|
Kültürün iktidarı ve başka şeyler

Söze 1983 ve 1989'dan sonra bu yıl üçüncüsü düzenlenen Milli Kültür Şûra'sında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük bir memnuniyetle dinlediğim o cümlesiyle başlayayım: 'Seçimle, sandıkla, oyla iktidarı değiştirebilirsiniz. Ancak bir de seçimle değiştiremeyeceğiniz kültürün iktidarı var. Kültür iktidarı olmak için çok daha çalışmaya, alın teri dökmeye ihtiyacımız var. Kültür emperyalizmine karşı yerli ve milli değerlerimizi evrensel bir dille yeniden keşfetmeli ve yeniden inşa etmeliyiz.'



Son 3-4 yılının en önemli meselesini 'kültürel iktidar' olarak benimsemiş, 'seçimle değişmeyenin' ne olduğunu işaret etmek için dirsek çürütmüş, başta Cins Dergisi olmak üzere her platformda 'kültürel iktidar' meselesini örnekleriyle izah etmeye çalışmış biri olarak benim ve bir avuç arkadaşımın bu cümleleri sevinçle karşılamaması elbette düşünülemezdi.



Gerçi şu aşamada bizi 'kültürel iktidarı polisiye tedbirlerle değiştirmeye çalışmak' gibi ultra tuhaf bir suçlamayla suçlayan Tanıl Bora gibi entelektüellerin fikirlerini değiştirmek için yapabilecek bir şeyimiz yok. Fakat Recep Tayyip Erdoğan'ın bu cümleleri hiç olmazsa dergilerde falan 'ne kültürel iktidarı arkadaş ya?' diye kalemini yaya yaya yazı yazan bazı arkadaş(!)larımızı hizaya getirir umarım.



Bu meseleyi nasılsa daha çok konuşacağız. Ancak şimdilik şu kadarını da ekleyeyim. Cumhurbaşkanımızın dünkü konuşması ve 'kültürün iktidarı' tanımlaması artık pek çok şeyin yeni baştan ele alınması manasına gelecektir. Umarım bu 'yeniden ele alma' hususunda çok beklemeyiz.



Ve gelelim 3. Milli Kültür Şûra'sına. Her şeyden önce Nabi Avcı'yı ve şahane ekibini bu 'çok geç kalınmış girişim' için tebrik etmek gerekiyor. Şûrada 3 gün boyunca 17 ayrı komisyonda kültürün en önemli konu başlıkları konuşulacak ve tabiri caizse bundan sonrası için 'okunaklı bir yol haritası' çıkarılacak.



Niçin 'okunaklı' dediğimi izah edeyim. Gördüğüm, incelediğim kadarıyla hem komisyonların konuşacağı konu başlıkları hem de komisyonların üstlendiği konuların alt başlıkları tam da bugün ihtiyaç duyduğumuz meselelere tam da bugünün cevaplarını vermek için planlanmış. Yani hamaset yapmak yerine 'çözüm odaklı' bir işe girişilmiş. Sözgelimi yurt dışında yaşayan Türklerin kültürel ihtiyaçlarını konu alan komisyonun konuları tam da sorunların ve çözümlerin tespiti odaklı olarak planlanmış.



Bu niçin önemli peki? Zira kendisi üzerinden hamaset üretilmeye en elverişli alan kültür alanı. 80'li ya da 90'lı yılların ezberiyle 'okumuyoruz efendim, okumuyoruz' diye başlayan nutuklar hepimize 'haklı' geliyor mesela. Ancak 2010'lu yılların gerçeği kitap okumuyor oluşumuz değil kitapların niteliğinin artırılması meselesidir. Hakeza sinema meselesi de böyledir. 2002'de 9 milyon seyircili ve 9 yerli filmli bir sinema pazarımız varken 2016'da 55 milyon seyircili ve 136 yerli filmli bir sinema pazarımız var. Dolayısıyla bugünün tartışma konusu 'film üretimi' değil, film üretiminin niteliğinin nasıl artırılacağıdır.



Anlayacağınız 'bu şûradan çıkacak pratik çözüm önerileri kültürün iktidarı meselesinde hayatiyet ifade edecektir' cümlesine inanıyorum. İnanıyorum, zira bence 'altın jenerasyonunu yakalamış Kültür Bakanlığı bürokrasisi'nin buradan çıkacak her türlü güzel öneriyi hayata geçirebilecek kabiliyette olduğunu biliyorum.



Yeri gelmişken bir de not ileteyim. Uzun süredir beklediğim 'Yunus Emre Enstitüsü'nün Kültür Bakanlığı'na devri' meselesinde sona yaklaşılmış. Yunus Emre Enstitüsü, Kültür Bakanlığı'nın mevcut aklı ve stratejisi ile şimdi başardıklarının çok daha üzerinde bir başarı elde edecektir. Zira içerisindeki FETÖ uzantılarından temizlenerek muazzam bir atağa kalkan Enstitü, Kültür Bakanlığı ile bütün yapısal bütün sorunlarından da kurtulacaktır.



Ve son söz: Bugünün dünyasının en önemli meselelerinden biri, hatta belki de birincisi 'kültürel silahlanma' meselesidir. Ben hem düzenlenen bu şûranın düzenlenme amacında hem de şûranın açılış konuşmalarını gerçekleştiren Nabi Avcı ve Recep Tayyip Erdoğan'ın cümlelerinde bu silahlanmanın işaret fişeklerini gördüm. Çok mesudum.



Ne diyordu Keynes: 'Şimdi sen 'silahlanma' falan deyince o pek ultra entelektüelimiz rahatsız olmasın dayımın oğlu? Gerçi rahatsız olursa zatıâlilerine Nabi Avcı hocanın dolmakalemlerinden birini hediye ederiz. Kültürel silahlanma derken neyi kast ettiğimiz de böylece anlaşılır. Şık olmaz mı?'


#Milli Kültür Şûra'sı
#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#FETÖ
#Nabi Avcı
7 yıl önce
Kültürün iktidarı ve başka şeyler
FETÖ kilisenin meselesidir, bunu bilerek barışın
Kara dinlilerle milletin savaşı
Kürt meselesi’nde sekülerizm parçalar, İslâm kucaklar
Daha neler göreceğiz?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…