|
Kardeşlik için elimizde sadece bayramlar kaldı

Sizler Ramazan ayını ne kadar değerlendirebildiniz bilmiyorum. Ben kendi adıma yine gönlümden geçenleri yapamadım. “N’oldu bu gönlüm?”. Büyüklerden dinlediğim, okuduğum ve de başkalarına aktardığım o Ramazan ruhunu yine yakalayamadım. Yine tam açmadı bana kendini. Büyümem lazım, farkındayım… Ben de “Elbet bir gün…!” diyerek vedalaştım kendisi ile… Bu sebepten o “Bayram ederler yâr ile şimdi” olanlardan olamadım. Ancak yine de giderken elime bir akide şekeri verdi. Adı Bayram neşesi, sevinci. Şimdi çocuklar gibi onu tadıyorum.


İç alemimde bunlar olurken dış âlemde ne var ne yok diye baktığımda mananın yitirilmesi, ruhsuzlaşma ve profanlaşma yönelimlerine bağlı olarak genel olarak hayatın özel olarak da Ramazan’ın kutsallığının azalmakta olduğunu gözlemledim. Aslında dışta ne oluyorsa içte olanın yansımasıdır. Hani ne demişler; “Sirke küpünden dışarıya sirke sızar”. Sirke küpünden dışarıya süt sızdığı görülmemiştir. O zaman dıştaki bu kutsaldan kopma içte maneviyattan uzaklaşmanın doğal bir sonucu olsa gerek. Ramazan’ın gerçek manasının yozlaşması günümüzde kemiyetini keyfiyetinin önüne geçirdi. Görselliği arttı belki ama içselliği azaldı.

Geçen haftaki yazımda Ramazan ayı içerisinde memleketimizde işlenen bazı suçların yapısı üzerinde durmuş ve “kutsal ay” mefhumunun caydırıcılığının kalıp kalmadığını sorgulamıştım. Eskiden hırsızların, fahişelerin, katillerin bu ayda çalışmadıklarını duyardık. Nasıl yorumlarsanız yorumlayın kendi içerisinde bir nebze Kutsal’a hürmet hissi barındırmakta. Hem kişiler arası kavga hem devletler arası kavga bu ayda tatile çıkardı. “Size birisi sataşırsa ‘Ben oruçluyum’ deyin, geçip gidin” tavsiye edilirdi. Allah’ın “el-Afüvv” isminin yani “Affedici” olma vasfının en çok bu ayda tecelli etmesinden dolayı bu ay affetme ayı olarak görülür ve insanlar birbirlerini affettikleri gibi krallar da pek çok suçluyu bu ayda affederlerdi. Hapishaneler boşalırdı.

Ârifler Recep ayı fiiller tecellisi ayı, Şaban ayı sıfatlar tecellisi ayı iken müteakiben gelen Ramazan ayının Zât tecellisi ayı olduğunu söylerler. Yani Zât’ta ne varsa o bu ayda tezahür eder. Malum olduğu üzere fiillerde ve sıfatlarda farklılıklar var iken Zât’ta mutlak vahdet, kesin birlik vardır. Ayrılık gayrılık yoktur. Peki bu ayın böylesi ruhu bizde tezahür etti mi acaba?

Maalesef yine onun orucuna bunun teravihine takıldık. TV vaazlarından kafamız karıştı. Hangisine inanacağımızı bilemez olduk. Pakistan’da, Somali’de camilere intihar saldırıları düzenledik. Washington, Tel Aviv, Londra ile olan dostluğumuz İstanbul, Tahran, Doha ile olan dostluğumuzun önüne yine bu ayda geçti. Her fırsatta “Birbirlerini rabler edindiler” ayetini sufilere karşı okuyup duranlar kimleri rab ve veli edindiklerini görmediğimizi mi sanıyorlar.

Bu yazı yazılırken TV’ler alt yazı olarak 5 canlı bombanın ülkemize giriş yaparlarken yakalandığı haberini vermekteler. Giriş yapanlar Müslüman. Girdikleri ülke Müslüman. Aylardan Ramazan. Bayram arifesi.. Yakalanmasalardı bu Bayramımızı kana bulayacaklardı.

Dostlar kardeşlik, birlik, beraberlik kültürümüz için elimizde sadece Bayramlarımız kaldı. Hiç olmazsa ve inatla bunu koruyun. Dindar olsun olmasın, hatta gayr-i Müslim bile olsa komşularımızla Bayramlaşalım. Allah’ın Selam ismini yani Barışı yayalım. Bu sadece tekrarlanacak bir söz değildir. Güçlü bir enerjidir. Selamı aranızda yayın demek sadece o sözü sayıp durun demek değildir. Barış ve kardeşlik enerjisini yayın demektir.

Deylemî’de geçen bir hadiste şöyle buyrulur: “Allah’ın yeryüzünde muhtelif kapları vardır. Bunlar içerisinde yumuşak, arınmış ve kavi olanlarını sever. Onların yumuşaklıkları kardeşlerinedir. Arınmaları günahlarınadır. Kavilikleri ise hiçbir eleştiri endişesi taşımadan hak sözü söylemeleridir.”

Keşke İslam dünyası denilen o devasa kütle Şiisiyle Sünnisiyle Bayram günlerini beraber kutlasalar. Takvimi doğru tespit edip birbirlerinin içtihatlarına uysalar da hiç olmazsa aynı gün Bayram yapsalar. Din adamları el ele, kol kola verip birbirlerinin camilerini ziyarete gitseler, kardeş kavgalarına son verseler. Sünbül Efendi dergahına uğrayıp ondan çiçek alsalar (!) birbirlerine çiçek götürseler. Bütün dünyaya kardeşlik mesajları verseler.

Bu bir ütopya veyahut fantezi değil dostlar. Kendi içinde Tevhid sırrına ermiş erenler, ârifler, bilgeler ancak bu birliği sağlayabilirler. Ârifler ve Bilgeler geçmişte olduğu gibi günümüzde de ümmetin rehberleri olursalar bu huzur sağlanır. Sünbül Efendi’den çiçek alırsan Hacı Bayram’da
Bayram
edersin. Ama Abdülvahhab’tan fetva alırsan Bayram namazına gelenleri bombalarsın. Tercihini yap Türkiye..
Bayramınızı bu duygularla tebrik ederim.
Bayramınız mübarek olsun.
Kendinize, ailenize, ülkenize ve bütün insanlığa huzur, barış ve mutluluk getirsin...
#Ramazan ayı
#Ütopya
#İslam dünyası
7 yıl önce
Kardeşlik için elimizde sadece bayramlar kaldı
Meclis Başkanı Şentop, Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili tartışmalar için ne diyor?
‘Bizim Ronaldo’nun ürün yerleştirme isyanı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm