IMF'siz 10 yıl

Seçim günü, Türkiye’nin IMF’ye borcunun son taksiTini ödeyip mali boyunduruktan kurtuluşunun 10. yıl dönümü. Türkiye, 14 Mayıs’ta sadece cumhurbaşkanı seçmeyecek, aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın üretim ve istihdam odaklı bağımsız ekonomi modeli ile 7’li Masa’nın IMF yanlısı ekonomi politikaları arasında tercihte bulunacak.

Cabir Turğut Yeni Şafak
IMF refah getirmiyor, borç sarmalına sürüklüyor.

Sıklıkla ABD ve İngiltere gibi ülkelerin güdümünde politikalar üretmekle eleştirilen Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) reçete ettiği programların çoğu uygulanamadan rafa kalktı. Genelde ağır şartları içeren ve ülkelerin yerli üretimini baltalayan politikaları dayatan IMF programlarının önemli bir bölümü iflas etti. 7’li Masa ortaklarının bel bağladığı IMF endeksli politikalar, Türkiye’de de kötü tecrübelerle anılıyor.

19 STAND-BY ANLAŞMASI

14 Mayıs 2023, Türkiye’nin kader seçimlerinden birisi olmasının yanında, IMF defterinin bir daha açılmamak üzere kapatılmasının da 10’uncu yılı. Uluslararası Para Fonu’ndan ilk borç 1961 yılında yapılan stand-by anlaşması ile Cemal Gürsel Hükümeti tarafından alındı. 1961-2005 yılları arasında 19 stand-by anlaşması imzalayan Türkiye, toplamda 56,5 milyar dolarlık borç aldı. Türkiye, 2008’de süresi biten son anlaşmanın ardından IMF ile yeni bir anlaşma imzalamayı reddetti.

2001 KRİZİNDE ROLÜ VAR

Türkiye; Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik buhranı olarak tanımlanan 2001 krizini, IMF’nin dayatmacı politikaları uygulanmaya çalışılırken yaşadı. Özellikle 1990’lı yıllardaki istikrarsız koalisyon hükümetleri döneminde, Türkiye; IMF ile zor ekonomik kuralları kapsayan farklı anlaşmalar imzalamak veya borç için kurumun kapısında beklemek zorunda kaldı. 1999 sonunda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, elindeki bütçeyle artık yürünemeyeceğini anlayınca IMF ile stand-by anlaşması imzalayıp, 4 milyar dolar borç aldı. Fakat, hatalı yapılan program kısa sürede çöktü. Türkiye bir kez daha IMF'den ilave borçlandı. AK Parti iktidara geldiği Kasım 2002'de, IMF’ye olan borcu 23,5 milyar dolar olarak devraldı. Türkiye, 14 Mayıs 2013 tarihinde IMF’ye olan borcunun son taksidini ödeyerek bu mali boyunduruktan kurtuldu.

FAİZLERİ YÜKSELTMEK İFLAS VE İŞSİZLİK DEMEK

CHP ile İYİ Parti’nin başını çektiği, HDP’nin ise gölge ortak olarak iştirak ettiği 7’li koalisyonun; tüm dünyanın kaçtığı IMF endeksli politikalardan medet umması dikkat çekiyor. Enflasyonu düşürmek için faizleri yükseltmek gerektiğini savunan 7’li Masa’daki partilerin ekonomi kurmayları, Türkiye’nin şu anda uyguladığı düşük faiz uygulamalarına son vermeyi ve ekonomiyi soğutarak enflasyonu düşürmeyi planladıklarını açıkça ifade ediyor. Şirket iflaslarını, işten çıkarmaları ve kemer sıkmayı beraberinde getiren yüksek faiz politikası, IMF’nin mali programlarının ana temasını oluşturuyor.

MALİ KARNESİ KIRIKLARLA DOLU

Oysa uygulayacakları ekonomik modelin merkezinde bulunan IMF’nin mali karnesi kırıklarla dolu. IMF tarafından finansal zorluk yaşayan ülkelere ‘kurtarma’ adı altında sunulan ekonomi programları, çok daha büyük mali krizlerle sonuçlanıyor. Uluslararası Para Fonu, verdiği krediler karşılığında, acı reçetelerle bu ülkelerin ekonomilerini düzeltmektense onları dış borç sarmalına sokup kendisine bağımlı hale getiriyor. IMF güdümlü ekonomi programlarının esiri olan Arjantin’den Meksika’ya, Yunanistan’dan Endonezya’ya, Şili’den Malezya’ya kadar pek çok ülke belini doğrultamadı. Kemer sıkma politikalarını ve yüksek faizi önceleyen IMF’nin programları nedeniyle iş yerleri ve büyük şirketler kepenk indirdi. Sosyal devlet uygulamaları yok edilirken, yoğun işten çıkarmalar yaşandı. Dayatılan yıkım politikaları nedeniyle ülkelerdeki yoksulluk derinleşti.

YUNANİSTAN HÂLÂ BORÇ BATAĞINDA

2008 küresel krizinden etkilenen Yunanistan 2 yıl sonra iflasın eşiğine sürüklendi. Ülkeye Avrupa Birliği ortakları ve IMF, acı reçete karşılığında 288 milyar avro kredi verdi. IMF’nin programı; 2060’a kadar ödenmesi gereken borç ve Yunan halkını zorlayan kemer sıkma politikasına yol açtı. IMF karşıtlığının had safhaya ulaştığı Yunanistan, Avrupa’nın en borçlu ülkesi unvanından bir türlü kurtulamadı. 20 Ağustos 2018’de kurtarma programından çıkıldı. Ancak milli gelirin yüzde 180’ine ulaşan kamu borçları hala Atina’nın en büyük sorunları arasında. Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, IMF'nin kemer sıkma programının Yunan ekonomisini içinden çıkılamayan bir yavaş büyüme/yüksek işsizlik sarmalına soktuğu görüşünü aktarmıştı.

ARJANTİN'DE REKOR ENFLASYON

IMF ile 2018’de 57 milyar dolarlık stand-by anlaşması imzalayan Arjantin’in başına gelmeyen kalmadı. Stand-by anlaşması yapıldıktan sonraki süreçte enflasyon yüzde 34’ten yüzde 100’e ulaştı. Faizler yüzde 26’dan yüzde 78’e çıktı. Borçluluk oranı yüzde 57’den yüzde 80’e tırmandı. Son 5 yılda büyüme oranı ortalama yüzde 0 oldu.

IMF’SİZ TÜRKİYE 20 YILDA 4,5 KAT BÜYÜDÜ

IMF politikalarını reddeden AK Parti 20 yılda Türkiye ekonomisini 4,5 kat büyüttü. IMF ve Batılı merkez bankalarının öncelediği kemer sıkma politikalarının aksine üretimi, yatırımı, istihdamı ve ihracatı önceleyen Türkiye, salgın ve Ukrayna savaşının dünya ekonomilerini hızla içine sürüklediği sıkıntılı süreci de başarıyla atlattı. Dünya ekonomileri durgunlukla, işsizlikle, grevlerle boğuşurken; düşük faiz politikası uygulayan Türkiye, güçlü büyüme ile farkını gösterdi. Uygulanan yerli ve milli ekonomi politikalarının getirdiği iyileşme sayesinde Türkiye’nin kamu borcunun milli gelire oranında da son 20 yılda 40 puanlık düşüş sağlandı. 2002’de yüzde 71,5 olan borcun milli gelire oranı yüzde 31,7’ye geriledi.


Türk sağlık sektörü için 250 milyon avroluk kredi

Zincir marketlerin iptal davalarına mahkemeden ret

Bu yaz Türkiye’ye Avrupalı akını olacak: Uçaklarda koltuk sayılarını arttırdılar