|
Eleştiri ihtiyacı
Edebiyatın itibar kaybetmesinden önce
(70'li yılların sonu)
iki kişinin
(ikisi de vefat etti) sözüne kıymet verilirdi.

Fethi Naci ile Memet Fuat.

O yıllarda bizim çevrelerde edebiyatın adı yoktu.
Sonra Nuri Pakdil “Edebiyat” dergisini çıkardı, ardından “Mavera” dergisi çıktı
. Çıkış tarihlerini karıştırmış olabilirim.
Bu iki derginin arkasında Sezai Karakoç'un “Diriliş” dergisi ile Necip Fazıl'ın “Büyük Doğu” birikimi vardır. Bu iki dergi bizim çevrelerde edebiyatın yaygınlaşmasını, değer bulmasını sağladılar. Bilhassa rahmetli Cahit Zarifoğlu'nun emeklerini hatırlamalıyız.

Şu hususta içim yanar, yüreğim sızlar. Çocuk taşra üniversitelerinden birindedir. Binbir meşakkatle, hemen her yaz İstanbul'a gelerek kitap temini, kütüphane dolaşması, bazı hocalarla görüşme gibi oradan oraya koşturarak kaynak toplar. Anadolu'nun küçük bir şehrindeki küçük üniversitesine döner.

Ne hocası vardır, ne danışacağı bir kişi; sıkıştığı zaman bir başka şehirde olan hocasını arar, adamın adamlığı çerçevesinde bir ilgi görür veya görmez.

Bütün bu olumsuz şartlar altında doktorasını tamamlar.

Yıllarca emek verilmiş bu değerli çalışmaya kimse ilgi göstermez. Hocalarının her biri kendi derdindedir.

Çocuk iki satır yazı yazabilirler diye hocalarına, meslektaşlarına, arkadaşlarına, bazı dergilere, gazetelere kitabından gönderir.

Günlerce bekler.

Sessizlik.

Kimse oralı olmaz.

Oysa yaptığı gerçekten değerli bir çalışmadır. İlim âleminin popüler simaları tarafından yayımlanan on para etmez risaleler için sayfalar ayıran dergiler bu çalışmayı tozlu rafların ardına atarlar.

Çocukta ne çalışma azmi kalmış ne de hevesi.

Yetmişli yıllardan bu yana bizim de bir edebiyat ortamımız, edebiyat-fikir, sanat dergilerimiz, sinemadan şehirciliğe artan ilgilerimiz ve bu işlerle uğraşan yaşlı-genç nüfusunuz oluştu. Ödüllerimiz, gazete ve televizyonlarımız var.

Ama acele çırpıştırılan kitap tanıtma yazıları dışında bir eleştiri odağımız bu alanda sözü sayılan yazarımız az.

Ben mevcutların içinden iki ismin öne çıktığını söylüyorum.


Ömer Lekesiz ve Necip Tosun.

Bu iki arkadaş birikimleri fikri takip hususundaki gayretleri tarafsız duruşları, değerlendirmeleri ile eleştiri alanına çok şey kattılar.

Ömer Lekesiz
için bir iki söz söylemeliyim (ki bunu yüzüne söyledim) Ömer gibi birinin ülke edebiyat ve sanatına (Ömer mimariden, resimden, şehir kültüründen vb. anlar)
katkıda bulunacağı yerde günlerce “paralelciler” için laf yetiştirmeye çalışması onun klasına yakışmamıştır.

Ömer'in ülke edebiyatı başta olmak üzere Fethi Naci ve Memet Fuat gibi her sözü merakla bekleniyor.

Bu beklentiyi boşa çıkarmamalı, siyasi yazıları başkasına bırakmalıdır. O kadar çok yazan var ki.

Necip Tosun'un ise bir dergi veya esasen gazete köşesine ihtiyacı var. Yazılarının ne zaman, nerede çıktığı bilinmiyor, onu takip etmek zor. Bu köşe işini sanıyorum hangi gazeteye teklif etse kabul edilir. Kabul etmeyen yazı işlerine “yuh” olsun.

Bu iki isim dışında eleştiriyi kısmen icra edenler var. Ama bu iş devamlılık ister. Bakış açısı ve değerler sistemi ister, en önemlisi sanatın her alanında belli bir birikim ister.

Eleştiriye ihtiyacımız var.

Eser çok, eleştiri yok.
#Edebiyatın
#Fethi Naci
#Memet Fuat
8 yıl önce
Eleştiri ihtiyacı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset