|
“Erdoğan’ın Yolu”...

Pakistan-İslamabad'da gerçekleşen 13'üncü Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) liderler zirvesi 'göründüğü gibi' değildi...



Cumhurbaşkanı'nın izlediği basit bir rotayı dahi takip edemedikten sonra-Körfez ülkeleri ziyareti, Pakistan zirvesi, 9-10 Mart'ta Rusya/Putin buluşması, 14-15 Mayıs Çin seyahati-ilişkin haberlerin doğru yere odaklanamaması şaşırtmasın.



Oysa Cumhurbaşkanı yerli-yabancı herkesin gözüne sokmuş; “

Özellikle üzerinde durmak istediğim konu şudur

: Her ne kadar bu toplantı bir Ekonomi zirvesi olsa da bunun asıl çerçevesini çizen siyasettir. Öyleyse

bu kardeşler topluluğu için özellikle adımlarımızı atarken siyaseti bir kenara koymamız mümkün değil

. Bu siyasi mücadelede birbirimizle olan

dayanışmamız

çok büyük önem arz etmektedir... biz

kendi göbeğimizi birlikte kesmek zorundayız

”.



Peki kime karşı?..



“Bölgeye yabancı unsurların çıkarları için istikbalimizi tehlikeye atamayız”...



Herhalde anlaşılmıştır.



İki, “Türkiye olarak birçok büyük projeyi hayata geçirdik. Asya'yı Avrupa'ya bağlayan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Marmaray ve Avrasya tünellerini tamamlayarak hizmete açtık. Osmangazi Köprüsü ile Marmara Denizi'ni kuzey-güney doğrultusunda aştık. İnşası süren Edirne-Kars hızlı treniyle Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projelerine ve Çanakkale Boğazı üzerine yapılacak 1915 Çanakkale Köprüsü'ne büyük önem ki veriyoruz. Dünyanın en büyüğü olan 3'üncü havalimanı da bölgemize büyük katkı yapacaktır”...



KITALARI STRATEJİK ADALARLA BİRLEŞTİRMEK...


Bir ekonomik işbirliği zirvesine “siyasi dayanışma” formatı çeken ve Pakistan, Azerbaycan, Afganistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan hatta İran'ı, 7 milyon Km2'lik alanı, 400 milyonu aşan nüfusu muhatap alan çağrı ile toplantının konusuyla bu icraat listesi arasındaki bağı anlayabiliyor muyuz?



Cevap işte o rotada yatıyor...



“Bu yatırımlar aslında tarihi

İpek Yolu'nun modern versiyonunun birer parçası

nı oluşturuyor. Çin'in yeni İpek Yolu projesi olan, 'Bir Kuşak Bir Yol' projesinin bu açıdan çok önemli olduğuna inanıyorum. Tüm

bu projeleri kendimizle birlikte teşkilat coğrafyasında yaşamakta olan 400 milyonu aşkın kardeşimiz için

de gerçekleştiriyoruz”...



Rusya...



Erdoğan-Putin buluşması ağırlıklı olarak Suriye'yi masaya yatıracak. S-400 gibi konuların müzakere edileceği de zaten duyu(ru)ldu.



Bu aşamada tarafların DAEŞ'le mücadele için “üçlü bir ittifak”, örgütü

Türkiye-ABD-Rusya üçgeninde

boğma formülü aradıkları, bununla diğer coğrafyalardaki kırıkları da atellemek istedikleri hissediliyor.



Esasen, bu müstakbel ittifak küresel bir politik iklim inşasının da ana hatlarından biri.. Zor ve asla güvenmiyoruz ama ABD ile PKK/PYD konusunda anlaşıldığı noktada bölge ve dünya farklı bir aşamaya geçecek.



Rotanın Çin ayağına bakalım...



“Bir Kuşak, Bir Yol' adlı

'modern İpekyolu'

projesi, hayata geçiriliyor. İpekyolu güzergâhındaki 65 ülke, 14-15 Mayıs'ta Pekin'de buluşacak. Çin Devlet Başkanı Jinping, tarihi İpekyolu'nun en önemli güzergâhlarından olan ve

orta koridor

olarak adlandırılan Türkiye'ye de davetini iletti. Modern İpekyolu için değişik ülkelerde tasarlanan

yatırımların hepsi daha sonra Türkiye'deki projelerle eklemlenecek”

. (28/02, HaberTürk.)



ABD 'İPEK YOLU'NA KATILABİLİR Mİ?


Başkan Trump'ın Çin'e ilişkin son açıklamaları, Çin'in resmi yayın organlarından gelen yanıtlar, Pekin-Washington ilişkilerindeki gerginliğin devam ettiğini gösteriyor... (Kuzey Kore, Güney Çin Denizi ve döviz manipülasyonları.)



İki lider arasında bir buluşma da gerçekleşmiş değil. Ayarlanmaya çalışılıyor.



Acaba Trump, Mayıs ayında gerçekleşecek “İpek Yolu” zirve toplantısına katılmak üzere Pekin'e gider mi?



Trump'ın danışmanı ve CIA eski Direktörü James Woolsey 10 gün kadar önce Hong Kong'taydı. ABD'nin Asya Altyapı Yatırım Bankası'na katılması ve İpek Yolu'nda yer alması gerektiğini açıkladı. (''B&R Initiative offers new opportunity for Sino-US cooperation' 22/02, China Daily.)



Meselenin ne kadar kritik olduğunu ve tahminini Zbigniew Brzezinski şöyle anlatıyor...



“Birçok şey, Amerika ve Çin'in bir araya gelip gelmemesine bağlı. Bu,

çok daha ciddi stratejik bir Çin-Amerikan anlayışı

nın önünü açacak. Bunun sonucunda üç büyük güç arasında bir anlaşma için temel yaratılabilir. Rusya, Çin-Amerikan uzlaşmasında yer almazsa çıkarlarının riske gireceğini fark edecektir. Ayrıca Amerika da, Çin ve Rusya'nın stratejik bir ittifak kurabileceği riskini unutmamalı. Bu nedenle ABD, kendisinin astı olsa da Çin'e karşı davranmamaya dikkat etmeli. Çünkü bu, Çin ve Rusya arasında

daha

yakın bir bağ kurulmasını kesinleştirecektir”. ('Why the World Needs a Trump Doctrine', 20/02, NYT.)



Muhtemelen Brzezinski'nin bu tahmin ve temennileri gerçek olamayacak...



ABD, Rusya'ya yakınlaşacak ve Çin'i daraltmaya başlayacak.



Türkiye de buna göre bölgede pozisyonunu pekiştirmeye, etki alanını genişletmeye çalışacak.



Türkiye referandumu ve sınırındaki handikapları atlatttığında,

Moskova ve Washington'un sırtını Ankara'ya verdiğini

görebiliriz.



#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
#Moskova
7 yıl önce
“Erdoğan’ın Yolu”...
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset