Yaralarımızı kendimiz saracağız

BM Kalkınma Programı (UNDP), depremlerin maliyetini 100 milyar dolar olarak açıkladı. 1 milyar dolarlık acil yardım çağrısı ise pek karşılık bulmadı. Kardeş ve dost milletleri bire birde desteğe teşvik etmeyi unutmadan yaralarımızı büyük oranda devlet ve millet olarak kendimizin saracağı aşikârdır.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Yerleşik Temsilcisi Louisa Vinton ve deprem fotoğrafları.

Mahmut Osmanoğlu

Açıklamayı yapan kişi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Yerleşik Temsilcisi Louisa Vinton.

UNDP, 6 Şubat’ta Türkiye ve Suriye’yi vuran depremle ilgili maliyet hasarını 100 milyar doların üzerinde öngörüyor.

Cenevre’de bir BM brifingine Gaziantep’ten bağlanan UNDP Türkiye Temsilcisi detaylandırılmamış ilk değerlendirmelere göre Türkiye’deki depremin “Sadece maddi hasarının tek başına 100 milyar doların üzerine çıkacağını” açıkladı ve ekledi. “Açıkçası, yeniden inşa ve daha sağlam ve daha çevreci binalar inşa etmekle ilgili yapılacaklarla birlikte bu maliyet bu miktarı da aşacaktır.”

Daha önce, Dünya Bankası bölgeyi savaş meydanına çeviren depremlerin Türkiye’deki maliyet hasarını 34 milyar dolar üzerinde hesaplamış, yeniden inşa harcamaları ile birlikte bu miktarın iki katına çıkabileceği öngörüsünü paylaşmıştı. Ancak Vinton, Türkiye’nin UNDP, Dünya Bankası ve AB destekleri ile yaptığı hesaplamalarda çok daha yüksek bir maliyet hasarına ulaştığını söyledi.

BAĞIŞÇILAR KONFERANSI 20 MART’A ERTELENDİ

Ayrıca, tahmini hesaplamaların detayları ile birlikte tamamlandığında söz konusu maliyet hasarının, daha önceden Brüksel’de 16 Mart’ta yapılması planlanan ama daha sonra 20 Mart’a ertelenen Uluslararası Bağışçılar Konferansı için temel oluşturacağını da bildirdi.

UNDP Türkiye Temsilcisi, basın açıklamasında uluslararası toplumun depreme yaklaşımı ile ilgili çok önemli bir konunun altını çizmeyi ihmal etmedi:

Hatay’daki deprem yıkımının adeta “kıyamet” sahnelerini andırdığını ifade eden Vinton, depreme fon oluşturma çağrılarının düşük seviyede karşılık bulmasından duyduğu “büyük hayal kırıklığı ve üzüntülerini” dile getirirken 16 Şubat 2023’te yapılan 1 milyar dolarlık acil deprem yardım çağrısının ancak %9,6 oranında yani 96 milyon dolar kadar karşılık bulduğunu açıkladı ve “İhtiyaçlar devasa ama kaynaklar kıt” diyerek hayıflandı.

20 MİLYON İNSAN ETKİLENDİ

Bu konuya tekrar dönmek üzere depremle ilgili bazı konuları hatırlatmakta fayda var.

Dünya tarihinde ender görülen deprem kaynaklı “yüzyılın felaketini” yaşadık. Depremler, büyüklükleri, sığlıkları, etkilediği alan ve artçı fırtınaları ile bölgeye bir “küçük kıyamet” yaşattı. Depremden Türkiye ve Suriye’de 20 milyona yakın insan etkilendi. Yüz binlerce bina kullanılamaz hale geldi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı verilerine göre Kahramanmaraş depremi, Haiti depremine göre 10 kat daha büyüklükte, 100 milyon metreküp enkaza neden oldu. Daha somut anlaşılması için tasvir edecek olursak 10 km eninde ve 10 km boyunda yani 100 km2 bir alanı bir metre yükseklikte kaplayacak şekilde bir enkaz oluştu.

Depremin ilk günlerinde devlet, belediyeler, STK’lar gönüllüler ve uluslararası arama/kurtarma ekipleri enkaz altından canlı insan kurtarma yarışına girdi. Depreme anında, gereğince müdahale ve yardım analiz meselesi yaraların sarılmasının belli bir düzeye gelmesiyle ilgili bir meseledir ve yapılacaktır da ama şimdi asıl sorun deprem dayanışması yaraların en erken nasıl sarılacağı ile ilgilidir.

Yurt içi bağlamında devlet, tüm yurt içi ve yurt dışı dezenformasyona rağmen, ilk andan itibaren canını dişine takmış büyük bir kadro ile sahada çalışmaktadır. Neredeyse hiçbir ülkenin tek başına kolay kolay baş edemeyeceği bir felaket karşısında tüm gücüyle durmaya çalışmaktadır.

Eksiklikler, koordinasyonda aksamalar illaki olmuştur ama bunların muhasebesi biraz önce de ifade ettiğimiz gibi bir sonraki sürecin konusudur.

Deprem bölgesi dışından belediyeler, binlerce STK ve gönüllülerin depremzedelere yardım yükünü omuzlamaları da millet olarak zor zamanda nasıl kenetlendiğimizin önemli bir göstergesidir.

Büyük oranda, fazla görünür olmasalar da / görünmek istemeseler de yüzlerce sivil toplum kuruluşu sahada arama/kurtarma çalışmaları, günlük sıcak yemek dağıtma dahil birçok konuda depremzedelerle dayanışma içerisinde olmuş/olmaktadırlar. Bir taraftan sosyal medyanın arama kurtarma faaliyetlerindeki olağanüstü faydasını itiraf ederken, deprem bağlamında sosyal medyada pireler develeştirilip, develer pireleştirilse de durum böyledir. Depremzedeler bunu depremin ilk saatlerinden itibaren en küçük örneği ile bir çorbanın ağızlarındaki sıcaklığında en güçlü şekilde hissetmişler.

Tabii bu arada depremzedeye bir iğne ucu kadar da olsa faydası dokunan her kimse minnet ve şükranla anıyoruz.

DIŞ YARDIMLAR İKİ KATEGORİ

Arama/kurtarma faaliyetleri dahil dış yardımlara gelince bunu iki kategoride incelemek gerekir.

Birçok bağa sahip olduğumuz halkı Müslüman olan dost ve kardeş ülkeler ve Batı başta diğer dünya ülkeleri.

Türkiye deprem öncesi, senelerdir, Gayrisafi Milli Hasılasına oranla en çok insani yardım sağlayan ülke konumunu korudu, halkı Müslüman ülkeler önde birçok ülkeye insani yardım bağlamında birçok katkısı oldu. Aynı şekilde birçok STK da büyük ve sınırsız bir “iyilik hareketi” oluşturdu. Mazlumun, mağdurun yardımına koştu.

MERHAMET VE ADALET

Yetimlerin dertlerine merhem olma seferinde iken Afganistan’da bir uçak kazasında hayatını kaybeden rahmetli Bahattin Yıldız ağabeyimizin “Geçmişte biz üç kıtaya adalet ve merhamet dağıtmışız. Şimdilerde bir elimiz merhamet dağıtıyor; gün delecek diğer elimiz de adalet dağıtacak” dediği gibi devlet ve millet olarak bir karşılık gözetmeksizin “merhamet” dağıttık.

“Yüzyılın felaketi” ile sarsıldığımızda da merhametimizin dokunduğu köşe bucaktan, az çok, destekler esirgenmedi. Varlıklı dostlarımız da sağ olsunlar geri durmadılar.

Başta Batılı ülkeler ve diğer dünya ülkelerine gelince; ilk günden itibaren bütün dünyadan arama/kurtarma çalışmaları için 102 ülkeden 11.302 kişi, ses ve koku duyarlı köpekleri ile birlikte günlerce deprem bölgesinde kaldılar, yüzlerce canımızı enkaz altından kurtardılar. Milletçe emeği geçen her bir ekibe minnet ve şükran borçluyuz.

BEKLENEN KATKININ GELMESİ ZOR

Yazımızın başında gündeme getirdiğimiz depremin maliyet hasarı bağlamında UNDP’nin açıkladığı, yeniden inşa faaliyetleri ile ilgili 100 milyar doları aşacak meblağa katkı bağlamına geri dönecek olursak Türkiye’yi zorlu bir sürecin beklediğini anlamak zor değil.

UNDP Türkiye temsilcisi Vinton Türkiye’nin bu travmayı atlaması bağlamında dış bağışların önemine dikkat çekerken şöyle diyor:

“Uluslararası camiaya bizim mesajımız, bu felaketin boyutunun ne kadar büyük olduğunun anlaşılması. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de söylediği gibi, Türkiye’nin yıllardır Suriyelilere gösterdiği cömertliği, şimdi Türkiye’ye gösterme zamanıdır.”

Olağanüstü bir yıkıma ve can kaybına sebep olan depremin yaralarının sarılmasında “dış bağış/yardımlar/uygun kredilerin” ne boyutta olacağını, UNDP’nin canhıraş çağrılarının ne ölçüde karşılık bulacağını, eğer yeniden ertelenmez ise 20 Mart’ta Brüksel’de yapılacak Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda göreceğiz. Tabii bu bağışların bir taahhüt olduğunu ve her zaman yüzde yüz gerçekleşmeyeceğini de hatırlatarak.

Yalnız, Türkiye’ye bağış ya da uygun kredilerin uluslararası bağış konferansı çerçevesinde ya da dışında sağlanması ile ilgili başka boyuta dikkat çekmekte fayda var. Türkiye’nin seçim sathı mailine girdiği ve her iki ittifakın da adaylarının belli olduğu bir zaman diliminde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı her ne pahasına olursa göndermek için çalışan ve fırsat kollayan ülke ve liderler dış yardımları bir kaybettirme enstrümanı olarak kullanma yoluna gideceklerdir.

Tarihte bile benzeri az görülen “asrın felaketine” UNDP’nin bir milyar dolarlık acil yardım çağrısına, uluslararası toplumun gereken duyarlılıkta bir tepki vermemesi, 96 milyon dolarlık oldukça güdük bir karşılık gelmesi de bu yüzdendir.

YARDIMLAR SEÇİMDEN SONRA GELECEK!

Zaten, deprem üzerine başından beri içerideki muhalefet ağzı ile yayın yapan ve tüm dünyada hükümet aleyhine dezenformasyon yayan hâkim uluslararası ajanslar, yeniden inşa konusunun başkanlık ve parlamento seçim kampanyalarının merkezinde olacağını yazmaya başladı. Dolayısıyla, UNDP Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton’ın Türkiye’ye “cömert” olunması feveranı duymazdan gelinip, uluslararası bağış konferansında taahhütler verilse de bağışlar/uygun krediler geciktirilerek politik bir enstrümana dönüştürülebilir.

KARDEŞ VE DOST MİLLETLERİ TEŞVİK ETMELİYİZ

Derdimizle dertlenen ülkeleri, kardeş ve dost milletleri bire birde desteğe teşvik etmeyi unutmadan yaralarımızı büyük oranda devlet ve millet olarak kendimizin saracağı aşikârdır.

Bu depremin ekonomik, sosyal, psikolojik, toplumsal vs. çok boyutlu artçıları olacaktır ve uzun erimli dayanışma kaçınılmaz gözükmektedir.

Tüm dünyaya merhamet dağıtmayı şiar edinmiş halkımız “Tek Yürek” olduğunda kendi ülkesine neler yapabileceğini göstermiştir.

Doğu’nun Şairi Muhammed İkbal’in Osmanlı’nın yıkılma döneminde beyitlerde ifade ettiği gibi, bu enkazın altından kalkacak güce sahibiz.

“Dert değil Osmanlı üzerine gam dağı yıkılsa da eğer,

Yüz binlerce yıldızın kanından şafak söker.”


BM temsilcisi: AFAD arama kurtarma konusunda lider

Fahrettin Altun: Devletimiz yüzyılın felaketinden etkilenen kardeşlerimizin yanındadır

Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Hatay'da enkazdan beş kişiyi kurtaran Yunan ekibe plaket verdi