|
Bütün yollar Türkiye"den geçecek...

“Kozmik oda”nın kapılarının açılmasıyla yeni bir dönemece giren ve gerçekte asıl şimdi başlayan zorlu, tarihî süreç eğer herhangi bir kazaya (“dış müdahale”ye ya da Batılıların ve İsrail''in sözcüsü ve gözcüsü gibi nefes alıp veren beyaz Türk sömürgecilerinin türlü provokasyonlarına ve şantajlarına) kurban gitmezse, Türkiye, 1908''den bu yana maruz kaldığı derin kuşatma''yı yarmayı başaracak.

Erdoğan hükümeti, yakın tarihimizin en büyük “bağırsak temizleme” operasyonunu gerçekleştiriyor. Böylesi bir restorasyona soyunmak her babayiğidin harcı değil. Başbakan Erdoğan''ın kararlı bir şekilde, “bu işin sonuna kadar gidilecek” demesi, diğer kurumların yetkililerinin Erdoğan''ı şu ya da bu şekilde destekleyen açıklamaları, bu çok yönlü restorasyon, silkinme, toparlanma ve yeniden uzun bir tarihî yürüyüşe soyunma operasyonunun ülkemizin bütün kurumlarının elbirliği ve işbirliği yapmasıyla gerçekleştirildiğinin bir göstergesi olarak okunabilir.

Eğer bu gözlemlerimiz doğruysa, Türkiye, tarihî bir dönemeçten geçiyor: Tatilden eve dönüyor, tarihin yapılmasında yeniden büyük roller oynamaya hazırlanıyor.

Bir tarafa not edin: İran''ın karıştırılması da, Ortadoğu''da Yemen''de yeni bir savaş cephesinin açılması da, Türkiye''nin kendine gelerek tarihe girişinin ve yeniden gelişinin önünü kesmeye dönük girişimlerdir.

Birileri “hayal gücümün ne kadar geniş olduğunu” düşünebilirler. Onlara şunu hatırlatıyorum sadece: Türkler, -Osmanlı''nın durdurulmasıyla birlikte- tarihten çekildikleri için, tarihi, yalnızca sömürgeci Batılılar yapıyor.

Batılılar, sadece bölgenin değil, bölge üzerinden dünya tarihinin yeniden yapılmasını başlatacak aktör''ün dün olduğu gibi yarın da medeniyet iddialarını kuşanan bir Türkiye olduğunu çok iyi biliyorlar. O yüzden şimdiye kadar hep içerideki laikçilerle, “devşirme”lerle çalıştılar. Şimdi laikçilerin Türkiye için bile hiçbir makul projeleri olmadığını farkettiler ve Türkiye''nin gerçek gücünün, önü kesilen, kurutulmaya çalışılan nehri, pınarı, kaynağı yani tarihî yolculuğu yeniden hatırlayan ve hatırlatan yerli aktörlerde olduğunu gördüler.

Ama Türkiye''nin -Batılıların gönüllü acentası gibi nefes alıp veren laikçilerin, “devşirme”lerin aksine- yaratıcı, fedakâr, çilekeş ve vatanını aslâ satmayacak yerli çocukları, basiret ve ferasetle, derin tarihî tecrübe ve hafızayla donanarak Amerika''yı da, İngilizleri de, İsrail''i de “dize getirmeyi” başardılar: Artık AB''nin Balkanların ötesine taşabilmesi de, ABD''nin bölge üzerinden egemenliğini idame ettirebilmesi de, İsrail''in bölgede yarım asırda kurmayı başardığı zorba hegemonyayı sürdürebilmesi de Batı-güdümlü laikçi Türkiye''ye bağlı; yani “gerçek Türkiye”nin susturulmasına…

Fakat Türkiye, artık bu gerçekleri gördü ve bölgeye barışı, kardeşliği, adaleti, vicdanı, hakkaniyeti hâkim kılacak formülün kendi tarihî genlerinde gizli olduğunu farketti. O yüzden bu tarihî dinamikleri harekete geçirebildiği ölçüde, bölgemizin geleceğinin Batılılar tarafından değil bölge halkları tarafından belirlenebileceğini, bu konuda dün olduğu gibi, yarın da büyük riskleri göze alarak öncü rolü oynayabileceğini bölgeye derinlemesine açılarak gösterdi Türkiye.

Bu gerçeği ve bu gerçeğin gün ışığına çıkardığı Türkiye''nin gerçek gücünü Amerikalılar da, Avrupalılar da, İsrailliler de gördüler ve Türkiye''siz bir şey yapılamayacağını bizden daha iyi biliyorlar.

O yüzden, bir yandan Türkiye''yle çalışmaya, öte yandan da, Türkiye''nin önünü kesecek iç ve dış operasyonlara soyunmaya mahkûmlar.

Peki Türkiye bunları görmüyor mu? Şimdiye kadar görmüyordu; ama artık “gözleri faltaşı gibi açıldı” Türkiye''nin. Şimdi yolu çizilen değil; yol çizen, kendi yolunu, bölgenin yolunu açan, gösteren, belirleyen tek aktör Türkiye artık.

Bu süreçte Türkiye''nin önünü açan bazı kurumlar ve “aktör”ler var. Bunların başında Fethullah Hoca geliyor. O yüzden Fethullah Hoca''ya şükran borçluyuz. Fethullah Hoca, sabırla, basiretle, ferasetle -köklü ve uzun vadeli sonuçları olacak- bir dışarıdan yarma harekâtı gerçekleştiriyor. Büyük risk alıyor: “Hain”, “satılmış” gibi zor zamanlarda kolaylıkla yapıştırılacak damgaları, karalamaları göze alarak gerçekleştiriyor yürüyüşünü.

Fethullah Hoca''ya bu tür damgaları yapıştıranları aynaya bakmaya davet ediyorum yalnızca.

Fethullah Hoca, “ılımlı İslâm”ın, İslâm''ın Protestanlaştırılması, ehlileştirilmesi projesinin bayraktarlığını mı yapıyor peki? Eğer böyle bir şey sözkonusu olsaydı, Türkiye''de Batılıların gönüllü acentaları / laikçi şebeke, Fethullah Hoca''ya topyekûn saldırmak yerine, baş tacı yapardı Fethullah Hoca''yı…

Özetle, bütün yolların Türkiye''den geçeceği günler yakındır, diyorum…

14 yıl önce
Bütün yollar Türkiye"den geçecek...
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset