|
“Görünen köy…

…kılavuz istemez” tabii ki.

Evet, siz de biliyorsunuz bunu. Bilmem benim gibi çocukken duyduğunuz bu sözü kafanızda canlandırmış mıydınız? Sizin de zihninizde bir tepedesiniz ve aşağıda bir köy var, işte göründüğüne göre kılavuz gerekmez, evet mi dedi beyniniz. Böyle böyle mi yerleşiyor bu atasözleri deyimler basmakalıp lâflar zihnimize bilmiyorum.


Bildiğim, aslında bahsettiğimiz, kafa yorduğumuz bütün meselelerde köyün göründüğü ve kılavuza ihtiyaç olmadığı yönünde.

Erken seçim mi olacak?

Şahsen hiç sanmıyorum. Ak Parti’nin öne aldığı tek seçim 2007’deki Cumhurbaşkanlığı krizi nedeniyle olmuştu. Onda da zaten seçimler zamanında yapılsa ancak birkaç ay fark ediyordu. O düzeyde bir krizde, e-muhtıra verilen o ortamında seçimler daha birkaç yıl olsa bile erkene alınsa da doğaldı üstelik. Bu yüzden onu sayamayız.

Onun dışında hiç erken seçim yapılmadı. “Şimdi de durum farklı, yine erken seçim olur” diye düşünebilirsiniz. Ama ben bakınca erken seçimi zorlayan bir sebep henüz göremiyorum.

Şu sıralarda sık sık çeşitli alanlarda kamuoyu yoklamaları yapılıyor. Siyasi partilerin durumlarını değil daha çok halkın beklenti ve görüşlerini ilgilendirenlerden bahsediyorum.

İlk sırada beklendiği gibi en önemli sorun olarak ekonomiye işaret ediyor vatandaş. Hem de yüzde 49 gibi yüksek bir oranda.

Küresel krizi atlatamamış bir dünyada Türkiye’nin tek başına bundan etkilenmemesi zaten mümkün olmadığı için bu sonuç şaşırtıcı değil. Enflasyon önümüzdeki üç ayda düşmezse çift haneyle kapatacak yılı. İstihdam bütün desteklere rağmen ancak işsiz sayısını belli düzeyde tutma çizgisinde. Avrupa’yla girilen gerilim turizmden yatırımlara kadar rakamlara sektörüne göre az ya da çok olumsuz yansıyor.

Uluslararası ticarette krallıkları hâlâ güçlü para birimleri avro ve doların hem bu koşullar hem bizden bağımsız gelişmeler nedeniyle inişi çıkışı da kontrol edebileceğimiz bir veri değil.

İç siyasetteki gerilimin belirli bir düzeye kadar azaldığı, Fetö mücadelesinin örgütün belini kırma noktasına ulaştığı içinde bulunduğumuz süreçte ekonomiden sonra hayatımızı etkileyecek ikinci unsur o yüzden iç siyaset değil dışarıda olup bitenler.

Suriye’deki iç savaş altı buçuk yıl sonra büyük oranda bitmiş görünüyor. Şimdiki mesele bundan sonra nasıl bir yapılanma olacağı. Bu bizi bir sürü sebepten öte Suriye’deki idarî yapılanma açısından da çok ilgilendiriyor. Yani geliyoruz PKK/PYD meselesine.

Birkaç yıl önce, dünyadaki güç mücadelesi Pasifik’e kayar, biz de rahatlarız diyorduk ama o mücadelenin kıran kırana safhalarından biri doğalgaz petrol nedeniyle yine burnumuzun dibinde sürüyor ve daha uzun süre bitecek gibi görünmüyor. Bu da Suriye’si Irak’ı İran’ı derken Kıbrıs’ı İsrail’i Mısır’ı hatta Yemen’i… oradan hop Yunanistan’ı kenarından Ukrayna Gürcistan derken hemen tamamı bizi ilgilendiren meseleler tabakasını kalınlaştırıyor yine.

Ve bütün bunlar sonra birleşip ekonomi ve iç siyaset olarak geri dönecek ister istemez.

O yüzden dışarıda, kapı önünde, eşikte, penceremizin görebildiği ufukta, komşularda ne olup biteceğinin netleşmesi gerek ve şu sıra hiçbiri net değil. Hiçbirinde bir sonuç alınmadı henüz.

Ama alınacak.

2018’de bütün bunlar bugünkü flu halinden daha görünür hale geçmiş olacak.

Çin’in bilek güreşinde hangi hamleler yapacağından Trump’ın geleceğine, küresel düzeyde döviz faiz petrol ve altın ve silahların alım ve satımlarından Londra’yla Avrupa Birliği’nin çizeceği yönlere kadar büyük aktörlerin her gün yeni sürprizleriyle karşılaşmaya başladığımız şu zaman dilimi seneye bu atraksiyonların anlamını çözmemizi de kolaylaştıracak.

Velhasıl ekonomi de yakın ve uzak dış gelişmeler de henüz bütün olup bitenlere bir sandıkla cevap vermemizi gerektirecek netlikte hatta olgunlukta değil.

Bugün görünen seçimlerin 2019’da yapılacağı.

En fazla yerel seçimlerle genel ve Başkanlık seçimleri birleştirilebilir ki bunu bile söylemek için erken çünkü dünya çalkantılı bir deniz ve biz de o denizin içindeyiz, başka bir gezegende değiliz.

#AK Parti
#Erken Seçim
7 yıl önce
“Görünen köy…
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’