|
R4BIA... Bir tarihin acı hatırları
Sabaha karşı telefonum ısrarla çaldı. Arayan Anadolu Ajansı Kahire Ofisi'nden Muhabirimiz Kemal Firik'ti. “Rabia Meydanı'na müdahale edildi, çok sayıda ölü var” dedi, titrek bir sesle.

Hemen kalktım, televizyonları, bilgisayarları, ajansın sistemini açtım. Tarih, 14 Ağustos 2013, Saat 04.30'du. Zırhlı araçlar ve tanklar Kahire'de Rabia Meydanı'na girmişti. Canlı yayında çadırların, caminin yakılmasını, insanların öldürülmesini izliyorduk. Otomatik silahlı askerler, her yandan ateş ediyor, gördükleri tüm sivilleri hedef alıyordu. Bir devrim yarım kalmıştı, şimdi tersine devrim, askeri cunta ile yapılıyordu, hem de canlı yayında sivilleri öldürerek.

Batı demokrasisinin gömüldüğü meydan

O gün hayatımızın en unutulmaz günüydü. Kahire, Ankara ve İstanbul ofislerimizde haberin başında olan herkes ağlıyordu. Gözlerimizin önünde siviller öldürülüyordu. Daha 6 gün önce o meydandaydım. Şimdi içinde insanlarla birlikte yakılan o çadırlarda iftar yapmış, içinde cemaatle birlikte topa tutulan o camide namaz kılmıştık. “Katil, cani, terörist” denen o masum insanların, silahı, şiddeti ve terörizmi reddettiğine şahitlik etmiştik.

Çocukların, kadınların, yaşlıların kaldığı o çadırlarda bir tane bile yasa dışı eylem, suç sayılabilecek bir olay olmamıştı. Hepsini gözlerimizle görmüştük, kameralarımızla kaydetmiştik, fotoğraflarını çekmiştik ve dünya medyasına servis etmiştik. Onların, sadece halk iradesiyle seçilmiş Cumhurbaşkanları Mursi'nin serbest bırakılmasını, demokrasiye geri dönülmesini istediklerini haber yapmıştık. Tüm dünyaya bu meydanı, bu meydandaki insanların özgürlük taleplerini ilk biz duyurmuştuk.

Şimdi gözlerimizin önünde öldürülüyorlardı. O gün, Batı demokrasisi, insan hakları ve basın ahlakı bizim gözümüzde, o çadırlarla birlikte yanıp, kül oldu. Tankların ezdiği insanların çığlıklarını dünyaya servis ederken, başlarından vurulmuş sivillerin fotoğraflarını yayınlarken, Batı'nın ahlak, vicdan ve adalet duygularının olmadığına inandık, şahit olduk.

Batı, kendine itaat eden diktatör sever

14 Ağustos tarihi, bizim için bir katliam yıl dönümü değildir sadece. Bu gün, firavunlar devrinden beri, ilk kez özgür iradeleriyle bir lider seçen, Mısır halkının, henüz bir yaşında olan demokrasilerinin de öldürüldüğü gündür aynı zamanda.
Bir çocuğu vurur gibi, milletin bir yaşındaki iradesini de vurdular. Utanç içinde izledi tüm Batı bu katliamı. Daha doğrusu utanmadan izlediler.
Tapındıkları demokrasinin, sadece bir retorikten, dış politika enstrümanından ibaret olduğunu gösterdiler tüm dünyaya.

Batı, Ortadoğu'da kendinden yana olan diktatörleri sever, kendine itaat etmeyenleri de diktatör ilan eder
. O yüzden, eli kanlı diktatör Sisi'yi Almanya'da kırmızı halılarla karşıladılar. Ahlaksızca buna ses çıkarmayan Alman medyası, onlara kul, köle olmayan, Türkiye'nin seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı diktatörlükle suçluyor şimdi. Mısır'daki şiddet karşıtı İhvan hareketini terörist, sivilleri öldüren silahlı örgüt PKK'yı “özgürlük savaşçısı” olarak lanse ediyorlar. Sonra, Türkiye'deki hainlerle birlikte bize medya etiği dersi vermeye kalkıyorlar.

Türkiye'yi Mısır'a, Suriye'ye çevirmek

Türkiye, Arap Baharı'nın ilham kaynağıydı. Mısır da bu bahar hareketinin lokomotifiydi. İki ülke, tüm Ortadoğu'nun, İslam dünyasının geleceğini değiştirecek bir güç birliği etmişlerdi. Mısır ve Türkiye, 300 yıldır ne zaman işbirliği yapsa, Batı titremeye başlar. İslam birliği, Batı'ya karşı en büyük güç birliği, ancak bu iki ülkenin ittifakıyla ile gerçekleşirdi, bunu biliyorlardı. O yüzden, karşı devrim hareketi başladı tüm topraklarımızda.

Hepsi düştü... Tunus, Yemen, Libya, Irak, Suriye ve Mısır... Şehirlerimiz tüm medeniyetimizin değerleriyle birlikte yakıldı. Yeniden Batı'nın çıkarlarına hizmet eden diktatörler iş başına geldi. Üç yıldır Türkiye'yi de yıkmak için uğraşıyorlar. Ayakta kalan son kale, direnen tek ülke... Batı ve onun içerideki tüm hainleri, bizi Mısır'a, Yemen'e, Suriye'ye çevirmek, olmadı Tunus'a benzetmek için çaba harcıyorlar.

Dünya R4BIA günü

Duygusallıkla, hamaset yaparak, komplo teorilerinden yola çıkarak hareket etmeye gerek yok. Durumu anlayalım, onların yapmak istediklerine karşı daha güçlü siyasi hamleler yapmadıkça, daha güçlü güvenlik, daha güçlü ekonomi, daha gerçekçi demokrasi ve daha güçlü medyaya sahip olmadıkça olayları sadece izleriz, değiştiremeyiz.

Yarın 14 Ağustos, “Dünya R4BIA Günü” olarak, katliamda can verenler Türkiye ve tüm dünyada anılacak. Rabia Platformu (www.rabiaplatform.com) bu etkinliklere öncülük ediyor.

Türkiye'nin bugün yaşadıklarını anlamak için Rabia Meydanı'nda yaşananları anlamak lazım.
#rabia
#Anadolu Ajansı
#Kemal Firik
#Tunus
#Yemen
#Libya
#Irak
#Suriye
9 years ago
R4BIA... Bir tarihin acı hatırları
Tahran’da Kültür Sanat Haftası
Uykunuzu getirmek için
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’