Burada tarih de enkaz altında

Dünyanın, aydınlatılan ilk caddesi olarak bilinen Antakya’daki Kurtuluş Caddesi depremde yıkılan caddelerden biri. Cami ve kiliseler dışında tarihi yapılar çoğunlukla otel, restoran, kültür merkezi ve konukevi olarak kullanılıyordu. Binalarda inceleme yapan görevliler, savcılar eşliğinde notlar tutuyor.

Aybike Eroğlu Saliha Engin Yeni Şafak
Ağır tahribat gören yapıların üzerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Tescilli Kültür Varlığıdır İzinsiz Müdahale Edilemez!” yazısı bulunuyor.

Dünyanın ilk aydınlatılan caddesi olarak bilinen Kurtuluş Caddesi, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yerle bir oldu. Tarihi yapılar bakımından oldukça zengin olan 2 kilometrelik Kurtuluş Caddesi boyunca yürüdüğümüzde, buradaki tarihi yapıların büyük oranda zarar gördüğünü gözlemledik. Depremden önce şehrin en hareketli noktalarından olan caddede, onlarca dükkan, restoran, kafeterya ve otel yerle bir olmuş. Tarihi binalarda derin çatlaklar varken, camilerin duvarları ve minareleri yıkılmış. Caddedeki tahribatla ilgili olay yeri inceleme ekipleri inceleme yaparak, savcılar eşliğinde notlar tutuyor. Asi Nehri ile Habibi Neccar Dağı arasında kalan bölümde yer alan Kurtuluş Caddesi, Kışla binası ila Dörtayak Mahallesi arasında bulunan ve farklı dini, etnik kökenden sosyo-ekonomik düzeydeki onlarca insanın yaşadığı cadde, Hatay’ın Fransız işgalinden kurtuluşuna atfen Kurtuluş adını almıştı.

YENİLENEN YERLER KISMEN AYAKTA KALDI

Caddede 2004 yılında Antakya Kurtuluş Caddesi Yeniden Canlandırma (Rehabilitasyon) Projesi’nin yürütücüsü İstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. K. Kutgün Eyüpgiller Yeni Şafak’a konuştu. İstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisi Doç.Dr. Cemil Akçay, Dr. Öğr. Üyesi Selahattin Ersoy ve Şehir Plancısı Dr. Öğr. Üyesi Mete Başar Baypınar ile beraber depremin hemen ardından bölgeye giden Eyüpgiller, “Ulu Cami tamamen, Habibi Neccar ve Şeyh Ali camileri kısmen yıkılmış. Habibi Neccar ve Şeyh Ali camilerinde ana kubbeler tamamen çökmüş. Kurtuluş Caddesi’nin bahsettiğim canlandırma projesi kapsamında ilgi gören güney bölümündeki yıkımın, kuzey bölüme nazaran daha az olduğunu gözlemledik. Kuzey bölümde sanayi yapılarının daha çok yer alması ve çoğunun eski binalardan oluşması yıkımın sebebi olarak düşünülebilir. Sivil mimarlık örneği geleneksel konutlara baktığımızda son dönem restorasyonlarında elden geçirilen, kısmen de olsa restore edilen konutların depremin şiddetine daha fazla direnç gösterdikleri düşüncesindeyiz” dedi.

Tarihi otel ayakta ama hasarlı

Kurtuluş Caddesi’nde bulunan Sam Franss Oteli de depremle ağır hasar aldı. 1800’lü yıllardan kalma dokusuyla tarihi bu günlere taşıyan otelin geçmiş dönemde Ruhban Okulu olarak kullanıldığını, daha sonra çeşitli restorasyonlardan sonra günümüze otel olarak kullanılmaya başlandığını belirten Ercan isimli otel çalışanı, “Otelin açık alanı, restoran olarak kullanılıyordu. Depremden sonra arka taraftaki işyeri ve binalar otelin avlusuna doğru yıkıldı. Bu otel sezonda oldukça hareketliydi, yabancı turistlerin yanı sıra yerli turistler de çok ziyaret ederdi bizi. Son halini görmek beni çok üzüyor” diye konuştu.

Doğu’nun Kraliçesi yeniden ayağa kalkmalı

Antakya’nın antik çağda ‘Doğu’nun Kraliçesi’ olarak adlandırıldığını hatırlatan Prof. Eyüpgiller sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgede 95 kültür varlığı nitelikli yapı var. 6 Şubat depremine dek Roma’dan başlayarak tüm dönemlerin izlerini katmanlar halinde barındıran bu kentin özelliğini yaşatmak hepimizin sorumluluğu. Asi üzerinde yer alan, 1970’lerde yok edilen Roma köprüsü, Ulu Cami mutlaka aslına uygun olarak yeniden inşa edilmelidir. Hasar gören anıtsal cami ve diğer yapılar kapsamlı restorasyon projeleri ile ele alınmalı, burada Antakya’yı iyi bilen yerli uzmanların da katılması önem taşıyor”


Bu eserler deprem bölgesi için

Enkazdan geriye şehrengiz kaldı

İçimizdeki iyilik harekete geçti: Deprem bilinçli çocukları yıkamayacak