|
Daha fazlası

Millet referandumda son sözü söyledi. Devletini yönetenlerin kendisine benzemesi gerektiğini, kendisine benzemeyenin bu ülkede bir daha asla iktidar olamayacağını, millî iradenin direkt tecellisine engel olacak hiç bir vesayete -adı ne olursa olsun- tahammülü olmadığını verdiği Evet oylarıyla ilan edip perçinledi.



Tahminlerin altında çıkmış olsa bile neticeyi belirleyen Evet oylarının devletimizin ve milletimizin geleceğine nasıl etki edip neleri getireceğini zamanla göreceğiz. Daha evvelki pek çok yazıda ifade ettiğim gibi bu neticenin yarınlarımız için muhteşem güzelliklere gebe olduğuna inanıyorum. Bu yazıda üstünde durmak istediğim konu ise başka: Tahminlerin üstünde çıkan Hayır oyları bize ne söylüyor? AK Parti yönetimine Hayır'cıların söylemek istediği nedir?



Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, hayır diyenleri tek bir parantez içinde değerlendirmek doğru olmaz. Çünkü ne olursa olsun asla Evet demeyecek bir seçmen kitlesi var. Yedi göbekten CHP'li olduğu için, bizim adına vesayet dediğimiz şeyi ülkede demokrasinin teminatı olarak gördüğü için, PKK ile kavî bir gönül bağı olduğu için, Tayyip Erdoğan'ın şahsında Ak Parti'nin temsil ettiği değerlerle bütünüyle kavgalı olduğu için hayır diyenler... Bu kitlenin gönlüne girmek, onları ikna edici birtakım argümanlar ortaya koymak, ezberlerini bozacak bazı icraatlar yapmak imkansız değilse de zor gözüküyor. Hayırcıların aşağı yukarı yarısına, Türkiye seçmen kitlesinin dörtte birine tekabül ettiğini düşündüğüm bu insanları kazanmak için de mutlaka ve elbette bir şeyler yapılmalı. Ancak bu kitlenin o yahut bu sebepten arasına karışmış diğer yarısının Hayır deyişlerinin başka bir mana ve talepten doğduğunu düşünüyorum.



Bu mana ve talep Ak Parti iktidarınca doğru okunup yorumlanır ve hakkı verilerek icraata dönüştürülürse Evet mührünün çağlara meydan okuyacak çağrısı anlamını tam manasıyla kazanmış olacak.



Şöyle ki, referandumun kazananı olmak için rakibinizden bir puan fazla almanız yetiyor. Haydi herkesin anlayacağı şekilde söyleyelim maçın skoru beş sıfır da olsa, bir sıfır da neticesi üç puan. Nasıl bir futbol oynadığınız sezon sonunda hatırlanmıyor bile. Fakat tamamen haklı sebeplerle değiştirdiğiniz sistem uzun vadede bu devlete ve millete mâl olsun, kazanımları kalıcı olsun, bizi yeniden ulvî iddiamızın hakiki sahibi kılsın istiyorsanız, hiç olmazsa Hayır diyen kitlenin yarısının ne istediğini doğru okumak zorundasınız. Çünkü 2019 yılında yapılacak seçimlerde ikinci tura kalmadan ipi göğüslemek ve sonrasında yapacağınız işler için milletin desteğini doğrudan alıp içeride ve dışarıda bazı pusuda bekleyenleri bertaraf etmek istiyorsanız buna mecbursunuz.



Hayır diyenlerin Evet diyenlerle kolaylıkla bir müşterekte buluşabilecek en az yarısı ne ister peki? Onların isteklerini karşılamak Türkiye'ye kazandırır mı kaybettirir mi?



Bazı şeylerin daha fazlası herkese kazandırır. Onların ne istediklerini tam manasıyla bilemesem de, nelerin daha fazlası hayata geçirilebilirse onların taleplerinin de karşılanmış olacağını tahmin edebiliyorum:



Daha fazla adalet... Adaletin fazlası olur mu demeyin. Vaktinde tecelli etmeyen adalet azdır mesela. Bir başkasının yaptığı iş yüzünden haksız yere mağdur edilmiş bir tek kişi bile adaletin azlığının çok büyük delilidir mesela.



Daha fazla liyakat... Devletin en üst kademelerinden herhangi bir kasaba belediyesinin temizlik işçisi alımına kadar liyakat. İnsanların aidiyetlerinden, sadakatlerinden, kim olduğundan, kimin yakını olduğundan, kimin kartvizitiyle geldiğinden ziyade ve önce ve üstünde bu işi yapmayı ne kadar hak ettiğinin tek ve şaşmaz terazisi olarak liyakat.



Daha fazla ehliyet... Etrafınızda toplananların, sizi onaylama vaktini hesap ederek başını sallamaya hazır bekleyenlerdense, size sizin yanlışınızı çekinmeden ifade edebilecek birikim ve şahsiyetteki kimselerden oluşması.



Daha fazla müsamaha... Size perestiş edip iltifat döşenmeyenlerin sizin adınıza kara verme yetkisini -ne hikmetle ve nasıl olduğu meçhul bir şekilde- kendisinde bulanlarca hain ve dönek ilan edilmesi yerine, sizi haksız olduğunuz yerde eleştirmeyenin bu haliyle davaya ihanet içinde olduğunun fark edilmesine zemin teşkil edecek bir müsamaha.



Daha fazla tevazu... Devlet çarkının en küçük dişlisine varana kadar her bir mekanizmasının, millete hizmetkâr oluş hususiyetini bütün tavır ve davranışlarında tablolaştırdığının ispatçısı ve dilsiz dudaksız itirafçısı olacak kadar daha fazla tevazu.



Daha fazla dürüstlük... Devletin en büyük ihalesinden en ücra köşedeki herhangi bir mutfağa kürdan alımına varıncaya kadar her bir şeyiyle dürüst ve şeffaf olduğunun ülkede yaşayan herkes tarafından kabul edilmesine sebep olacak kadar daha fazla dürüstlük. Size oy ve gönül verenlerin tereddüt edeceği değil; sizden nefret edenlerin dahi itiraf etmeye mecbur kalacağı kadar daha fazla dürüstlük.



Daha fazla empati... Hemhal demeyi tercih ederdim ama kendileriyle empati kurulmasını isteyeceğim kişilerin hemhal ifadesinden hoşlanmayacağı endişesi içinde ifade etmeye mecbur kaldığım hal ile daha fazla empati. Sizin gibi inanmayıp sizin gibi düşünmeyenin de -haklı yahut haksız- bütün endişelerini en ufak bir tereddüde mahal bırakmayasıya giderecek kadar empati. Hayatı boyunca size ve sizi sevenlere empati nazarıyla bakmayı aklının ucundan bile geçirmeyenlere, bize çok gördüğünüz bir şeyi size ihsan ediyoruz dercesine değil; bilakis onları sizden ve temsil ettiğiniz değerlerden emin kılacak kadar büyük bir tevazu ve müsamaha içinde empati.



Daha fazlasının yapılması halinde Hayır'cı blokun en az yarısına gönül huzuru ile Evet dedirteceğine inandığım mevzuları aklıma geldiği ve köşem yettiğince ifade etmeye çalıştım. Bunların daha fazlasının isteniyor oluşu hiç olmadığı manasına gelmez. Şayet bunlar yoksa var etmek, varsa artırmak, Türkiye'yi bir asrı aşkın zamandır hasret kaldığı ufuklara taşıma hayalindeki kişilerin boyunlarında dünden daha ağır bir vebaldir.



Seçim kazanmak için rakibinizden bir puan fazla almanızın yeterli olduğu kadar aşikar bir hakikattir ki, büyük ve yeryüzüne diriltici ruhu yeniden üfleyecek bir devlet olabilmek için ne yapıp edip milletinizin kahir ekseriyetinin gönüllerine girmek, oy alamadıklarınızın dahi sarsılmaz güvenlerine sahip olmak borcundasınız. Hele de Türkiye'nin kaderinin ümmetin bütünüyle böylesine kesiştiği bir kavşakta, kaderiniz Türkiye'nin kaderi ile bir eylenmişse...



Olana hamd, olmayana dua ile...


#Anayasa referandumu
#CHP
#PKK
7 yıl önce
Daha fazlası
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi