Biz yine de modernlerin bütün kirlenmelerine ve sapmalarına karşı Gelenek'te çocuk nasıldı araştırmamızı sürdürelim. Zira genleriyle oynanmamış düşünce esasları Gelenek'tedir. Hz. İsa “Çocuklar Kadar Saf Olmadıkça Cennete Giremezsiniz” buyuruyor. Acaba Hz. İsa'nın bahsettiği o saflık ile sufilerin “Nefs-i Sâfiye” yani “Saflığa Erişmiş Nefs” dedikleri şey arasında bir irtibat var mıdır? Dikkatli bakılacak olursa hem de çok yakın irtibat var.
Çocuklar yalan söylemezler, yalanı sonradan öğrenirler. Çocukların şehvet kaynaklı suçları yoktur. Bilmedikleri şeyi biliyormuş gibi yapmazlar. Paranın ne işe yaradığını bilmedikleri için ilgi alanları içerisinde yoktur. Makam ve mevkinin ne demek olduğunu bilmezler bu açıdan da üç paralık dünyalık mevkiler için arkadaş satmazlar. Bu ve bunun gibi pek çok haslet uzun çabalar neticesinde yetişkin bir insanda oluşturulursa o kişi Kamil İnsan olur. Demek ki Kamil İnsan aynı zamanda içindeki o saf çocuğu bulup çıkaran kişi demektir.
Gelenekte 1 – 7 yaş arası çocukların manevi eğitimi nasıl olur? 7 – 14 yaş arası nasıl olur? Bunlar sadece teknik ve bürokratik şeyler değildirler. Antik filozoflar ve İslam filozofları bunları uzun uzadıya anlatırlar. Farabi'ler, İbn Sina'lar çocukları nasıl eğitmeli sorunu üzerine kafa yormuş ustalardır.
Bu neviden hikmet ehli kimselerin fikirleri ışığında yönetim felsefelerini geliştiren bilge krallar da gerek saray içi çocuk eğitimini ve gerekse toplumsal ölçekte çocuk eğitimlerini Atabegler, Lalalar, Mürebbiler, Hocalar, Şeyhler ordusu ile yürütürlerdi.
Daha 14-15 yaşlarında bir çocuk olan İbn Arabi ile görüşme talebinde bulunan ve o zaman 65 yaşlarında olan İbn Rüşd'ün “Bu çocuk benim bildiklerimi görüyor” demesi hikmetin kazanılan yönünün vehbi yönünü sadece tezyin ettiğinin güzel bir göstergesidir. O görüşmede bir de sembolik bir ifade ile geçen Evet – Hayır diyaloğu da mühimdir, bir başka müsait zamanda üzerinde dururuz.
Çocuklara en güzel eğitim aslında dergahın bahçesinde oynayarak verilir. Onlara sadece kitap vermek yetmez ama yine de günümüzde bu imkan elde kalan fırsatlardan biridir.
Kendisini daha çok Hoca Ahmed Yesevi ve Hikmetleri üzerine yaptığı çalışmalar ile tanıdığımız ama aslında bir çocuk doktoru olan Dr. Hayati Bice ağabeyimizin hazırladığı
(H Yayınları, 2017) kitabı bu manada faydalı olabilir.
Kendisi de bir Dergahın bahçesinde oynayarak büyüyen Nazım Hikmet'in bir şiirinde geçen ve daha sonra şarkılara söz olan “Çocuklara Kıymayın Efendiler” dizesini, sadece ve sadece bu dizeyi face'te paylaştım. Gelen yorumlardan bir tanesi garipti. “Çocuk veled-i kalptir hoca” diyordu bir arkadaş. A dostum şunu da bil ki biz tasavvuf düşüncesinin o muhteşem tefekkürü içerisinde müstağrak iken birileri yavrularımızı katlediyor. Yeryüzündeki sorumluklarımızı ihmal etmeyelim. Afak ve enfüs seyr-i süluku beraber yapılır. Yolumuzun büyükleri olan Veysel-Karani'ler, Necmeddin-i Kübra'lar nasıl vefat ettiler okuyalım görelim. Çocuklar geleceğimizdir…