Türkiye'nin PKK'nın Suriye'deki kuyruğu PYD'ye yönelik ilk hava operasyonunun öyküsü, El Bab'a ilerlediği fark edilen örgütün çekilmesi için ABD'ye haber verilmesiyle başlıyor…
Esasında bu bir
. Çünkü 'süreli uyarı' söz konusu; “Akşam saat 20.00'ye kadar”. Kaldı ki muhatabınız, “PYD'ye dokunmayın” demiş ve “beraberliğini” davranışlarıyla da göstermiş bir ülke...
Beklenmeye başlanıyor. Arada terörist elebaşı Karayılan'ın, “çekilmeyin” telsiz mesajı da yakalanıyor.
Sonrası malum; “Hava kuvvetlerine ait uçaklarla, PKK/PYD'nin kontrolündeki bölgede 18 hedefe 26 bomba atıldı. Terör örgütünün karargâh, toplanma, barınma ve silah/mühimmat deposu olarak kullandığı 9 bina, ikisi zırhlı 4 araç imha edildi, 200'e yakın terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi”...
Bu resmi cümlelerin hemen ardından gelen bir mini bilgi maddesi daha var; “Koalisyon güçleri tarafından tespit edilen DAEŞ unsurlarına yönelik hava harekâtında bir örgüt mensubu etkisiz hale getirildi”.
Konumuz şimdi bu değil ama belli ki
ve görülsün istiyor…
Gelelim dilin ucuna gelip, seslendirilmeyen sorulara ve cevaplarına…
Bu başarılı operasyonun teknik boyutlarına ilişkin pek bilinmeyen nokta yok, var olanlar da askerî/istihbarîdir, kimseyi ilgilendirmez.
Fakat
var…
İhtimal şudur; PYD ile bölgedeki istihbarat unsurları üzerinden temasa geçildi ama
Mümkün mü?
Önce bir hatırlatma; “ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Suriyeli muhalif güçler ve Türkiye'nin Dabık şehrini DEAŞ hâkimiyetinden kurtarmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti ve teşekkür etti. Kentin DEAŞ için büyük önem taşıdığını belirten Carter,
söyledi.” ('
', 17/10, CNN.)
5 gün önce yapılan bu açıklamanın ardından da şu duyuru yapıldı; “ABD Savunma Bakanı Türkiye'ye geliyor.”
Son operasyonun ardından Bakan Carter'a sorulan, “ne düşünüyorsunuz” sorusuna yanıtı da şöyle; “Türkiye ile DEAŞ karşıtı mücadelede ortaklığımız çok güçlü. Türklerle sınır bölgelerinin güvenliğini için çok başarılı şekilde çalışıyoruz. Türkiye bu konuda güçlü bir ortak.” (20/10, AA.)
Yani?
Ne anladınız?..
Söyleyeyim;
Geçmiş olsun.
Kaldı ki, Carter ve Pentagon'un, Türkiye'ye yönelik eleştirilerini ve bunun için kendi hükümeti ile gerginliği göze aldığı zamanları daha evvel yazdık.
Bu yüzden
diyen çıkar ise itiraz etmem.
Hatta hediyeyi verirken, “Musul'u tatlı tatlı konuşalım” demiş olması mümkün çünkü oradaki tutum farklı; “Irak'ta bulunan herkesin faaliyetlerini Irak'ın egemenliğine saygı içinde yürütmesi gerekir. Biz öyle yapıyoruz. Ebadi hükümetinin onay vermediği hiçbir operasyon yapmıyoruz. Bu bir ilke. Diğer yandan Türkiye DEAŞ karşıtı koalisyonun bir üyesi. Türk ve Iraklı muhataplarımızla bu konuyu konuşacağız”…
Kuşkusuz en yersiz tartışma, Türkiye'nin Suriye'de terörist unsurları vurduğu bu ilk hava saldırısından Moskova'nın haberi olup-olmadığı yönündekidir…
Tabii ki
. Bu saçma tartışmayı kesip atalım; “7 Ekim'de Rus savunma bakanlığı sözcüsü General Igor Konaşenko Moskova'da bir açıklama yaptı; 'ABD ve müttefiklerinin, Washington'un kaza diyerek savuşturduğu hava saldırılarını tekrar etmemesi için önlemler aldık. Suriye'deki askerlerimizin, uçak ve füzelerin uyruklarını belirlemeye çalışmak için vakti olmayacak'. Yani Ruslar, Suriye'de yerleşik S-300 ve S-400 füze sistemlerinin sürpriz yaparak, 'hayalet uçakları görüp, vurabileceğini' iddia etti”. ('
', 06/10, RT.)
Suriye'de Ruslar, 'Suriye hava sahasına gireni vururuz' diyecek, yeni hava savunma füzelerini bölgeye ekleyecek ama sizin operasyonunuzdan habersiz olacak?
O halde Perşembe akşamı, “hava sahamıza giren Türk savaş uçaklarını vururuz” açıklamasını niye yaptı?
Daha 13 Ekim'de Rus gazetesi Pravda'da da yayınlanan, “
Rusya'dan, Türkiye'nin Suriye krizi konusundaki politikasını değiştirmesini/
ümit ediyoruz” sözleri ne çabuk unutuldu.
Hasılı, Lavrov'un operasyona ilişkin “endişe verici”, İran'ın Tahran büyükelçimizi Dışişleri Bakanlığı'na çağırması, Carter'ın Ankara'da, “Musul'da Türkiye olacak” demesi ve “ABD'den Rakka için PYD'siz plan” haberlerini (21/10, WSJ) şöyle bir harmanlayalım bakalım…