|
Tarikat ve cemaatlerin geleceği
FETÖ terör örgütünün meydana getirdiği tahribatların en büyüğü, sanırım cemaat ve tarikatlar üzerinde oldu bir de. Bir cemaatin böylesine sapkın hale dönüşmesi, kör bir ideolojiye dönüşmesi ve sonrasında vatanına ihanet edecek hale gelmesi herkesi korkuttu. Bu yüzden de tüm cemaat ve tarikatlara karşı bir şüphe, endişe ve ön yargı oluştu.

Doğal olarak bunlar tartışılıyor, eleştiriliyor, yanlışlar konuşuluyor. Televizyonların en gözde tartışma programları cemaat ve tarikatların karşılıklı çarpıştırıldığı programlar oldu. İzlenme rekorları kırıyor. Milletin bu konudaki merakı büyük.

Bazı dostlarımız, uzun zamandan beri tarikatlara yönelik bir operasyon olduğunu kanaatinde. Onlara göre, “Ehli Sünnet'in omurgasına bir saldırı var”. Cemaat ve tarikatları bu nedenle eleştirmekten kaçınmak gerekir diyor.

Durum biraz karışık. Ekranda dansöz oynatan, müritlerine sidik içiren cemaatlerin “şeyhleri” boy boy ekranlarda kendi propagandalarını yaparken, buna kayıtsız kalmak mümkün değil. Öte yandan İslam'ı yaşamak için çaba gösteren ve samimi olan cemaatlerin de varlığını görmek gerek. Bunlar arasında bir denge lazım.

İki örnek vererek bu konuda bir kriter oluşabileceğini ifade etmek isterim.

Kendini eleştiren, değişim içinde olan bir cemaat

Birincisi, Türkiye'nin çok eski ve önemli bir tarikatı/cemaati uzun süreden beri kendi içinde bir çalışma yürütüyor. Bu çalışma, modern dönem toplumsal değişimler ve bilim karşısında nasıl bir cemaat yapısı olması gerektiği üzerine şekilleniyor.

Gelenek ve modernizm tartışmaları etrafında süren, şeyh-mürit, tarikat-birey, sorgulayıcı bilim ve cemaat prensiplerinin nasıl olması gerektiği cesurca konuşuluyor bu toplantılarda.

Toplantılara sosyal bilimciler, ilahiyatçılar, felsefeciler, yönetişim uzmanları, iletişimciler, çeşitli alanlarda akademisyenler ve uzmanlar katılıyor. Ancak önemli bir nokta şu ki, toplantılar medya üzerinden, kamuoyu önünde yapılmıyor. Dolayısı ile popülizmin, kişisel hesaplaşmanın, ötekileştirme ve siyasallaşmanın baskısı hissedilmeden son derece verimli bir tartışma oluyor.

Herkesin çok yakından bildiği bu cemaatin, çalışmalarını tamamladığında sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacağını umuyorum. Benim de bir bölümüne katıldığım bu değişim ve dönüşüm sürecinin, diğer tüm cemaatlere örnek bir çaba olduğunu söylemeliyim.

Buradaki önemli hususun, tartışmanın medya üzerinden değil, konu uzmanları üzerinden yapılması ve amacın da daha doğru ve iyiyi bulmak olduğunu unutmayalım. Son dönemde başka cemaatleri karalamak için kendini paralayan sahte kanaat önderleri ve kötü niyetli insanların televizyonlarda yaptıklarını görünce, bunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım.

Tarikatların asli fonksiyonu nedir?

İkinci kriter şu: Eski İstanbul Müftüsü Prof. Mustafa Çağırıcı, bir televizyon programında tarikat ve cemaatlerin asli fonksiyonlarını çok güzel özetledi:

“Tarikatların geleneğinde üç şey yoktur:

1. Adam devşirmek

2. Para devşirmek

3. Makam devşirmek”

Buna iki kural da ben ekleyeyim.

4. Tarikatlar/cemaatler illegal/gizli yapılar olamaz.

5. Vatan savunmasına kayıtsız kalamaz.

Bugün din-devlet ilişkisi ya da daha dar kapsamda, cemaat-devlet ilişkisi açısında basit ama çok önemli kurallar bunlar olabilir. Eğer bir cemaat/tarikat bu beş şeyi yapmak için yoğun çaba harcıyorsa burada bir sorun var demektir. İşte bunların görüldüğü yerde o cemaat üyelerinin susmaması ve meseleyi sorgulaması gerek.

Bunların haricinde bir de cemaatlerin hurafeler, kültürü dini kurala çeviren sorunlu halleri var ki, bunlar daha çok kelamcıların, ilahiyatçıların ve din adamlarının alanına girer.

Tartışırken dikkatli olalım

Türkiye'de ve dünyada dini hayat çok büyük tahribata uğradı. Dünyada IŞİD, El Kaide, Boku Haram vb. örgütler, Türkiye'de FETÖ, bu tahribatın en önemli sorumluları. Ancak diğer tarikat ve cemaatlerin kendi içinde çok ciddi sorunları olduğunu ve bunların da düzeltilmesi gerektiğini unutmayalım. Bunları düzeltirken neye dikkat edelim, bunu konuşuyoruz bu yazıda.

Hem tarikatları savunurken, hem de eleştirirken son derece dikkatli olmak gerek. Özellikle bu tartışmaların medya üzerinde yapılması son derece sağlıksız ve istismara açık.

Bu durumda tarikat ve cemaatlerin geleceği için sonucu şöyle bağlayalım:

1. Tarikatlar ve cemaatler sorunlarını uzmanların, bilim adamlarının, ilim adamlarının desteği ile medyadan uzak tartışmalı ve bir değişim/dönüşüm çalışması başlatmalı.

2. Hiçbir cemaat/tarikat üyesi bağlı olduğu yapının kutsal, tartışılamaz, eleştirilemez olduğunu düşünüp, diğerlerini ötekileştirmemeli.

Halil Cibran şöyle der:

“Sakın hakikati buldum deme. Bir hakikat buldum de”
#Halil Cibran
#FETÖ
#Tarikatler
#Cemaatler
٪d سنوات قبل
Tarikat ve cemaatlerin geleceği
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi