FETÖ, Türkiye’deki iç hukuk yollarını sistematik biçimde istismar ederek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan dosyalar üzerinden uluslararası alanda meşruiyet devşirme çabasına girişti. Özellikle ByLock kullanımı ve Bank Asya hesap hareketleri gibi somut delillere dayanan yargılamaları “hak ihlali” göstermek isteyen örgüt üyeleri, bireysel başvuru hakkını suiistimal ederek iç hukuku araç, AİHM’yi ise hedef haline getiriyor.
YENİ BİR BOYUT
Adalet Bakanlığı, FETÖ’nün yargı kurumlarını tıkamaya yönelik faaliyetleri keşfeder keşfetmez yeni bir yol haritası belirledi. Bunun ardından, AYM’nin gerekçeli kararlarının uluslararası standartlara daha da uygun hale getirilmesi için gerekli altyapı oluşturuldu. Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı, AİHM’deki FETÖ dosyalarına karşı yeni bir hukuk diplomasisi süreci başlattı. Özellikle delillerin teknik geçerliliği, dijital izler, örgüt emir zinciri ve finansal bağlantılarla ilgili somut veriler AİHM nezdinde daha güçlü şekilde kabul görmeye başladı. Bu konuda FETÖ aleyhine verilmiş pekçok karar bulunuyor.
AYM BASAMAK
Türkiye’de 2012 yılından itibaren uygulamaya alınan bireysel başvuru hakkı, hak arama özgürlüğünün teminatı olarak görülse de örgüt mensupları tarafından bir “siyasi kampanya” aracına dönüştürüldü. Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvurularla iç hukuk yollarının tüketildiği algısı oluşturulup, AİHM’ye taşınan dosyalar üzerinden Türkiye aleyhine kararlar alınmaya çalışılıyor. Yüksek Mahkeme’den elde edilen verilerine göre, 2024 sonu itibarıyla AYM’ye yapılan toplam bireysel başvuru sayısı 600 bini aştı. Bunlardan 73 bin civarında başvuruda en az bir hak ihlali tespit edildi. Ancak bu rakamın önemli bir kısmını FETÖ iltisaklı şahısların başvuruları oluşturuyor.
‘ARKA KAPI YARGISI’ GİBİ
Sadece ByLock verisiyle ilgili AİHM önünde bekleyen başvuru sayısı 8 bin 500’ü geçti. Bu başvuruların yaklaşık bin kadarı, 2023 yılı sonunda Türkiye’ye resmi olarak tebliğ edildi. Mahkeme, ihlal kararı verdiği bazı dosyalarda 15 bin avroya kadar tazminat ödenmesine hükmetti.
MAKSAT PROPAGANDA
Yargı kaynaklarına göre, örgüt mensuplarının amacı sadece tazminat almak değil. Asıl hedef, Türkiye’yi “hukuk devleti olmayan” bir ülke gibi göstermek, kamuoyunu ve uluslararası çevreleri manipüle ederek meşruiyet devşirmek. Ayrıca, AİHM kararları üzerinden örgüt üyeleri için iade taleplerine karşı koruma kalkanı oluşturulması amaçlanıyor. FETÖ üzerine hazırlanan istihbarat raporlarında, “FETÖ’nün hukuku istismar etme pratiği, 40 yılı aşkın süredir biliniyor. Bu yapı, mahkemeleri bir hak arama zemini olarak değil, taktik bir araç olarak görüyor. Türkiye’nin iç hukuk sistemini sabote etmeye çalışıyorlar” değerlendirmesinde bulunuyor.
HUKUK DİPLOMASİSİ
Adalet Bakanlığı, FETÖ’nün bireysel başvurularla yürüttüğü kara propagandaya karşı uluslararası hukuk platformlarında daha etkin mücadele yürütmeye hazırlanıyor. Özellikle AİHM önündeki FETÖ bağlantılı dosyalarda Türkiye’nin görüşleri daha teknik ve delil bazlı şekilde sunulacak. Ayrıca, örgütün dijital haberleşme sistemleri, mali kayıtları ve emir-komuta zinciri içindeki hiyerarşik yapı kanıtları AİHM’ye taşınacak.
BYLOCK’A REKOR TEBLİĞ
AİHM, 2024 yılı içinde Türkiye sadece ByLock bağlantılı 3 bin başvuruyu tebliğ ederek savunma istedi. FETÖ bağlantılı dava başvurularının toplam sayısı yaklaşık 18 bin civarında. Bu başvurular, AİHM’nin 2025’te en yoğun mesai harcadığı alanlardan biri olmaya devam ediyor.
FETÖ’NÜN ALGI SÜRECİ
Türkiye’de darbeye teşebbüs etmiş bir örgüt olan FETÖ, kumpas davalarıyla ve yaptığı kanunsuz kadrolaşma eylemleriyle yüz binlerce mağduriyetin sorumlusuyken Avrupa’da hak arayıcı bir yapı gibi kendini pazarlıyor. Hukuk çevreleri, FETÖ’nün iç hukuku itibarsızlaştırma, AİHM’yi ise karar mekanizması olarak kullanma niyetine karşı etkili bir ulusal duruşun şart olduğunu vurguluyor.
AİHM: HUKUKA UYGUN
AİHM, FETÖ üyeliğinden mahkûm edilen Şaban Yasak’ın başvurusuna ilişkin kararını açıkladı. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesi kapsamında “suç ve cezaların yasallığı” ilkesinin ihlal edilmediğine hükmetti. Kararda, ulusal mahkemelerin verdiği mahkûmiyet kararında yeterli delil bulunduğu ve örgüt üyeliği suçunun öngörülebilir bir yasal çerçevede uygulandığı vurgulandı. AİHM, bu suçun hem yasal hem de pratik açıdan öngörülebilir biçimde yorumlandığını belirterek, Türkiye’nin sözleşmeyle uyumlu olduğunu teyit etti.
Hedef delillerin itibarsızlaştırılması
FETÖ üyeliğine dair somut deliller sayılan ByLock kullanımı, Bank Asya işlemleri ve sendika/dernek üyelikleri, AİHM ve AYM kararlarıyla tartışmalı hale geldi. Hukukçular, bu kararların FETÖ’nün Avrupa’daki mağduriyet propagandasını desteklediğini ve Türkiye’nin yargı yetkisini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor.
İstatistikler ele verdi
- AİHM’nin 2024 verileri, FETÖ’nün yeni stratejisini ele vermeye yetti. Aralık 2024 itibarıyla mahkeme önünde 60 bin 350 bireysel başvuru bulunduğu belirtilirken, bunların 21 bin 600’ünün Türkiye’den geldiği bildirildi. Türkiye, AİHM’nin iş yükünün yüzde 35,8’ini tek başına oluşturdu.
FETÖ aleyhine emsal kararlar yolda
- AİHM’nin 2025 yılı sonuna kadar, FETÖ üyeliği suçlamasıyla yargılanan ve mahkûm edilen isimlerden gelen başvuruları da ele alması bekleniyor. Mahkeme, geçen yıl Şaban Yasak davasında emsal niteliğinde bir karara imza atarak, yalnızca ByLock kullanımıyla değil, somut örgütsel faaliyetlerle ilişkilendirilen başvuruları farklı değerlendireceğini ortaya koymuştu. Kararda, “başvuranın gizli yapıda yönetici konumda olduğu, delillerin somut ve bireyselleştirilmiş olduğu” vurgulanmıştı. Bu dosya Mayıs 2025’te Büyük Daire’de yeniden değerlendirilecek. Büyük Daire’nin kararı, Avrupa’daki örgüt üyeliği yargılamalarında belirleyici olabilir.
Formalite başvurular
- Örgüt mensupları, AYM’de reddedileceklerini bildikleri başvuruları dahi sırf AİHM’ye dosya taşıyabilmek için formalite olarak yapıyor. AİHM, FETÖ ile irtibatı nedeniyle açığa alınan ve ardından tutuklanan eski hâkim Z.M.’nın yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu. Mahkeme, başvurucunun iç hukuk yollarını tüketmeden AİHM’e başvurduğunu, dolayısıyla dosyanın esasına girilmesinin mümkün olmadığını belirtti.