|
Göstermelik üzüntülerinize inanmıyoruz

Bildiğim bütün kelimeleri taradım, İstanbul Atatürk Hava Limanına saldıran canlı bombalar ve onları oraya gönderenler için uygun bir kelime bulamadım.



Büyük Türkçe Sözlük, raftan bana bakıyordu.



Aldım onu karıştırdım.



Yine istediğim gibi bir kelimeye rastlamak mümkün olmadı.



Tanıdığım tek sözlük yazarı D. Mehmet Doğan'a mesaj yazdım, belki yardımcı olur ümidiyle.



Ondan da henüz cevap gelmedi.



Ya görmedi, ya o da çaresiz kaldı.



Siz eğer münasip bir kelime bulursanız, insaniyet namına lütfen bildirin.



*


Üç canlı bomba hava limanı girişinde kendini patlattığı andan itibaren, hangi örgüt olduğu sorusuna cevap aranmaya başlandı.



Acaba bölücü terör örgütü mü?



Yoksa karşısına çıkan herkesi tekfir eden tekfirci terör örgütü mü?



Sadece bu soru bile, başlı başına bir açıklamadır aslında.



Bir terör eylemi, iki terör örgütü ve acaba hangisi sorusu…



*


Açık söylemek gerekirse, PKK ile DAEŞ üzerinde duruldu.



(İsterseniz bir üçüncüyü de ekleyebilirsiniz, netice değişmez.)



Güya bu iki örgüt birbiriyle çatışma halinde.



Fakat ikisinin de ihtimal olarak zikrediliyor olması, birbirinden farkları bulunmadığının da işareti.



Din adına ortaya çıktığı iddia edilen bir örgütün, rastgele insan öldürmesinin izahı yok.



Kendi kitabına aykırı hareket edenlerin o kitabı anladıklarını kabul edemeyiz.



O yüzden onları tanımlamak için uygun kelime bulmakta zorlanmaktayız.



*


Brüksel'deki patlama üzerinden ancak on iki gün geçtikten sonra hava limanı açılırken, bizde beş altı saat içinde toparlanılması, bütün dünya nezdinde dikkat çekti.



Son derece önemli hakikaten.



Paris ve Brüksel'deki gibi hayatı durdurmadan…



Sınırları kapatmadan…



Olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilan etmeden…



Her köşe başına asker ve polisleri dikmeden araştırma yapılabilmesi de her türlü takdirin üzerinde.



Sistem neymiş, insan haklarına saygı duymak neymiş, gören gördü.



Anlayan anladı.



Hiçbir kısıtlamaya gitmeden hedefe yürünebiliyorsa, emniyet güçlerimizi samimiyetle takdir etmek zorundayız.



*


Türkiye'ye başsağlığı mesajları gönderenlere bakınca, ayrı bir ironi ile karşılaşıyoruz.



Allah'tan ki bazılarının mesajında dalga geçen ifadeler yok.



Gerçekten üzülmüş gibi yapmayı hepsi de başarabiliyor.



Görünüşe bakarsak, ABD üzülmüş, İngiltere üzülmüş, Almanya üzülmüş, Fransa üzülmüş…



Kuleleri, heykelleri, büyük binaları kırmızı beyaz ışıklandırmalar falan…



*


Onların çoğu, o iki rengi Türk bayrağının rengi olarak algılamazlar ki…



Sıradan iki renk olarak görürler.



Diplomasi dedikleri, iki yüzlülükten çok daha ileri bir şey…



Belki üç, belki beş.



Doğrusunu erbâbı bilir.



*


Rol gereği, âdet yerini bulsun diye Türkiye'ye başsağlığı mesajı gönderen Batılı dostlarımız(!) ne yapsalar samimi olduklarına inandıramazlar bizi.



Üzüntülerinin lafta kaldığını çok iyi biliyoruz.



Ne zaman inandırıcı olurlar?



En basit adım olarak PYD'nin terör örgütü olduğunu kabul etmeleri gerekir.



İstediğimiz teröristleri de vakit geçirmeden iade etmeleri…



Ondan sonra oturur düşünürüz.


#Terör
#Canlı bomba
#Diplomasi
8 yıl önce
default-profile-img
Göstermelik üzüntülerinize inanmıyoruz
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti