Dikkat isterim, merhum, herhangi biri değil,
ünlü
ajanıydı.
Bir defasında da, MİT'in
içinde (koca soğuk savaş dönemi boyunca)
aradığını ama bulamadığını ifade etmişti.
Demek ki, 12 Eylül 1980 öncesi, “
” sloganı atan
kardeşlerimiz, “
” gidiş - dönüş biletlerinin
'ye alındığından haberleri yoktu.
Nereye “seyahat” ettirildiklerinden habersiz solcularımız da, kendilerinde “
” vehmediyorlardı.
İşin garibi, “
” şeklindeki ezberlerini bozmaya da hiç yanaşmıyorlardı.
Bu nedenle, “
” hükmünü kolayından veriyorlardı.
Halbuki…
Rahmetli
'ın tastamam “
” söyleyen yine
'tı.
Hatta, (mealen)
, Türkiye'de işbirliği kuracak olsaydı, sadece
çizgisindeki
'yle kurardı, demişti.
Doğrusu bu ya,
tüm siyasi hayatı boyunca “
” diyerek ABD ve AB'ye karşı çıkmıştı.
Zaten bunun için dönemin başbakanlarından gerek
ve gerekse
kimi zaman Batı'nın gözünü, “
” yollu korkutmaya çalışmışlardı.
Uzun lafın kısası…
“
” kuramsal düşüncesi mesabesindeki
bidayetinden beri anti – Amerikancıydı.
Bugün itibariyle her şey gayet net hal almıştır.
Ana akım sağda inkişaf eden
ve
” duruş sergilemekle, ister istemez, “
çizgiye oturmuştur.
Bu da, ABD'nin, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü tehdit eden bölge politikalarına karşı çıkmanın doğal soncudur.
Şükür ki şükür, “
” artık marjinal hale gelmiştir.
O kadar ki,
içinde gelişen, “
” projesiyle palazlanan “
” zihniyetiyle malul
'den ibaret kalmıştır. E tabii bir de, FETÖ'yü destekleyen liberal maskeli çakallardan…
Yeni yetmeler bilmez;
vaktiyle, “
” masalıyla muhafazakar kitleleri iğdiş ederek
yapmaya çalışmışlardı.
üzerindeki
(Tanrı'ya güveniriz) yazısı üzerinden bile ABD'nin ne kadar “
” buna mukabil “
” ne kadar “
” olduğunu yıllar yılı propaganda etmişlerdi.
Sizin anlayacağınız, kapitalizmin kâr uğruna kendi “
” bile ambalajlayıp pazara çıkaracağından habersiz muhafazakarları avlamak için yapmadıkları kepazelik kalmamıştı.
Çok enteresandı çok!
Muhafazakar kitleleri doların üzerinde “
” yazıyor diye ABD'ye ısındırmaya çalışan bu güruh, “
” marifetiyle Kelime-i Tevhid'den (Lâilahe illallah Muhammedün Resulullah) “
”ı çıkarmıştı.
Hem Peygamberimiz (s.a.v)'i bu şekilde “işlevsiz” kılmaya çalışmışlar hem de muhafazakarların gözünü boyamak için “
” üretmişlerdi.
Yortu çağrışımlı mezkur haftada, Hz. Peygamber'in (s.a.v) adını doğum günü pastasına yazıp, afiyetle yemişlerdi.
Demem o ki, “
” üretmekte son derece “maharetliydiler.”
ABD bu “maharetlerinden” de dibine kadar istifade etmek istediği için, 1999'da
'ya “
” aldığı
'a, “din ihalesini” vermişti.
Adeta “
” gibi, hizmet deyince sadece Fetullahçı güruhun “
”, cemaat deyince sadece bu güruhun “
”, hocaefendi deyince de sadece bu güruhun “
” akrediteydi.
Diğerleri ya bunlara biat edecek ya da terörize edilip imha edilecekti. (“Selam Tevhid kumpası” neydi sanıyorsunuz!)
Mahut totaliter din ihalesini alan bu güruhun
'ını yapma görevini de, çoğunlukculuğa karşı çoğulculuğu dillerinden düşürmeyen liberal maskeli çakallar üstlenmişti.
Bugün, özellikle de
'dan sonra, geleneksel sağ bunlardan hepten bağımsızlaşmış, vatan savunmasında, “
” en ön saflarında yer almıştır.
Başka bir ifadeyle, Türkiye'de ana sağ akım artık bütünüyle “
”dır.
Gelgelelim,
dışındaki ana akım sol da açık seçik şekilde
olmuştur.
'nin danışman olarak atandığı
bu garabetin en hazin örneğidir.
Yurtsever solcular ve gerçek Atatürkçüler bunları “
” diye kovalamadıkça bu garabet bitmez.
Uzun lafın kısası: Türkiye'de solcularımız, sosyalistlerimiz (mahut gazete örneğinde olduğu gibi) Amerikancı çizgiye savrulurken, sağcılarımız Amerikan karşıtı çizgiye oturmuştur.
Gel de şimdi nurlar içinde yatası
'in “
” sözünü hatırlama.
