|
Yabancılaştırma etkisi
Yıldız Ecevit, Orhan Pamuk'un Yeni Hayat romanında yabancılaştırma etkisini başarıyla kullanıldığını anlatır.* “Yarattığı gerçeğin sanat düzleminde oynanan bir oyun olduğunu, kurmaca olduğunu vurgulamak isteyen çağımız romancısı, okurun dikkatini metnin biçim kurgu özelliklerine yönlendirmek, onu etkinleştirmek ister. Bunun için de okurun metinde anlatılanları gerçek olarak algılamaması için kendini anlatılanların bir parçası olarak duyumsaması için onu metne yabancılaştırır, bakışını duygusallıktan arındırır, onu etkin kılar. Yabancılaştırma etkisi yalnızca okurun kurmaca sorunlarına daha dikkatli eğilmesi için kullanılmaz. Bu düşünceyi tiyatro estetiğinde kuramlaştıran Bertolt Brecht'in ana amacı; okuruna/izleyicisine bu teknik aracılığıyla eleştirel bir bilinç geliştirerek, yüzeydeki olayla ilgilenmek yerine, onu gerçekliğin özüne yönlendirmek böylece de onun içinde yaşadığı toplumsal ilişkilerin özünü daha etkin bir şekilde kavramasını sağlamaktı.”

Brecht'in Epik Tiyatrosu seyirci ile sahne arasına bir estetik uzaklık koyarak seyircinin oyun kişileriyle özdeşleşmesini engellemek, bir yargıya varmasını sağlamak düşüncesiyle geliştirilmiştir. Bunun için oyunculukta, müzikte, sahne tasarımında estetik uzaklığı sağlayacak çeşitli yabancılaştırma etmenleri kullanılmıştır. Seyirciyi gözlemci kılacak şekilde, seyirci ile sahne arasında; oyuncunun sahnenin bir oyun yeri olduğunu belli edecek şekilde, sahne ile oyuncu arasında; toplumsal jesti yaratacak şekilde, oyuncu ile rol arasında; ve son olarak rol ile yer arasında. Brecht'in amacı bir tiyatro izlendiği bilincini yitirmeden sahnede gösterilenler/anlatılanlar üzerinde düşünülmesini sağlamaktır.

Yerli dizi literatürüne 'ters köşe' olarak geçen, 'seyirciyi şaşırtmak' olarak algılanan oyun içinde oyun tekniğini kullanan, ilk bölümde hikayenin çerçevesini çizerek anlatacağım bu iddiasını gözler önüne seren Ezel; yabancılaşma etkisini başarıyla kullanan bir diziydi. Kendi senaristi dahil, Ezel tekniğini kullanan hiçbir dizinin aynı etkiyi yaratamaması da yabancılaştırma etkisi ile bağlantılı.

Duyuların devreye girip kişinin kendini hikayeyle ya da karakterlerden birisiyle özdeşleştirmesi için özel çaba sarf edilir yerli dizilerde. Anlatılan hikayenin 'gerçekmiş gibi' algılanması seyircinin duygularını harekete geçirir, karakterle özdeşleşmesini sağlar. Özdeşleşme gerçekleştiğinde mesafe ortadan kalkar, eleştirel bakış imha edilir. Çizgisel zaman anlayışının tercih edilmesinin de etkisiyle sürece odaklanılır, sonuç etkisini yitirir. Aşk-ı Memnu'da mutsuz son Bihter'in intihar edeceği bilinmesine rağmen nefesler tutularak izlendi. Çünkü seyirci adım adım gelişen yasak aşkın içine dahil edildi bilinçli bir şekilde. Beş yıl geçti, kanal, zaman zaman özellikle yaz ekranındaki boşluğu doldurmak üzere tekrar yayınladı Aşk-ı Memnu'yu. 'Kim bilir kaçıncı defa aynı heyecan ve merakla izliyorum' twiti atan seyircilerin katkısıyla bu yaz Twitter'da TT oldu.

Özdeşleşme gerçekleştiğinde hikayeyle ya da karakterlerle mesafesini kaybeden seyirci anlatılanları gerçekmiş gibi algılamaya başlar, duygularına teslim olur, duygusal seyir devreye girer.

Duyguların merkeze alınması bilincin ötelenmesiyle gerçekleşir. Bilinç ötelenince özdeşleşme devreye girer. Özdeşleşme gerçekleştiğinde anlatılan hikayeye kendini kaptırır, teslim olur, tartışma sorgulama devreden çıkar, eleştiri açısı kaybedilir.

Televizyon karşısında tüketilen zamanın heba olmaması, değer kazanması ise sadece eleştirel seyir ile mümkündür. İnsan yaşadıklarına eleştirel yaklaşamaz, olayın dışında kaldığı zaman, seyrettiği zaman eleştirel olabilir.

Gerçekliği yaşamak değil, 'gerçeğin' anlatımını seyretmektir aslolan. Ancak o zaman kıssadan hisse çıkartılabilir.

Orhan Pamuk'u Okumak/Yıldız Ecevit
#Yıldız Ecevit
#Twitter
#Brecht
9 yıl önce
Yabancılaştırma etkisi
Kara dinlilerle milletin savaşı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!