|
Kemalım, Kemalım, algın Kemalım

At sahibine göre kişner. Yürümesi, koşması da sahibine göredir. Buradaki 'sahibi' esasında binicisi demek. Herkes kendi atına biner ya...



İster rahvan koşturur, ister dörtnala.



Binici atı serbest bırakırsa, düz arazide aheste bir yürüyüşle giden at, önüne hafif bir yokuş çıktığında, koşma komutu almamış olsa bile, yokuşu rahat tırmanmak için kendiliğinden hızlanır.



İnsan, attan ne kadar farklı?



Önünde mikrofon, karşısında kameralar ve onu dinlemek için toplanmış bir kalabalık görünce, nasıl coşuyorlar, görüyoruz.



Geçen gün Kemal Bey tıka basa dolmuş salonu görünce yine coştu.



Şımarık bir sırıtış yapıştırdı yüzüne.



Gözler fıldır fıldır.



Bir özgüven ki üstünde eğreti durduğu her hâlinden belli…



Bol gelmiş elbise gibi.



“Bir numara büyük olsun, seneye de giyer” demişler.



Yakaladığı konu, anlaşılan mühim.



Herhalde argümanları da sağlam ki en ince yerinden vuracak.



Salondaki kalabalık tezahürat yaptıkça coşku artıyor.



Konu yalnızca mühim değil, aynı zamanda hassas.



*


Vuruyor Kemal Bey.



“15 Temmuz şehitlerinin yakınlarını askerlikten muaf tutacaklar…”



Alkışlar arasında salondan “Yuuuh” sesleri yükseliyor.



Yolda görseniz oranın adamı olduğunu bir bakışta tahmin edeceğiniz adamlar ve daha çok kadınlar, hep bir ağızdan yuh çekiyor.



Kime?



15 Temmuz şehitlerine ve birinci dereceden yakınlarına.



Şehidin oğluna, kardeşine, babasına, eşine.



Kemal Beyimiz daha bir keyifleniyor.



Boru değil, söyledikleri salonda bulunanların desteğini almış.



Devam ediyor.



“PKK ile mücadelede şehit düşenlerin yakınlarııı, askerliğini yapacaaaak…”



Alkış geliyor yine.



“15 Temmuz'dakilerin yakınlarııı…”



Alkışlar yuhlar eşliğinde devam ediyor.



“Askerlikten muaf tutulacaaak…”



*


Sonra ne oldu?



Salonda ne olduğunu bilmiyoruz; görüntüler bu kadar.



Herhalde bir şeyler daha söylemiştir, kürsüden inmiştir, tebrik edilmiştir.



Hep kürsüde kalacak değil ya.



Fakat salon dışında ne olduğunu biliyoruz.



O kararı alan hükümet yetkilileri tarafından, Kemal Bey'in doğru söylemediği açıklandı.



Çünkü PKK ve diğer terör örgütleri tarafından şehit edilenlerin yakınlarına askerlik muafiyetinin daha önceden getirildiği bildirildi.



Aynı uygulamanın 15 Temmuz'da şehit düşenlerin yakınları için de yapılması söz konusu.



*


“Eyvah ki eyvah! Yine mi baltayı taşa vurduk? Bu da mı gol değil?”



Böyle söylemiş midir Kemal Bey, bilmeyiz.



Belki de tek kelime bile etmemiştir bu konu üzerine.



Basında “Yine gaf yaptı” havası.



Yahu ne gafı? Gaf değil bu gaflet… Hatta dalalet.



Şimdi “O da ne?” diyen ve sözlüğe bakma zahmetine girmeyenler için bir parantez açalım.



(Dalalet: Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma… TDK sözlüğü böyle açıklıyor.)



*


Velev ki o kanun, Kemal Bey'in anladığı şekilde tasarlanmış olsun.



Öyle bir durumda bile “Bunu genişletmek gerekir” der, efendice memlekete hizmet edersin.



Bu gevşek sırıtışla, mal bulmuş mağribi gibi davranmanın sırası mı?



*


Kemal Beyimizin, içinde bulunduğu Meclis'te alınan kararlardan haberi yok.



Alınmak üzere olan kararın da mahiyetini bilmiyor.



Bilmemekle kalsa iyi, bir de çarpıtıyor.



Bu ahalinin dörtte biri de gidip bu muhterem zatın partisine oy veriyor.



İnanarak ve güvenerek mi? Hiç sanmam.



Onlar da biliyor malını, mülkünü.



Binici aslında atı çoktan değiştirecek de cambazlar yeni atlar getirmiyor ki içlerinden birini seçebilsin.



Nerede o eski cambazlar?


#15 Temmuz şehitleri
#Kemal Kılıçdaroğlu
#PKK
7 yıl önce
Kemalım, Kemalım, algın Kemalım
Yeşil-meşil derken
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…