|
Hamas nereye?

Hamas (tam açılımıyla: İslâmî Direniş Hareketi) Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, hafta başında Katar'ın başkenti Doha'da düzenlediği basın toplantısıyla, yeni siyaset belgesini dünya kamuoyuna duyurdu. 42 maddeden oluşan ve örgütün manifestosu olarak sunulan yeni belge, Meşal'in ifadesine göre Hamas'ın içerideki ve dışarıdaki bütün kurumlarının ortak görüşünü yansıtıyor.



Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın ABD Başkanı Donald Trump'la çarşamba günü Washington'da yaptığı görüşmenin hemen öncesinde ilan edilen belgede, dört nokta özellikle öne çıkıyor:



*Hamas, 4 Haziran 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulmasını kabul ettiğini ilk kez deklare etti. Filistin topraklarının hiçbir parçasından ödün verilmeyeceği altı çizilerek vurgulanırken, başkenti Kudüs olacak bağımsız bir Filistin devletinin kurulması, ortak ulusal uzlaşı formülü olarak gösterildi. Bu çerçevede Hamas, mültecilerin ve sığınmacıların evlerine geri dönüş hakkında ısrarcı olduklarını da tekrar hatırlattı.



*Yeni belgedeki tanımda, Hamas'ın Müslüman Kardeşler Teşkilâtı'yla (İhvân) organik bağına yer verilmedi. Halid Meşal, basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada, “Hamas, fikrî açıdan İhvân ekolünün bir parçasıdır, ama bağımsız bir Filistin örgütüdür” dedi.



*“Filistin Kurtuluş Örgütü, içerideki ve dışarıdaki Filistin halkının koruması gerekli ulusal çerçevesidir. Bu örgütün geliştirilmesine, Filistin halkının tüm oluşumları ve güçlerinin katılımını garanti edecek demokratik temeller üzerine yeniden inşâ edilmesine çalışılması kaçınılmazdır” denilen belgeyle, Abbas yönetimi ve ona bağlı oluşumlar, ana muhatap kabul edildi. Hamas böylece, kendisinin de uluslararası toplumun kabul edeceği ana çerçeveye dâhil edilmesi gerektiği mesajını verdi.



*Yahudilere karşı bir 'din savaşı' yürütülmediği ayrıca belirtildi. Hamas, çatışmanın dinleri sebebiyle Yahudilerle değil, Siyonist projeyle olduğunu kaydetti. Örgüte göre, “işgalin liderleri, Yahudilerin ve Yahudiliğin söylemlerini kullanmaktadır”.



Beklendiği gibi, Hamas'ın son çıkışına ABD ve İsrail'den olumlu bir karşılık gelmezken, Abbas yönetimi “30 yıl gecikmiş bir açıklama” yorumunda bulundu. Hamas, söz konusu belgedeki farklı noktalara rağmen, silahlı mücadeleden vazgeçmemesi ve İsrail'i “meşru bir devlet” olarak kabul etmemesi nedeniyle, çizgisinden radikal biçimde sapmış değil. Dolayısıyla, yeni siyaset belgesinin örgüte uluslararası arenada yeni kapılar açacağını söylemek, şu anda mümkün değil.



O zaman, Hamas'ın amacı ne? Böyle bir açıklamayı neden yaptılar ve neden şimdi yaptılar?



Hamas'ın birinci hedefinin, Filistin halkına karşı “Ben elimden geleni yapıyorum. Ana ilkelerimden sapmadan, her türlü esnekliği gösteriyorum. Bunu da sadece Filistin'in çıkarları için yapıyorum” mesajını vermek olduğu görülüyor.



Filistin şu anda patlama noktasına gelmiş bulunuyor. Ekonomik, siyasi, sosyal ve askeri yönden, işgal dayanılmaz boyutlara ulaştı. Filistin halkı, kendilerini temsil eden kadrolardan artık makul ve sürdürülebilir siyasi projeler istiyor. Özellikle Gazze'de, insanlar işsizlik, enerji krizi, ekonomik bunalım gibi temel alanlarda çözüm bekliyor. Hamas, bu noktada 'sorun üreten' bir yapı olarak anılmak yerine, şimdiye kadarki iddialarını yumuşatarak çözüme katkı sunmayı amaçlıyor.



Hamas'ın ikinci hedefi, Filistin içi siyasi rekabette Mahmud Abbas ve ekibine karşı elini güçlendirmek. Abbas'tan sonra ortalığın epey karışacağı, Muhammed Dahlan başta olmak üzere bazı aktörlerin sahaya sürüleceği zaten biliniyor. Hamas, bu hengâmede elini çabuk tutup Abbas sonrasında halkın benimseyebileceği makul bir alternatif olmaya çalışıyor.



Hamas'ın üçüncü hedefi, İsrail yönetimini kendisini 'muhatap olarak' kabule zorlamak. İsrail her ne kadar Hamas'ı düşman olarak benimseyip görmezden gelmeyi sürdürse de, Filistin meselesine içeriden ve dışarıdan bakan herkesin gördüğü şu: İsrail, günün birinde Hamas'ı resmen muhatap olarak kabul etmek, hatta onunla masaya bile oturmak zorunda kalacak. Ortadoğu'daki gidişat ve Filistin meselesinin seyri, bu durumun yakın bir zamanda gerçekleşebileceğini gösteriyor. Hamas, son açıklamasıyla İsrail'e kendini biraz daha göstermeyi ve kabul sürecini çabuklaştırmayı amaçlıyor.



Ve elbette şunu da eklemek lazım:



Zaman değişiyor, dünya değişiyor, Ortadoğu değişiyor, bölgedeki dengeler de değişiyor. Artık Arap dünyası, “Yahudileri denize dökeceğiz, hepsini buradan süreceğiz” söylemlerinin gerçekçi olmadığını fark etmeye başlıyor. Bugün en fanatik ve tavizsiz isimlerin dilinden, “Tamam ataları topraklarımızı işgal etti; ama sonraki yıllarda buralarda doğmuş Yahudilerin işgalde vebali yok” cümlesini duymak artık mümkün. Dolayısıyla, Filistin meselesinin farklı şekillerde müzakere edileceği, mevzunun hiç konuşulmayan yönlerinin masaya yatırılacağı yeni dönemlere giriyoruz bundan sonra.



“Hamas nereye?” sorusunun cevabı işte tam da burada. Hamas, aslında çizgisini değiştirmiş değil, aksine çizgileri durmadan değişen bir bölgenin gidişatına ayak uydurmaya çalışıyor.


#Hamas
#Ortadoğu
#Filistin
#İsrail
7 yıl önce
Hamas nereye?
Ne istiyorlar Bayraktar’dan...
28 Şubat’ta istifacı vekile 250 bin dolar
‘Fransız kalma’nın dayanılmaz korkusu
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek