|
Kim öle kim kala

Halkımız sever karışık durumları bile kısaca özet geçmeyi.

Yazının başlığındaki gibi sözleri ünlüdür. Her halkın, her dilin vardır muhtemelen ama bana Türkçe bu açıdan çok açık, çok net, çok öz geliyor. Dilimizin bu tarz bir yatkınlığı var sanki diğerlerine göre.

Şu sıra yaşadığımız onca şeyi de özetleyen bir söz “kim öle kim kala…”

Hayat böyle bir şey. Sürprizlere açık, çok açık.

Kudüs’ü İsrail’in başkenti tanımanın fiili adımı olarak büyükelçiliğini taşıma kararı alıyor mesela Amerika Başkanı. Bakalım taşınabilecek mi? O bina ne zaman yapılacak, bakalım inşaatı bitecek mi? Bakalım Trump o günleri Başkan olarak görebilecek mi?

Mesele Ortadoğu olunca şu şöyle, bu böyle olacak demek kumar oynamaktan farksız.

İsrail için olabilecek en iyi zamanlama şüphesiz. Filistin davası bölgesel desteklerinin çoğunu zorunlu olarak kaybetmiş ya da destekler zayıflamış; Suudi Arabistan, Mısır, İran, Irak, Suriye, Libya, Lübnan, Türkiye açısından tek tek bakınca Ankara ve Tahran’ın kendi tarzlarında desteğini artırarak sürdüreceği açık ama hepsi bu ne yazık ki.

Müslümanlık dünya genelinde algı erozyonuna uğramış ve bu erozyon henüz durmuş değil. O dursa, Şii-Sünni karşıtlığının ulaştığı nefretin henüz bitecek bir noktada olmadığı açık.

Filistinlilerin kendi aralarındaki ayrım bile yeterince sıkıntılı.

İntifada geçmiş örneklerinden daha zayıf görünüyor, ki güçlense bile bu karara karşı bir yaptırımı harekete geçirecek kadar işleri lehine çevirmesi zor görünüyor.

Buna rağmen olmuş bitmiş bir durumla mı karşı karşıyayız?

Göreceğiz…

Trump başkan kalabilmeyi başarsın, Netenyahu yolsuzluk protestolarını aşabilsin hele. İsrail içindeki Siyonizm karşıtları ile aşırı Siyonistlerin Kudüs meselesi dahil Araplarla ilişkiler hakkında ikna edilmesini sağlansın önce.

Bu işe karşı oldukları kesin olan Katolik ve Ortodoksların tutumunu, işbirliğini görelim zaman içinde.

“Olmayacak duaya amin denmez” de der halkımız. “Tanrı’yla konuşuyoruz, Kudüs’ü bize verdi işte” diyenlerin sanrılarına bırakılacak mı gerçekten üç şehrin kutsal kabul ettiği şehir, görelim bakalım.

Bırakın üç din için kutsallığını, yüzlerce yıldır orada yaşayan insanları şiddet kullanarak evlerinden sokaklarından atmak nedir?

“Hak şerleri hayreyler, neylerse güzel eyler” de der halkımız İbrahim Hakkı’dan alıp çoğaltıp.

Velhasıl acelesi yok hiçbir işin.

Kendi ülkesindeki insanlarının daha fazla tehdit altında, kendisinin daha fazla çatışmaya teröre bulaşmasına neden olacak bir şeyi başarı kabul etmeye devam etmesi 21. Yüzyılda ne kadar sürdürülebilir bir şeymiş, onu da göreceğiz. İsrail’in kendisi de görecek. Yöneticisi askeri din adamı aydını vatandaşı… bakalım militarist bir din devleti hakkında bizzat kendilerinin son kararları ne olacak?

Varsayalım ki o kritik karar ve benzerlerinin hayata geçirilebileceği anlar geldi.

O zaman da görelim bakalım kim öle kim kala sözünden mütevellit kim ölmüş kim kalmış…

Bugünkü gazetelerde İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar’ın ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini okuyorsunuzdur. Oda’nın kuruluşunu 2. Abdülhamid’in sağlaması nedeniyle dizide de bu bilgiye yer verilmesini isteyen Çağlar bu vesileyle kurum yönetiminin davetiyle vefatından önceki gündüz, TRT 1’de yayınlanan “Payitaht: Abdülhamid” setinde bulunup üstelik küçük de bir rol almış.

Ve aynı gece vefat etti…

Hayat böyle ilginç ve tatlı-acı sürprizlerle dolu.

Futbol da sürprizlere en açık spor olduğu için bu kadar kitlesel zaten. Umarım, Şampiyonlar Ligi’nde en zor rakiplerden biriyle Bayern Münih’le eşleşen Beşiktaşımız güzel bir sürpriz yapar.

Gündelik hayatlarımız içinde bile ezbere bildiğimiz şeyler aslında uluslararası ilişkilerde de olup biten.

Hayattan bir acı vefat haberini ve Beşiktaş kurasını bunun için yazdım.

Kudüs meselesi de bakalım sonunda nereye varacak.

Ezberine güvenmesin kimse.

#Kudüs
6 yıl önce
Kim öle kim kala
Haçlı Seferleri’nden Siyasal Siyonist-Hıristiyancılığa geçiş
İtikâf mümine neler kazandırır?
ABD ordusu Gazze’de kaç Filistinli öldürdü?
Tam bir operasyon olarak Karabük Üniversitesi yalanları
Enis Berberoğlu hangi partinin FETÖ imamıydı?