Gıdadaki artışın % 50’si köpük

İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz, Türkiye’de gıda fiyatlarının son 1 yılda yüzde 100’e yakın arttığını belirterek, “Enerjide dışa bağımlıyız. Bunun fiyatlara yüzde 50 etkisi varsa, yüzde 50'si tamamen köpük” dedi. Kopuz, ayrıca dünyada gıda sorunu yaşamayacak 5 ülkeden birinin Türkiye olacağını söyledi.

Mesude Demirhan Yeni Şafak
Ali Kopuz

Önce pandemi ardından da yaşanan kuraklık nedeniyle dünyada gıda sıkıntısı baş gösterdi. Dünyanın büyük üreticileri gıda ihracatına yasaklar getirmenin hemen ardından Rusya, dünyanın tahıl ambarlarından Ukrayna’ya saldırdı. Peş peşe gelen olaylar dünyada gıda krizinin yaşanmasına yol açtı. Bu olumsuz gelişmelerden Türkiye de nasibini aldı. Birçok ürünün fiyatları aniden fırladı. Bu durum enflasyonun yükselmesine yol açtı. İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, başta dünyada yaşanan gıda krizi olmak üzere, stokçuluk, israf konularında önemli açıklamalarda bulundu. İşte Ali Kopuz'un Yeni Şafak'a yaptığı önemli açıklamalar:

KDV İNDİRİMİNİ CEBE ATTILAR

Son dönemde dünyada gıda fiyatlarında yaşanan yükselişi nasıl değerlendiriyor sunuz?

-Hasat dönemiyle birlikte, yeni yeni ürünleri almaya başlıyoruz. Verilen taban fiyatların köylüyü memnun edecek seviyede olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, gerçekten bir enflasyon var. Ancak Türkiye’den kaynaklı değil. Türkiye’de son 1 yılda gıda fiyatları yüzde 100’e yakın arttı. Enerji ve petrole olan bağımlılığımızdan dolayı fiyatlarda yükselme var. Bunun fiyatlara yüzde 50 etkisi varsa yüzde 50’si de köpüktür. Devlet birçok üründe KDV’yi indirdi. Bütün sektörlere elinden gelen yardımı yaptı. Ancak vatandaş KDV indiriminin hiçbir faydasını göremedi. KDV indirimini alıp cebine koydular. Maalesef fırsatçılık gibi genlerimizde, kültürümüzde olmayan şeyleri içimize yerleştirmeye başladılar. İnsanların bu kadar fırsatçı zihniyete sahip olması anlaşılır bir durum değil. Nakliyenin getirdiği elbette bir fiyat yükü var. Ama köpük de çok.

SUNİ PAHALILIK OLUŞTU

Stokçuluk ile ilgili neler söylemek istersiniz?

-Son zamanlarda stokçuluk zihniyeti oluşmaya başladı. Üreticide de bu var. Malını alıyor. İçeride stokluyor. Sonra devletten onun karşılığında para alıyor. Onunla gidip tekrar mal alıp, stok yapıyor. Ama satmıyor. Satmak için fiyatların yükselmesini bekliyor. Suni bir pahalılık oluşuyor. Onun için biraz vicdanımızı kontrol etmemiz lazım.

Peki bu fırsatçılığın önüne nasıl geçeceğiz? Sizce çözümü nedir?

-Stokçuluk, fahiş fiyata mal satma, bu tamamen ahlaki bir sorun. Bunu sadece tedbirlerle çözmeniz de mümkün değil. Hükümetin alacağı kararlar ve kontrol mekanizması belli bir kontrol sağlar. Onun haricinde mümkün değil. Ahlaki çöküntüden dolayı bunları çözemez hale geldik. Sıkıntının büyüğü burada.

KÖYLÜ ARAZİLERİ BOŞ BIRAKMASIN

Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte dünyadaki gıda krizi derinleşti. Hububatta sıkıntı yaşar mıyız?

-Biz zaten buğday üretiminde kendi kendimize yetiyoruz. İthal ettiğimiz kadarını ise dahilde işleme rejimiyle işleyip yurt dışına satıyoruz. Burada özellikle Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle bir sıkıntı olacak diye bir beklenti var. Bu da iç piyasayı etkiliyor. Ukrayna limanlarındaki buğdayın çıkışına izin verilmesi için İstanbul ve Moskova'da görüşmeler yapılıyor. Biz yine buğdayı temin edebileceğiz. Sıkıntımız olmaz. Yeter ki içeride köylü arazisini boş bırakmasın. Buğday üreticisine çok güzel bir fiyat verildi. Dünyada gıda sorunu yaşamayacak 5 ülke saysak bunlardan biri de Türkiye'dir.

850 milyar DOLAR çöpe gidiyor

Gıdadan bahsediyoruz ancak çok büyük de bir israf var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Dünyada 850 milyar dolarlık gıda çöpe atılıyor. Bunun 14,5 milyar doları Türkiye'de. Gıda israfıyla ilgili bir komisyon oluşturduk. Ekmekte çok büyük israf var. Yaş sebze ve meyvenin yarısı çöpe gidiyor. 2023'ten sonra Türkiye'nin önünde hiçbir güç duramayacak. Türkiye ilk 10'da süper güçlerden biri olacak. İhracatımız artıyor.

Desteklerin yüzde 40’ı boşa gidiyor

Tarıma verilen destekler yeterli mi? Doğru adrese gidiyor mu?

-Katma değerli ürüne ekstra bir destek talebi geldi. Tarımda mahsul üzerinden destek verilmesi lazım. Tarlaya destek değil, üretilen mala yani çıktıya destek verilmesi lazım. Yılda 2 milyar doların üzerinde tarıma destek veriliyor. O teşvikin mahsul baz alınarak verilmesi gerekiyor. Bunlar üretimi baltalıyor. Hem tarımda hem de hayvancılıkta bunun uygulanması lazım. Aksi takdirde verilen desteklerin yüzde 40'ı boşa gidiyor. Türkiye’de tarıma verilen destekler çok yüksek ve yerinde. Bu sayede de tarımsal hasılamız artıyor. Ancak desteklerin istismar edildiği durumlar da olabiliyor maalesef Örneğin tarımsal desteklerin tarlalara verilmesi bazı sorunlara yol açabiliyor. Bazıları ekim yapmadan destek alma yoluna gidebiliyor. Hiç yatırım yapmıyor, hiç emek vermiyor ve karşılığında destek alıyorlar. Bunu engellemenin en iyi yolu desteğin mahsule verilmesi. Böyle yapılırsa üretim daha çok artar. Bir de katma değerli ürünlere özel destekler verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ürün ve havza bazlı destekler de düzenlenirse, planlama eksikliğinden doğan sorunların önüne geçilmiş olacak.