|
Irak’taki test sürüşü

Kut-ül Ammare kutlamaları vesilesiyle dikkatinizi çekmiştir. Savaşta, kuşatmada kritik faktörlerden birisi kasabanın yanında akıp giden Dicle Nehri'ydi. Türk ordusu da İngilizler de nehri kendi amaçları için kullanmaya çalıştı çarpışmalar boyunca.



Aradan yüz yıl geçti, yine Dicle Nehri'nin başrolde olduğu bir çalkantıyla karşı karşıyayız.



Önceki gün, Mukdeta el Sadr'ın destekçilerinden bir grup Bağdat'ta

.



Yeni kabineyi belirleyemeyen parlamentoya yapılan baskın sırasında pencere masa sandalyeleri kıran grup sloganlar attıktan sonra dağıldı.



Sadr'ın durumu ve tansiyonu kontrol altında tutan açıklamalarıyla şimdilik beklemedeki bu gelişmeler neye tekabül ediyor?



Irak'taki beklenen bir gelişme mi?



İşgalden bu yana bir türlü rayına oturmayan düzenin doğal yansıması mı?



Her türlü yorumlamak mümkün…



Asıl önemli olansa bu eylemlerden birkaç gün önce ABD Başkan Yardımcısı Biden'ın Bağdat ziyaretinde Irak için “Suni ülke” demesiydi.



Biden'ın bu cümlesi olmasa parlamento baskınını, olup bitenleri farklı değerlendirmek daha kolay olacaktı.



Ama ya şimdi?..



Hem de bir yandan bu ülkenin toprak bütünlüğü politikasına rutin atıf yapıp hem etkili gazetelerinden New York Times'ta “Irak bölünürse uluslararası toplum bunu nasıl karşılar” yoklamalarının yapıldığına dair haber çıkmasını bu çizelgede alt alta yazmak gerek.



Şüphesiz, ABD Başkan Yardımcısı'nın “Bu topraklar tarihte suni sınırlar çizdiğimiz yerler” demesi sağlam bir itiraf. Ama aynı paragrafın devamında “Birbirinden tamamen ayrı etnik, dinî, kültürel gruplardan oluşuyor. Ve biz bunlara 'Alın size suni bir devlet, birlikte yaşayın', dedik” demesi başka ve tehlikeli bir tartışmanın kapısını açıyor.



Bölgeye, bu topraklara, bu insanlara etnik, dinî, kültürel hadi o söylememiş ama biz ekleyelim hatta mezhebi ayrımlar nedeniyle farklı gruplar olarak bakmanın faturasını ödemiyor mu şimdi herkes?



Üstelik, bu açıklamalar durumu düzeltecek, değiştirecek değil aksine yaşanan büyük sıkıntıyı ve çatışmaları derinleştirecek bir yaklaşımın uzantısı.



Bir zamanlar o cetvelle ve Batılılarca çizilen sınırların suniliğinin neresinin gerçeğe aykırı olduğu konusunda belli ki Batılılar hâlâ bu coğrafyanın insanları olan bizlerle aynı şeyi düşünemiyor, düşünmüyor.



Yüz yıl önce hatalı sınırlar çizdik, e şimdi o hatayı düzeltelim?



Nasıl?



Şimdi baktık ki biz farklı inanç, etnik, kültür gruplarını aynı devlet sınırları içinde tutmaya zorlamışız, bundan vazgeçelim…



Nasıl olacak?



Herhalde meselâ konu Irak'sa, bölelim üçe olsun bitsin… fiilen bir Kürdistan var; güney ve kısmen batıda geneli Şii bir bölge. Ortada bir yerde şöyle Suriye'dekilerle birleşen bir Sünni bölge yaptık mı tamamdır sanırım…



Hem kuşbakışı bakınca fiyakalı da durur bak…





Biden'ın açıklamalarından sonra Irak'taki gelişmeleri başka bir gözle görmek kaçınılmaz.



Halep'in sabahtan akşama kadar bombalandığı; Felluce'de insanların açlıktan öldüğü; Suriye başta olmak üzere bütün İslam coğrafyasında genelde mezhep özelde etnik çatışmaların kangren haline getirilmeye çalışıldığı bir sürecin içindeyiz.



Sorunları yine uzaklardan çok uzaklardan eski hataları itiraf ederken yeni hatalara kapı açacak şekilde çözme önerilerinin kimseye ama hele bu topraklara bu coğrafyanın insanlarına zerre hayrı veya katkısı yok.



Başta Kut-ül Ammare'ye atıf yapmıştık.



Tam yüz yıl sonra yine o savaştaki en kritik coğrafî faktörlerden birine yani Dicle Nehri'ne dönüp bakmak zorunda kalıyoruz.



Parlamentoyu basan Sadr destekçileri Dicle Nehri üzerindeki köprüden geçip yapıyor eylemini.



Sünni vekiller ve özelikle Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin vekilleri yine Dicle Nehri üzerinden kuzeye ulaşmaya çalışıyorlar o karambolde.



Olaylar insanlar şekil değiştiriyor ama coğrafya değişmiyor.



Nehir aynı topraklar aynı insanlar aynı.



Batı'dan kendilerine sunulan sorunlar ve sorunları ağırlaştıracak çözümler de yine aynı…


#Kut-ül Ammare
#Dicle Nehri
#Mukdeta el Sadr
#Felluce
8 yıl önce
Irak’taki test sürüşü
Yüzyılın felaketi… Siyasi çarpıtmaya gerek yok…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?