Eski Ramazanlarda hali vakti yerinde olan kişiler, tek başlarına hiç tanımadıkları, bilmedikleri mahalleleri dolaşmaya çıkarlarmış.
Oralardaki bakkal, manav veya başka esnafa uğrar, dükkanın ıssız bir anını kollar ve dükkan sahibiyle baş başa kalınca sorarlarmış:
Zimem defteri, borçlunun ismini ve ne kadar borcu olduğunu gösteren, günümüzde mahalle bakkallarının kullanıldığı şekliyle veresiye defteri.
Zimem defterinin olduğunu öğrenen kişi, kimin ne kadar borcunu ödediğini bilmeden, öğrenme gereği de duymadan
dermiş.
Hesabı ödedikten sonra da
deyip dükkandan çıkarmış.
Borç ödeyen kişi kimin borcunu ödediğini, borcu ödenen kişi hayır sahibinin kim olduğunu bilmezmiş. Bilme gereği de duymazmış.
*
Zimem defteri borçluların borçlarının yazılı olduğu defter.
Bir de kendi isimlerinin bilinmemesini, gizli yapılmasını isterlerdi.
Durumu iyi olmayanların borçlarını öderlerdi.
Eğer tespit ettikleri veya tavsiye edilen bir isim yoksa, borç defterini açıp rastgele bazılarının borçlarını öderlerdi. Bu olay, zimem defteri diye şöhret bulmuştur.
*
Bugünkü kartlı sistemler, taksitli satış ve tüketici kredisinin yükünü o gün
esnaf
ile çekerdi.
Şimdi dev sermayeli sokaklara kadar giren marketlere karşı direnen mahalle bakkallarının halen birçoğunda veresiye defteri işler.
mahallenin esnafından alış verişini yapar, dükkan sahibi de alacaklarını Veresiye defterine yazar. Eline para geçen borçlu da en kısa sürede borcunu öder.
*
Günlük ihtiyacın olan parayı kısa vadeli faizsiz alırsın.
Beş para ödemeden bir ay boyunca evinin bütün ihtiyacını bakkaldan görebilirsin.
Ama aynı şeyi marketten yapamazsın.
Marketler parasız, kredi kartsız sakız bile vermezler.
Örneğin cebinizde 10 lira var süpermarkete gittiniz ve aldıklarınız 10.75 kuruş tuttu, hemen aldığınız bir ürünü bırakmak zorunda kalırsınız ama bakkal öyle mi? daha hesabı yapar yapmaz;
Bir anda sizi o mağdur durumdan kurtarıp mağrur şahsiyetler seviyesine çıkartır.
*
Mesela süpermarketlerde 19.90 olan bir ürüne 20 lira verdiğinizde size 10 kuruşu iade etmezler, ama bizim bakkal;
Mesela süpermarketten aldığınız bir ürün bozuk çıktı.
Önce müşteri hizmetlerine gidersiniz, ardından aldığınız ürünün fişi istenir, aldığınız fiş ile onların kestikleri fişin kopyası karşılaştırılır.
Eğer ellerinde aynı ürün var ise kasaya gidip oradan ürün değiştirme işlemi yapılır.
-Abi yahu bu bozuk çıktı
Bu kadar basittir.
*
Ay sonuna kadar veresiye alırsın, maaşı alınca gider ödersin.
Ödeme yapılırken de küsuratlar mutlaka düşülür, ve düz para alınır.
*
Süpermarkette yüzlerce liralık alışveriş yaparsın.
Önüne poşetleri atarlar.
Fırsat bulursan o telaş içinde cebinden paranı
çıkartıp hesabı ödemeye çalışırsın. Tabi bu kargaşa esnasında verilen para üstünü saymadan atarsın cebine.
Ekmek dahi alsan özenle sarar, poşetine koyar paranın üstünü güzelce eliyle takdim eder.
Leyla ile Mecnun dizisindeki, Erdal Bakkal'ın dediği gibi Siz süper marketten alışveriş yaparsınız ama cenazeye Erdal Bakkal gelir.
Market ucuz, bakkal pahalı diyenler şunu unutuyor;
Muş'un Seyit Kamer mezrasında Yatılı Bölge Orta Okuluna giden Ezgi Beytaş, PKK yüzünden evini terk eden Nusaybinli Süheyla Dilek, Tatvan'da 10 kişilik ailenin en küçüğü İmam Hatipli İrem Toprak.
2014'te İSO İnovasyon Ödülü aldı. 2015'te Ar-Ge lideri seçildi. 2013'te Sosyal sorumluluk alanı olarak zeka gelişimini seçti ve Elvan Zeka Kulübünü kurdu. Geçen pazar da ilk Çocuk İnovasyon Ödülünü verdi.
Müşterilerinin haklarını şikayet oluşmadan korumak için Müşteri Hakları Müdürlüğü'nü kurdu.