalmış 1964 model şu bisikleti yürütüyor yürütmesine ama işte zili yok. 'Zil olmayınca olmuyor ki' diye dert yanıyor Hasan arkadaşlarına. Zil olacak ki çarşının en hızlı bisikletini Hasan sürecek. Hem öğretmenin oğlunun böyle çın çın öten zilli bisikletine herkes dönüp dönüp bakıyor.



Zil dediğin parayla alınır he mi? Para dedi mi orada duracaksın işte. Hasan'da her şey var, lakin o para denen nesneden yok. Hiç mi olmamış? Hiç olmamış. İki yüz dirhemi yan yana getirip de zil almak öyle bir hayal ki Kaf Dağı'nın ardında da değil.



Aslında bir keresinde çok yaklaşmış zil almaya. Okuldan çıktığında yol soran iki Japon turisti aradan dereden Marakeş Müzesi'ne götürünce, bir de üzerine sımsıcak gülümseyince on dolar bahşişi kapmış. On dolar dediğin yüz dirhem. İş kalmış öteki yüze. 'Onu da buluruz, Allah kerim' demiş amma, akşamına kız kardeşinin boya kalemiyle defter işi çıkınca sökülmüş dirhemleri anasına. Hasan dediysek Hasan da böyle bir Hasan yani.



İşin buraya kadar olanı tamamsa gerisi gelsin.



Son seferine giderken babası Hasan'a demiş ki 'ahdım olsun bu sefer o kobrayı yakalayacağım.' Hasan'ın gözleri parlayıvermiş. Çünkü babasının sözü var. O, kralı ele geçirirse Hasan da zili ele geçirecek.



Bir gün, iki gün, üç gün, dört gün, beş gün. Hasan'ın içi içine sığmaz olmuş. Babası ha geldi ha gelecek. I-ıh. Dokuzuncu günün sonunda anası Hasan'ın elinden tutup doğruca polise gitmiş. Anlatmış meseleyi. 'Böyleyken böyle' demiş, 'bunun babası yılan avlamaya indiydi çöle. Beş güne dönerdi. Bugün dokuz oldu.'



Polis 'bacı, hele sen evine git. Gelir mutlaka' deyip savmış başından Hasan'la anasını.



'Birinin yolunu bekliyorsan günler günlere kolayından eklenmez' derler. Beklemişler yolunu Abdüllatif'in. Sokaktaki her ayak tıkırtısına seğirtir olmuşlar ama ne çare? Yirmi üç gün olmuş, ne bir ses ne bir havadis. Abdüllatif'in gelmemesi bir yana, elde yok avuçta yok. Açlık ki tam rezillik. Konu komşunun 'sıkmayın canınızı, döner gelir elbet' diyerek getirip bıraktıkları da olmasa...



Hasan o gün ayaklarını sürüye sürüye okuldan döndüğünde babasını evin ortasındaki yatakta, anasını da başında sicim gibi yaş dökerken bulmuş.



Hasan hikayeyi sonra sonra söktürmüş. Anladığı şu: O gün babası kobrayı bulmuş ki en yamanından. Usulüyle yaklaşıp ucuna ip bağlı ağaç düzeneği geçirivermiş boynundan ki olursa o kadar olsun. Lakin öteki yılan yok mu öteki yılan. Onu fark edememiş işte babası. Bileğin az üzerinden almış ısırığı. Tabii işi bilen adam. Kolayından vermemiş kendini. Hemen boğmuş zehrin üzerinden ayağını. Kendinden geçmeden az önce de yarayı bıçakla açmış. Oradan geçen bir Nomad ailesi üç gün sonra bulmuşlar babasını. Çölü geçip hastaneye yetiştirmişler yetiştirmesine de...



İşin buraya kadar olanı da tamamsa sonu gelsin madem.



Hasan okulu bırakalı bir yıl olmuş. Her yanı dökülen bir deri atölyesinde, ciğerine zehir çeke çeke deri boyuyor günlüğü yirmi dirheme. Bazı akşamlar, babasının olmayan bacağını okşayıp 'bisikletimin hala zili yok. Sen kral kobrayı yakalayınca alacağım' diyor. Babasının geceleri sesi duyulmasın diye yüzünü yastığa bastırıp niçin ağladığını ise iyi, hem de çok iyi anlıyor artık.


#Marakeş
#Cami El Fena
7 yıl önce
Bip bip
Suudilere Reddiye 4 Arşivler bize ne söyler
* 2023’te dünya, olağanüstü bir gücün doğuşuna tanık olacak. * “Türkiye Ekseni” 21. yüzyılın en güçlü siyasi söylemi olacak. * Bunun Doğu Akdeniz’i var.. Daha Doğu Karadeniz’i var. O “makûs talih” sona erdi..
Hem cahil, hem de aptal herkesten
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek