|
‘Rejim değişikliği’ ne demek?
Bu hafta sonunu 'sıla-i rahim'e ayırdım. Çoluğu çocuğu topladım, babam Samsun'da kızkardeşlerimin yanındaydı onu da aldım, doğru Ağasar.

Şalpazarı'nda Abaluğun kahvesinin önünde bizim köylülerle 5-10 dakika hasbihal ettik, sonra Düzköy'e çıktık, bizim köyün eski hocası şimdiki muhtarı Şaban Hoca'nın eşliğinde Mehmet Ali Amcam'ı ziyaret ettik, sonra ver elini Acısu.

Yanık'ta babamın kadim arkadaşı –Arap dilinin üstadlarından- Hüseyin Tural'ı da ziyaret ettikten sonra Erikbeli üzerinden Kadırga'ya, oradan Ağdaş Obası'na.

Şimdi, yazı yazmak için, internet erişimi olan bir yer buldum. Maçka'dayım. Sümela'nın altında, Altındere'nin üstünde güzel bir mekan var. Derenin sesi bütün gürültüleri bastırıyor.

Memleket havası başka, insanın kafasını temizliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, evvelki gün ne dedi Rize'de?

Özetle, 'rejim değişti' dedi.

Bunu en son 21 Ocak'ta Yeni Şafak'ta yazmıştım. (Daha önce Star'da da yazmıştım ama şu dere gürültüsünde, internetten o yazıyı bulamadım.)

21 Ekim 2007 tarihli, Cumhurbaşkanı seçme yetkisini Meclis'ten alıp halka veren referandumla, rejimin niteliğinin değiştiğini yazmıştım.

Tabii, o dönemde AK Parti iktidardaydı. Türkiye'de hiç kimse AK Parti iktidarını gölgeleyecek veya eksiltecek bir gelişme olmasına ihtimal vermiyordu.

Rejimin niteliğinin değişmesi, AK Parti iktidarında kabil-i tatbik bir gerçeklik olarak görünüyordu.

Erdoğan, AK Parti'nin kurucusu ve AK Parti hareketinin lideri olarak, kendi partisinin iktidarında Başkan gibi davranmaya müsait ortam bulabiliyordu.

AK Parti içinde, Cumhurbaşkanı'nın bu yöndeki taleplerine menfi cevap verecek kimse çıkmazdı. Genel kanaat buydu.

7 Haziran seçimlerinde bir sürpriz oldu.

Seçim sonuçları AK Parti'ye tek başına iktidar imkanı vermedi.

Bu da, ister istemez, bazı siyasilerin 'fiili başkanlık' diye tanımladığı 'durum'u zora soktu.

Elbette, bu büyük bir handikap.

Handikap, salt 'fiili başkanlık'la ilgili değil. Bir şey daha var.

AK Parti, 13 senedir iktidarda. Kurulduğundan bugüne kadar 'tek başına iktidar'dan başka bir tercihe mecbur kalmadı.

Ortaklığa alışmadı. Tatmadı bile.

Böyle bir durumda, koalisyon kültürüne intibak etmesi kolay değil.

7 Haziran'dan sonra 'hane'yi başkalarıyla paylaşmak gibi bir zorunlulukla karşı karşıya.

Bir evde iki ailenin kiracı olması gibi. Evin odalarını, evdeki araç gereci müştereken kullanmak gibi.

AK Parti, böyle bir şeyi düşünebilir. Düşündü de.

Fakat görüldü ki, (Bu cümleyi geçen hafta da kullanmıştım) 'Cumhurbaşkanı, haneye ağyarı sokmak istemiyor.'

İki faktör, 'tek başına iktidar ihtimali' ve 'fiili başkanlık kaygıları' bizi şu noktaya getiriyor:

AK Parti, milletin koalisyon istediğinden emin olmadan koalisyon yapamayacak.

Tek başına iktidar ihtimalinin ya gerçekleşmesi ya da tamamen kafalardan silinmesi lazım.

Bu da ancak seçimle ortaya çıkar.

Peki, seçime nasıl gidilecek?

1- CHP destekli azınlık hükümetiyle.

2- MHP destekli azınlık hükümetiyle.

3- MHP'nin güven oylamasına katılmayarak vize vereceği bir AK Parti azınlık hükümetiyle.

4- Cumhurbaşkanı'nın kuracağı, HDP'li bakanların da katıldığı bir azınlık hükümetiyle.

CHP, 1. Seçeneği istemedi. MHP ise, bir gün başka, bir gün başka konuşuyor.

2. seçenek de bir çok açıdan 'malul' görünüyor. AK Parti de, MHP de, HDP'li bakanların bulunacağı bir seçim hükümeti istemezler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da , 'HDP'yi hükümete sokmak' gibi bir 'ilk'e imza atmaz.

Geriye 2 ve 3 nolu MHP'li seçenekler kalıyor.

Başbakan Davutoğlu bugün MHP lideri Bahçeli'ye koalisyon teklif eder mi?

Etse bile, MHP bunu kabul eder mi?

İkisine de 'evet' demek zor.

Davutoğlu ve Bahçeli'nin 'azınlık hükümeti'ni konuşmaları daha kuvvetli bir ihtimal.

Rize'deki konuşması, Cumhurbaşkanı'nın 'doğru sonuç'a ulaşmak için daha çok inisiyatif kullanacağını düşündürüyor.

Eğer gerekirse, süreci tayin edecek bir inisiyatif.

Doğru sonuç ne?

Doğru sonuç, şimdilik seçim.
#AK Parti
#HDP
#MHP
9 yıl önce
‘Rejim değişikliği’ ne demek?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi