|
Toprak Ana
Tarım toplumunda erkek ve kadın birlikte çalışıp değirmeni döndürmeye uğraşırlar. Erkeğin yaptığı her işi kadın da yapabilir
. (Çift sürer, tohum eker, mahsulü kaldırır, pazara gider vb.)
Artı kadın bunun üzerine üç-dört misli iş yapar
. Belki bu sebeple Kemal Tahir ünlü romanının adını “Devlet Ana” koymuştur. Oysa bilirsiniz deyim “Devlet Baba” diye meşhur olmuştur.

Kadın sabah kalkar çorbayı, sütü pişirir. Çocukları doyurup okula gönderir. Hayvanları sürüye katar. Sonra kocasıyla beraber tarlaya, bahçeye gider.

Kuşluk vaktine kadar çalışırlar.

Kuşlukta kahvaltıyla beraber sıkı bir yemek yerler.

Eskiden yemek iki öğün imiş. Bir kuşluk bir de ikindi vakti
. Doktorlar bunun sağlık açısından doğru olduğunu söylüyor.

Kadın arada bir ağaç dalındaki salıncakta uyuyan bebeği kontrol eder, emzirir. Öğle sıcağı basınca gölgeye çekilip dinlenirler. Kadın bulaşık yıkar, erkek bir tütün sarar, biraz uyur.

Ezanda namazlarını kılar yeniden işe koyulurlar. İkindi yemeğinden sonra akşama doğru, koyun kuzu için ot toplayıp evin yolunu tutarlar.

Erkek kahveye uğrar. Kadın çocuklarla meşgul olur. Bu sırada hayvanlar döner. Kadın süt sağar, hayvanları ahıra sokar.

Çamaşır, bulaşık, yemek, çocukların ihtiyaçları, yatsıdan sonra eyvanda komşularla iki laf edebilir.

Bu kadınlar kız iken kendi çeyizini kendi hazırlar. Bir halı dokur. Türlü desenler ile süslü dantelalar örer. Yastık örtülerine kaneviçe desenler işler. Yastık kılıfına adeta bir tablo olan manzaralar kondurur.

Bu işleme ona estetik bir görüş kazandırır. Bugün dahi eskiden işlenmiş bu el işlerine baktığımızda hayran oluruz.

Musiki faslında kızlar ağıt yakar, türkü çığırır, ninni söyler; her mahalli yörenin kendine has türküleri vardır.

Türkülerin yanında halk oyunları yer alır. Düğünde dernekte oynanır.

Kız böylece kendi beceri ve buluşları ile genel halk kültürüne katkıda bulunur.

Bu mahalli mimarinin, yemek kültürünün geleneklerin ve yüzlerce unsurun biraraya gelip asırlar içinde bir kültür oluşturmasıdır.

Tarım toplumunun köyleri nasıl böyle kendine has bir kültür oluşturursa şehirleri de daha incelmiş bir kültürü yaşatır.

Sanayi toplumunda tüm bu özgür yaratılar ferdin elinden alınır ve kurum-kuruluşlara, profesyonellere verilir. Ferdin kendiliğinden bir şey yapması söz konusu değildir. Her şey hazır olarak önüne gelir; yemek, mobilya, halı, örtü, perde vb. Ferde sadece seçmek düşer. Fert üretici değil, artık tüketicidir.

Zamanla ferdin elindeki “seçme hakkı”da alınır
. Kapitalizm malını satmak için türlü yollar dener. Reklam ve propaganda sektörü azmanlaşarak gelişir. Sizi büyülerler; hemen hepsi ayrı hammaddeyi havi deterjanları ayrı bir mal imiş gibi satarlar. Sizi sitelere tıkarlar, bir arabadan inip ötekine binersiniz.

Eğlenceniz, müziğiniz, içeceğiniz, yiyeceğiniz, tatiliniz, vb. paketlemiş önünüze gelmiştir.

Sizin bir hayatınız yoktur.

Dünyada umumi bir hayat vardır ve siz onu yaşarsınız
.

Resim de yapsanız, plates de yapsanız, diyetlere uyup kilo da verseniz, zihniyetiniz çağdaş denilen genel görüşün estetik anlayışına, bu tek düze hayatın bir yerine yapışmıştır. Oradan kopmaz.

İpi koparıp dağ başına çıktınız diyelim. Önünüze “pat” diye bir şey düşer. Bir cola şişesi sırıtarak “Merhaba” diye selam verir.

Bu sebeple “Toprak Ana”nın doğurduğu atmosferi, insanoğlunun bu birbiriyle barışık unsurlar içinde nasıl özgür bir yapı taşıdığını, bu yapının tüm eserlere yansıdığını ve topyekun bir tarım toplumu kültür ve medeniyeti kurduğunu kabul etmeliyiz.

Kirlenmemiş toprak.

Zehirlenmemiş su.

Ve aklı başından uçmamış insan.
#Toprak Ana
#kadın
#erkek
#Kapitalizm
8 yıl önce
Toprak Ana
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi