|
Erenlerin çoktur yolu, hepisine dedik beli

Kuşların kendilerine kanat aradıkları o meşhur hikâyede mi okumuştum acaba? Yoksa Kazancakis'in o zahit, o düşkün adamı, Fransisko'yu anlattığı kitabında mı? Belki de bir mecliste dili tatlı, sözü kavi bir dosttan işitmişimdir.



Diyeceğim odur ki hakikate varan yollar pek çoktur. Amma ki kim derse 'yol da çoktur hakikat de', korkarım ki yeri uçurumun kenarı ola, hakikate ulaşamadan ayağı kaya. Amma ki kim derse 'yol çoktur ama hakikat tektir', ol kimesne yolu tuta, hakikatin künhüne erişe. Kuş olsa kanat bula, balık olsa oltadan kaça, aslan olsa ceylana tesadüf ede.



Hele anlatalım bildiğimizi. Bakalım az mı bilirmişiz çok mu, artık mı bilirmişiz eksik mi?



Vakitlerin birinde Allah'a yakın olduğunu zanneden şaşkın bir zahit yaşarmış. Ol şaşkın, bir ulu şehre varanda karıncığı acıkmış. Sultan dururken kuldan ekmek istemek arına dokunmuş ki duaya çökmüş. Demiş ki 'hele ki tek işi sana hizmet etmek olan şu zahit kulcuğuna bir ekmekcik inayet eyle.'



Az sonra uykusu gelmiş de kapanıvermiş gözleri. Şol demde rüyasında ol zahide denmiş ki 'hele kalk ki şehrin meydanı seni bekler. Bir süpürgeyle bir faraş bul da meydanı tertemiz et. Belki sana da bir ekmekçik ecir nasip ola.'



'Hay' demiş uyanmış zahit. 'Bu ne iştir? Ben ekmek isterim, emir süpürmeye gelir' demiş. Şaşkın şaşkın bakınmış etrafa. 'Anlamadım bu işi. Madem öyle dendi öyle yapalım' deyip bir esnafa varmış. Bir süpürge ile bir faraş emanet almış. Aç biilaç, yayan yapıldak sabahın seherinden akşamın alacasına kadar o köşe senin bu dip benim dememiş şehrin meydanını tertemiz etmiş. Açlığı arttıkça artmış. 'Ekmeğin geleceği yok. Hele şurayı da süpüreyim de öyle bırakayım' deyip son süpürgeyi de toza çaldığında bir de ne görsün? Faraşın içinde bir pul var ki tam bir somun ekmek almalık. 'Aman ne nimettir' deyip faraşı da süpürgeyi de bırakıp fırına seğirtmiş.



'Hele sıcağından bi somun ekmek ver bakalım' diyesi olmuş fırıncı babaya. Fırıncı baba ekmeğin en güzelini vermiş ki nar görse kendi renginden utanır. Ekmeği görende zahidin az aklı da başından gitmiş. İstemiş ki pulu bir an önce uzata ki ekmeği tez vakitte karıncığıyla buluştura. 'Ah şaşkın akıl, yokuşu çıkar da düzde yolun şaşırır' denmiştir de boşa mı denmiştir bakalım. Bizim şaşkın akıllı şaşkın zahit pulu da faraşı da, süpürgeyi de meydanda unutmuş meğer.



'Vay akılsız başıma' deyip ekmeği oracıkta bırakmasıyla koşması bir olmuş. Varıp gitmiş, dönüp bakmış ki faraş yok, süpürge yok, pul dahi yok. 'Amandır, aç kalmak ayrı dert, süpürgeyle faraşı sahibine verememek ayrı dert. Ben yandım ki pek yandım' deyip dönelemiş bir vakit meydanda. 'Orada mıdır, burada mıdır' ederek şehrin dışına kadar çıkmış. Bir yamaçta, içine baykuş koysan yaşamaz bir viraneye varmış. Açlıktan baygınlık geçirmek üzereyken atmış kendini viraneden içeri. O yorgunlukla, o açlıkla geçivermiş kendinden.



Uyuyanda rüyasına bir ermiş konuk gelmiş. Demiş ki 'behey şaşkın, açlığa kanıp ekmeğe tamah ettin, pula kanıp zahitliği yele verdin. Şimdi baykuş yaşamaz bir viranede baygın düştün. Hem de süpürgeyle faraşı kaybedip emanete ihanet ettin. Söyle bakalım bunlar niye geldi senin o akıldan piyade başına?'



Zahit kalan aklıyla kendini zorlamış ha zorlamış da bir uygun cevap bulamamış. 'Hele kalbimden geçeni söyleyeyim de belki bir çare olur' diye düşünüp şöyle demiş: 'Zahitliğime güvenip ve de haddi aşıp ol Sultan'dan ekmek istemeyi hakkım bildim. Yeri süpürmeme güvenip pulu elim haketti sandım ve de şükrü unuttum. Şükrü unutunca süpürgeyle faraşı ve de pulu unuttum. Onları unutunca ekmeksiz kaldım. Emanete hıyanet edince de işte bu viranede baykuşa döndüm.'



'Hay' demiş tekrar uyanmış zahit. Baksa ki süpürgesi de, faraşı da, sıcacık ekmeği de, pulu da, hatta ekmeğin içine katacağı da yanı başında durur.



Derler ki o günden sonra o şaşkın zahit pulunu kaybetse Sultan'a şükretmiş. Karnı acıksa bir işin ucundan tutmuş. Bir emanet alsa ona gözünden iyi bakmış.



Ben de derim ki ol hikayât bundan ibaret. 'Dünyanın gerçeği var olduğu, hakikatiyse fani olduğudur' diye işitmiştik bir bilenden. Umulur ki sadrımıza şifa ola.

#Zahit
#Emanet
7 years ago
Erenlerin çoktur yolu, hepisine dedik beli
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle