|
Bir çıkış arıyoruz
Bu sıralar sıkıntılı, kaygılı, sinirli bir halde olduğumu söylüyor dostlarım. Haklılar, bir sorunun peşindeyim ve henüz cevabını bulmuş değilim. Bir çıkış yolu arıyorum sizler gibi, bizi selamete çıkaracak bir çıkış.

İçinde bulunduğumuz bölgeye bakın, kaygımı anlarsınız. En geniş halkada, Rusya, Ukrayna, Yunanistan ve bunlarla sorunlu ilişkileri olan Avrupa Birliği krizi var. Bizi ekonomi, turizm, enerji ve uluslararası ilişkiler açısından çok etkiliyor. Bu yıl ekonomi verilerimiz bundan çok etkilenmiş olacak.

İslam dünyasını perişan eden hortum

İkinci halkada İslam dünyasına bakın. Orada durum daha vahim.

Uzun süredir, İslam dünyası, içinde bulunduğu büyük kaos ve girdaptan nasıl çıkacak, bunu soruyordum aklına her güvendiğim insana. Sadece Türkiye'de değil, Mısır, Fas, Malezya, Katar, Suriye gibi ülkelerden tanıdığım, tüm ilim adamları, aydınlar, gazeteciler ve siyasilerle konuşmaya çalışıyorum bunu. Henüz bir cevap bulabilmiş değiliz.

Bizi de etkileyen ve gittikçe genişleyen bir hortuma benziyor durumumuz. Merkezinde Suriye, Irak, İran, Yemen, Mısır, Suudi Arabistan'ın olduğu, ancak çevresinde onlarca başka ülkeyi de sürükleyen bir hortum. Ağaçları kökünden sökecek, arabaları, eşyaları savuracak güçteki bu hortum, içine aldığı her şeyi tahrip edip, bir köşeye fırlatıyor. Suriye, Irak, Yemen, Mısır uzun yıllar kendine gelemeyecek şekilde tahrip oldu bile. Sırada Suudi Arabistan, İran ve Türkiye var.

Hortumun üzerimize doğru geldiğini hepimiz görüyorduk. Şimdi o hortum paçamızdan yakalar gibi, Suriye'nin kuzeyinden, PKK/PYD'nini kurmak istediği özel bölgeden tuttu bizi. Türkiye, güneyinde bir PKK/PYD devletinin kurulmasına asla izin vermeyeceğini; arkasına ABD ve İngiltere'yi almış PKK/PYD'nin de bunda ısrar edeceğini düşünürsek, hortumun yönünü ve başımıza gelecekleri tahmin edebiliriz.

Kendi içimizde çıkış arıyoruz

Dolayısı ile İslam dünyasının içinde bulunduğu kaostan çıkış ararken, şimdi kendi içimize dönerek, yaklaşan büyük tehlikeden nasıl çıkış bulacağımızı tartışmaya başladık.

Yani en küçük halkayı konuşuyoruz.

Konuşmayı zorlaştıracak başka durumlarımız var. Suriye'de kurulacak bir PKK/PYD devletini desteklemesi muhtemel bir parti var parlamentomuzda. Bunu açıkça söylemedi henüz, ancak sosyal medyaya girerseniz, akla zarar sarf edilen sözleri, burada yürütülen kampanyayı görebilirsiniz.

Kandil, Çözüm Süreci'nin resmen bittiğini açıkladı. Zaten hiçbir zaman çözümden yana değildi. Kandil'deki bütün militanlar da şu anda Suriye'de, Rojava bölgesinde, kurmak istedikleri hat için savaşıyor. Ellerine verilen yeni silahları henüz kamuoyu bilmiyor. Kaygılanmak için yeterli derece tehlikeli silahlar.

Oradaki her sıcak çatışmanın, Türkiye içine sıçrayan şarapnel parçaları oluyor. Şimdi düşünün, ordunun Suriye içine girdiğini, PKK/PYD ve IŞİD ile savaştığında neler olacak? Kobani olayında bile şehirleri ateşe veren ve 50 kişinin ölümüne neden olanlar, sıcak çatışmada durumunda neler yapar?

Daha vahimi, İran ve Suriye istihbaratı bütün gücüyle Türkiye içinde aktif ve sürekli provokasyon peşinde. Hizbullah, PKK çatışmasını körükleyenler de bu ülkeler. İngiliz, İsrail, Alman ve ABD istihbaratlarının, hem Suriye içinde, hem de Türkiye'de neler yaptığını artık tahmin edebilirsiniz.

Savaşa nasıl gireceğiz?

Yani o kadar kolay konuşulacak bir konu değil Suriye'ye girme meselesi. Ancak tüm Türkiye sınırı boyunca PKK/PYD devletinin kurulması demek, Türkiye'nin ömür boyu huzursuz ve mutsuz olması demektir. Zira ikinci aşamada Türkiye'den toprak kopartılmak istenecek. Dolayısı ile konuşmak zorundayız bir yandan.

Sanırım sıkıntımı anlamaya başladınız.

Bu son derece kritik süreçte bir diğer zorluğumuz, hükümetin kurulamamış olması. Koalisyon şartlarını etkileyen en önemli durum aslında, Kürt sorunuyla sarmal hale gelen Suriye meselesi. CHP, Esed'i destekliyor. HDP, PYD'yi destekliyor. Ve her ikisi de Suriye'ye karşı bir operasyonu reddediyor. MHP Çözüm Süreci'ne karşı, Kürt varlığını kabul etmiyor neredeyse. Bu denklemden bir çıkış yolu bulunacak, koalisyon kurulacak, sonra kurulacak bu koalisyonla sorunlarımız çözülecek...

Bunun zorluğu görüldükçe, erken seçime doğru kayıyor herkes. Kasım'da bir erken seçim demek, tüm bürokrasi ve sistemin durduğu şu anki halin 5 ay daha böyle devam etmesi demek. Buna iki ay daha ekleyin, yemin törenleri, hükümet kurma, vs... Bu takvime, AK Parti tek başına iktidar olacak teziyle bakılıyor, ya olmazsa? O zaman bu topal ördek sürecini daha da uzatın.

Erken seçime hazır mı AK Parti?

Peki bu süre içinde, ne olacak bize doğru ilerleyen hortum? Bekleyecek hali yok. Bizi daha çok içine alacak. Fırat'ın Kuzeyini kırmızı çizgi ilan etti adı açıklanmayan bir yetkili, ya o çizgi aşılırsa? Topal ördek konumundaki bir hükümetle seçime giderken, bir de savaşa mı gireceğiz? Şu anda bile, Türkiye'de iletişim gücü, kamuoyu oluşturma gücü hükümet karşıtlarının eline geçmiş durumda. Hem içeride hem de dışarıda bu üstünlüğü kaybetmiş hükümet, büyük kitleleri etkileyecek sıcak çatışma durumunda, haklılığını ve kendini nasıl anlatacak kamuoyuna?

Daraldınız, gerildiniz ve başınıza ağrılar girdi mi? Ben o durumdayım. Son bir şey daha söyleyerek sıkıntınızı arttırayım. 7 Haziran seçimlerinde 9 puan oyları düşen ve iktidarı kaybeden AK Parti, gerekli dersleri çıkardı mı kendisine? Oy kaybetmesine neden olan durumları düzelterek mi erken seçime gidecek? Seçimin kaderini değiştiren Çözüm Süreci ve Kürt seçmene ne diyecek mesela, yeni olarak? Tüm bunları yapmamışsa, yeniden tek başına iktidar olabilecek mi AK Parti?

Sizi bilmem ama ben bu yazıyı yazarken bile sıkıntılara boğuldum. İçinde çözüm önerisi, çıkış yolu gösteren fikirler olmadığı için de pek hoşnut değilim yazıdan. Lakin benim bulduğum bir çıkış yolu yok, aklım da bu kadar yazmaya eriyor. Eğer, bizi stresten perişan eden bu durumumuzdan kurtaracak fikri olan varsa, onu ayakta dinlemeye hazırım.
#Çözüm Süreci
#erken seçim
#ak parti
9 yıl önce
Bir çıkış arıyoruz
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak