|
Mehmet Bozdağ’a açık mektup

Merhaba Mehmet kardeşim,



Altın Kelebek nam o ödül töreninin akşamı kendini hala kültürün muktediri zanneden o müptezelin, yani Okan Bayülgen'in sana ve üç sezondur aslanlar gibi yaptığın, yayınlanan her bölümü rating birinciliğini hiçbir başka yapıma bırakmayan dizin Diriliş Ertuğrul'a yapmaya çalıştığı şey var ya. Hani aklınca seni ve dizini yerden yere vurmaya çalıştı. Hani o fazla 'line'lı, fazla 'taş'lı pasparlak zekâsıyla alay etmeye kalkıştı ya seninle. Bunu niçin yapıyor biliyor musun? Çünkü 'elinden kayıp gideni' fark ediyor ve bunu kesinlikle hazmedemiyor.



Onların sevdiği yıllar 90'lı yıllardı kardeş. Memleketteki askeri vesayete tek bir cümle, tek bir kelime dahi etmeye cesareti olmayan, buna gerek de duymayan bu 'pembe mabadlılar'ın altın çağıydı o dönem. Amerika'da on yıllardır yayınlanan talking showların üçüncü sınıf taklitleriyle 'adam' zannedildikleri dönem o dönemdi. Bütün ana akım medya ellerindeydi ve 'ana akım medyanın tekelci anlayışı'na karşı da hiçbir muhalefetleri yoktu.



Aslına bakarsan kardeşim, bu 'pembe mabadlılar'ın hakiki bir muhalefet geliştirebildikleri tek bir gerçek alan yoktu ve olmamıştı. Mevcut kültürel iktidarın akıp giden rahatlığında şöhretlerine şöhret, paralarına para katarak yaşayıp gidiyorlardı. Ne vahşi kapitalizmle, ne ahlaki yozlaşmayla, ne ülkelerindeki çarpık siyasal düzenle, ne Kürt sorunuyla, ne dindarlara reva görülen zulümle… Hiçbiriyle ama hiçbiriyle gerçek bir dertleri yoktu. Hiç olmadı.



Kardeş, sen bakma bunların Gezi'de 'aslan yürekli Richard' kesildiklerine. Alevi çocuklar, Marksist gençler polisle çatışırken bunlar ya Marmara Otel'in roofundan ya Cihangir kafelerinden ya da Mis Sokak barlarından tweet kastırmakla meşgullerdi. O 'pembe mabadları' herhangi bir zorluğa gelemezdi zira. Bak bakalım herhangi birinde bir darp izi, herhangi birinde 'uyuşturucu bulundurmak' ya da 'karısını dövmek' dışında bir adli geçmiş bulabilecek misin? Bulamazsın. Dertleri olmadığı gibi bedel ödeyebilme cesaretleri de yoktur, hiçbir zaman olmamıştır. Sıkışınca 'bu ülkede yaşanmaz' deyip af buyur defolup giderler bir gâvur eline.



Mehmet kardeş,



Sen derdini bilen adamsın. Memleketin derdini kendi derdine katmayı bilen adamsın. Allah aşkına söyle. Sen de arada bir 70'li, 80'li yılların yeşil parkalı solcu abilerini hatırlayıp 'ulan adam gibi muarızımız bile kalmadı' diye iç geçirmiyor musun? Allah'tan Fatih Yaşlı, Kutlu Esendemir, Nihat Genç gibi birkaç kaliteli muarız var da arada bir nostalji yaşama imkanımız oluyor. Hasan Cemal'le, Okan Bayülgen'le, Levent Üzümcü'yle, Levent Gültekin'le, Mehmet Efe'yle falan nereye kadar değil mi?



Kardeşim, onlar istiyor ki memlekette af buyur 'kimin kiminle yattığını dahi karıştırdığımız' diziler ödül alsın hep. İstiyorlar ki topluma çekilecek bütün telgrafları kendileri çeksin, verilecek bütün mesajları kendileri versin. İstiyorlar ki memlekette kendilerinden başka kültürel odak olmasın. İstiyorlar ki kültürün bütün sahalarında atı hep onlar sürsün.



Fakat olmuyor işte. Senin yaptığın dizi silip süpürüyor ratingleri. İnsanların telefonları senin dizinin müziğiyle çalıyor. Yeni sezonu en çok beklenen iş seninkisi oluyor. Sonunda artık daha fazla dayanamayıp sana ödül vermek zorunda kalıyorlar. İşte o ödül gecesinde de birikmiş kinlerini, öfkelerini, nefretlerini sahneye kusarak bastırmaya çalışıyorlar. O gece Okan Bayülgen denen herifin sahnedeki kusmuklarını neredeyse bütün Türk halkı gördü. Sahnedeki o müptezelliği herkes fark etti.



Mehmet kardeşim,



Kabahatin büyüğü sende ama… Sen kim oluyorsun da uluslararası kalitede aksiyon sahnelerinin olduğu, insanları ekrana kilitleyen diziler üretiyorsun? Doğan Apartmanı'nda mı oturuyorsun, Mısır Apartmanı'nda mı? Adamların kültürel iktidarına çomak sokup Okan'ı çomarlaştırma hakkını kendinde nereden buluyorsun?



Kendine biraz çeki düzen ver Mehmet. Ne bileyim, Diriliş Ertuğrul'la ödül almaya falan kalkma en azından. Türk halkı olarak koskoca Okan Bayülgen'in sahnede kusmasını izlemek zorunda mıyız kardeşim? Reva mı bize?



Lütfen biraz daha dikkat…



Ne diyordu Bertolucci: 'Bunlar böyledir yeğenim. Kanalizasyon, İstanbul Kanatlarımın Altında falan gibi 'aşırı düşük' işlerde yer alıp kendilerini 'aşırı kaliteli', geri kalan herkesi de aptal zannederler. Sonra da o gerzek öfkeleriyle üzerimize kusmaya çalışırlar. Bunları iyice tanımak lazım gelir.'


#Mehmet Bozdağ
#Okan Bayülgen
#Diriliş Ertuğrul
7 yıl önce
Mehmet Bozdağ’a açık mektup
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset