|
Bir kuş tuttuk, kafese koyduk, öterse iyi düdük…
Semiramis ayaklandı, heyecandan elleri titriyordu. Annesine baktı, şarkıya başladı, Kenan peşi sıra kemanla eşlik etti.

“Ağlar gezerim sahili…”

Annesi tenbih etmişti, Ali Rıza'nın en sevdiği parçaymış bu. Nitekim tesirini gösterdi, Ali Rıza dalgınlaştı. Titrek başlayan Semiramis az sonra sesini buldu, şarkıyı hakkını vererek bitirdi.

Ali Rıza'nın alkışları. Kendini tutamadı, gitti kızı alnından öptü.

Aferin. Nezihe, bir pırlanta bu.

Sayenizde olacak efendim.

Ali Rıza bir yıldız keşfetmiş olmanın heyecanı içinde sahneyi dört dönüyordu.

Semiramis'i yetiştireceğiz. Kenan Hoca kısa zamanda halleder bu işi.

Gitti Nezihe'nin önünde durdu.

Nezihe bak. Bir berber çırağının eline beş yıldan sonra ustura verirler. Meslek kolay kazanılmıyor. İşin cılkını çıkardılar. İki şarkı ezberleyen gudubet kadınlar sahne alıyor. O kadar ucuzlamadı bu iş.

O hızla Kenan'a döndü.

Yaparsın değil mi Kenan?

Emriniz olur efendim.

Tekrar Nezihe'ye döndü.

Semiramis emin ellerde merak etme.

Beraberce kalktılar. Ali Rıza:

Şimdi yazıhaneye geçelim. Bir anlaşma yapalım.

Yazıhaneye geçtiler. Bir sekreter daktilo başında idi. Oturdular, birer çay da orada içtiler. Ali Rıza, kıza anlaşmayı yazdırdı iki nüsha.

Buna göre Kenan bir yıl süreyle Semiramis'i eğitecek. Bu zaman zarfına Semiramis hiçbir yerde sahne almayacak. Ama kendisine belli bir maaş ödenecek. Bir yılın ardından hazır olduğunda büyük bir kampanya ile musiki dünyasına takdim edilip sahneye çıkacak. Başarılı olduğu takdirde kendisiyle beş yıllık bir anlaşma yapılacak.

Oh be! Kaymaklı ekmek kadayıfı.

Onlar gidince Ali Rıza keyifle koltuğa yaslanıp bir puro yaktı. Sekretere:

Bir kuş tuttuk, kafese koyduk. Öterse iyi düdük, dedi.

Ötekiler kapı önünde bir süre konuştu. Haftada kaç gün çalışacaklar, ne zaman buluşacaklar falan.

Ayrıldılar. Kenan “Güzel kız, sesi harika, bundan assolist olur. Boyu biraz uzun olsaydı. Amaan, topuklu giyer, mesele biter. Benden gözlerini ayıramadı.

Ben!

Zaman!

Bakarız.”

Nezihe ile Semiramis sevinçle heyecanla konuşuyor. Karşılıklı konuştukları için birbirlerini anlayamıyorlardı. Kadınlar niye böyle. Makinalı tüfek gibi konuşuyorlar. İskeleye varıp bir banka oturduklarında yorulduklarını anladılar. Nezihe:

Kız biz o kadar yolu niye yürüdük. Bir dolmuşa atlasaydık keşke.

Semiramis dalgın.

Bilmem.

Üsküdar vapuru bir duman fışkırttı, cakalı bir düdük çaldı, o hava ile iskeleye yanaştı.

*

Bir assolistin doğuşunu, ilk adımlarını anlatan bu satırlar, Mustafa Kutlu'nun “Tirende Bir Keman” kitabından… (İ'ye dikkat. Oraya yanlışlıkla düşmedi.)

Aziz okurlarımız bilir, üstadın yazdığına bu şekilde selam çakarız. Yılda bir.

Yorum yapmayı haddi aşmak sayarız. Söz söylemeyiz sözü üstüne.

Bu defa biraz geciktik. Kusur bendedir. Ziyanı yok, geç olsun güç olmasın.
#Semiramis
#Ali Rıza
#mehmet şeker
8 yıl önce
Bir kuş tuttuk, kafese koyduk, öterse iyi düdük…
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı