|
ABD-Türkiye: Son başlangıç
Yürüdüğünüz yol önünüzdeki yolu belirler...

Washington'daki Türk liderliği Pekin'den geliyor ve İpek Yolu Zirvesi'nde yaşanan sembolizmi Amerika'ya bir tür meydan okuma veya Ankara'nın elini güçlendiren “poz"isyonlar yaratma sayabilir miyiz?..


Çin'de gerçekleşen zirvenin “sert çekirdek" bir başka buluşma çıkarması, Rusya-Türkiye-Çin devlet başkanlarının ayrıca bir araya gelmesi belki en çok bizde anlaşılmadı veya önemsenmedi.



ABD ise “gördü" ama çözmüş değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağı ABD'ye burun kaldırırken, en çok, bu toplantının kim tarafından, nasıl ve neden “kurulduğunu" öğrenmeye çalışıyorlardı...



Bu üçlü toka o denli önemli ki, sadece çay içilip kalkılmış dahi olsa Avrasya jeopolitiğinde güçlü sonuçlar üretebilir. Malum, bu üçgenin ortasına, “kalpgâh" deniyor...



Bu denli güçlü sembolizmin izah edilmesi lazım;

ilk defa Çin ve Rusya başka bir ülkeyle üçlü zirve oluşturuyor!


Hatta bu üçlüye toplantının aile fotoğrafında katılan Kazakistan da birşey demek değil mi?



Türkiye'nin İpek Yolu üzerindeki, Müslüman Ortadoğu'daki ve NATO içindeki konumu hiç şüphesiz Moskova ve Pekin için değerli...



Ama fazlası var mı?..



Bu çekirdek zirve aynı zamanda,

“Batı yerleşik sistemindeki yeri konusunda gözü açılan Türkiye'nin yeni kimlik arayışı açısından Doğu'da verilen güçlü bir karşılık"

anlamına da geliyor mu?



Oval Ofis'in, Türkiye'nin bugüne kadar bir başka ülkeye özel temaslar için gönderdiği en yüksek/güçlü heyet daha Beyaz Saray'dan ayrılmadan PKK'nın “kollarına" ağır silahlar bırakan kararı yayınlaması...



Yine Türkiye'nin Avrupa Birliği ve özellikle Almanya ile ilişkileri.. AB'den bıkkınlık, vs...



TÜRKİYE'NİN
POLİTİK “POSTURE''Ü...

Bunlara rağmen Türkiye-son zamanda-Batı'nın her iki kanadına ılımlı mesajlar gönderiyor. Dışlamıyor, restleşmiyor..



Ancak Washington'dan yaşanacak en ufak terslik-ki iki tarafın da buna izin vereceklerini sanmıyorum-Türkiye'nin “geldiği yeri" hızla hatırlamasına sebep olacaktır...



Orta Doğu, Doğu Akdeniz, Balkanlar, Karadeniz, Kafkaslar, Hazar ve Orta Asya... Esasen bu coğrafyalara etki gücünün verdiği

politik posture

, duruş/dik durma, ABD ile ilişkiler iyi olduğunda da kıymetlendirilecek.. Ama adaletle!



Kaldı ki, yalnız İpek Yolu zaviyesinden bakıldığında dahi

Türkiye,-Batı ile ilişkiler iyi veya kötü fark etmez-Çin ve Rusya'nın partneri olacak! Aksi ihtimal artık yok.


Çin ve Rusya bunu elbette kazanım sayacaklar. ABD bunu anlamalı ve İpek Yolu zirvesine katılım kararı aldığında gösterdiği zekayı tekrarlamalı!



Bu çekirdek üçlünün ifade ettiklerine nasıl yüzeysel baktığımız, stratejik refleksleri duyarlı ülkelerin ise ne denli hassas olduğuna örnek vereyim...



Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Çin'den evvel Hindistan'a gitti.. Uzun zamandır ihmal edilen bir ülkeydi. Şimdi Amerika'yı boşverin, Delhi üçlü zirveye nasıl baktı dersiniz?



Şöyle not ettiler; 'Çin'in Pakistan ile ilişkileri çok iyi ve gelecekte de böyle kalsın istiyor. Türkiye zaten Pakistan'ın kadim dostu ve geleneksel bağları var. Bu üçlü zirve Pakistan'ı da içerecek kadar genişletilebilir. Bu Hindistan için dikkatle takip edilmelidir'.



Bakın, nereye vuruyorsunuz, ses nereden çıkıyor. “Keşke Hindistan-Pakistan ilişkilerinin kangrenine deva Türkiye'nin arabuluculuğundan gelse" dediğimizde kuru temennide bulunmuyorduk!



Amerikan planlarında, “Çin'le rekabette Hindistan'ın kazanılması" maddesi bulunduğuna göre.. Yeni döneme giren Türkiye-İngiltere ilişkilerinin Hindistan'a etkisi, vb., çok boyutlu/katmanlı tahliller yapmadan nasıl olacak...



Cumhurbaşkanı ABD yolundayken, Rusya Devlet Başkanı Putin, “başka ülkelerin yaptığı gibi Kürt gruplara silah vermiyoruz. Türkiye'nin bu konuda endişe duymasına neden yok" dedi.



Evet bu mesajın bir muhatabı da ABD'dir ve Türkiye'ye destek içeriyor. Fakat o kadar masum da değil. Çünkü bu cümleler aynı zamanda, “Kürt gruplarla görüşürüz. ABD'deki görüşmelerinde bizi kullanma" anlamına da gelir.. Putin; “Biz Suriye'deki Kürtlerle temas kurma hakkına elbette sahibiz. Askerlerimizin güvenliği için temas şart. Kürt gruplar Suriye'deki önemli güçlerden biri".



Yani, “Ankara'nın, Rusya-ABD arasındaki Kürt gruplara kim sahip olacak çekişmesinin farkında olduğunu biliyoruz, bunu kullanmayın" demek.



DONALD AMCA VE SAM AMCA...


Trump yönetiminin kritik bir süreçten geçtiği ve bunun hassasiyet gerektirdiği yönündeki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri baştan sona doğru.



Öyle ki, Trump-Erdoğan görüşmesini analiz eden kimi makaleler, “Trump'ın da Erdoğan gibi OHAL ilan edebileceğine" dahi göndermeler yapabiliyor. (15/05, Financial Times ve 16/05, Milliyet.)



Daha yeni, Lavrov'la buluşmasında DAEŞ ve müttefikleri hakkında gizli bilgileri Rusya'ya aktarmakla itham edilen bir Başkan'dan söz ediyoruz.



ABD'de durum o raddeye yükselir mi bilmiyorum..

Ankara “şu an Washington'da ipler kimin elinde" bulmacasıyla uğraşacak durumda değil ama “biz Trump'ı tanırız" diyerek ABD iç dengelerine körleşemeyiz. Çünkü Trump iç dengeleri yatıştırana kadar dış dengeleri tahrik etmemeye çalışıyor!


O iç güçler şu an Suriye'de Amerikan dış politikasını yürütüyor.



Hasılı, bu satırlar yazılırken Erdoğan-Trump buluşmasına saatler vardı.. Ama siz okurken, “son başlangıç" yola çıkmış olacak



#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Donald Trump
#ABD
#PKK
#DEAŞ
7 yıl önce
ABD-Türkiye: Son başlangıç
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset