Binalar adeta sanat eseri

Müjde Dila Gümüş’ün editörlüğünde hazırlanan “İstanbul Art Nouveau’su” kitabı, başta mimari olmak üzere çini, mobilya, tezhip ve mezar taşı uygulamalarındaki Art Nouveau etkisine ışık tutuyor.

R. Rüveyda Okumuş Yeni Şafak
Osmanlı mimarisinde etkisi bulunan “Art Nouveau”.

Avrupa’da 19. yüzyılın son çeyreğinde zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı yeni bir sanat anlayışına yöneliş yaşanır. “Art Nouveau” ismini taşıyan bu ekol, Neobarok, Neoklasik ve Neogotik akımlarının dışında sanata ve mimariye yeni bir yorum katma amacı taşır.

Art Nouveau’nun tüm Avrupa ve Amerika’yı etkisi altına alıp ivme kazanmasından kısa bir süre sonra İstanbul’da tanınması ve talep görmesi dikkat çekicidir. Bu tanışıklığın arkasında Avrupa’daki sanatsal ve mimari gelişmelerin 18. yüzyıl ortalarından itibaren payitahtta hanedan ve şehrin seçkinleri tarafından takip ediliyor olması yatar. Böylelikle saray, köşk, yalı, iş hanı, pasaj ve apartmanlara kadar çeşitli mimari yapılarında Art Nouveau görülmeye başlar.

Art Nouveau üslubunun İstanbul’daki yansımaları Baha Tanman’ın sunuşu ve Müjde Dila Gümüş’ün editörlüğünde hazırlanan İstanbul Art Nouveau’sunda etraflıca ele alınıyor. Albaraka Yayınları’ndan okurla buluşan kitapta Müjde Dila Gümüş, Hatice Adıgüzel, İlona Baytar, Ömer Cenker Ilıcalı, Zübeyde Cihan Özsayıner tarafından kaleme alınan makaleler, başta mimari olmak üzere çini, mobilya, tezhip ve mezar taşı uygulamalarındaki Art Nouveau etkisine ışık tutuyor.

OSMANLI MİMARİSİSİNİ ETKİLEMİŞ

Osmanlı mimarisinde doğrudan yansımaları görülen Art Nouveau, Tanzimat devrinden beri süre gelen modernleşme çabalarının bir sonucu olarak gerçekleşir. Art Nouveau’nun Osmanlı mimarisinde benimsenip yaygınlaşmasında İtalyan mimar Raimondo D’Aronco önemli bir rol oynar. 1893’te Sultan II. Abdülhamid’in davetiyle İstanbul’a gelen D’Aronco Osmanlı’nın son dönem mimarisine dair çok sayıda projeye imza atar. Yıldız Sarayı’ndaki Küçük Mabeyn Köşkü ve Kış Bahçesi, Yaverân Dairesi, Ada Köşkü, Istılab-ı Amire Ferhan, İstiklal Caddesi’ndeki Botter Apartmanı, Tarabya’da İtalyan Elçiliği’nin Yazlık Binası ve Huber Köşkü, Kireçburnu’nda Memduh Paşa Yalısı, Yıldız Serencebey’deki Şeyh Zafîr Türbesi D’Aronco’nun mimariye kattığı Art Nouveau yapıların başlıcalarıdır. Art Nouveau özellikler taşıyan Kuruçeşme’deki Nazime Sultan Yalısı ve Karaköy’de Merzifonlu Kara Mustafa Mescidi ise günümüze ulaşamamıştır.

Mimar Raimondo D’Aronco’nun yanı sıra Konstantinos K. Kyriakides, Alexandre D. Yenidünya, İsak-Aram Karkaş Kardeşler, Georgiades Kardeşler, Alfredo Psalty ve Kemalettin Bey gibi devrin meşhur mimarları İstanbul Art Nouveau’suna katkı sunmuştur.

İstanbul’da mimarı bilinen Art Nouveau eserler arasında müellifi Türk olan tek örnek Çamlıca’daki Ahmet Ratib Paşa Köşkü’dür. Köşkün banisi Ahmet Ratib Paşa, II. Abdülhamid devrinin devlet adamlarındandır. İstanbul Art Nouveau’su içinde ayrı bir konuma sahip olan Ahmet Ratib Paşa Köşkü hem dış hem de iç mekânda Art Nouveau’nun takip edilebildiği simge bir yapıdır.

DEVRİN MODASINA UYULMUŞ

Art Naouveau’nun en görkemli ve anıtsal uygulamalarından biri de Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Prenses Emine Hanım’ın (Valide Paşa) Bebek’te inşa ettirdiği Hıdiva Sarayı’dır. 1898-1901 yılları arasında yapımı tamamlanan ve mimar Antonio Lasciac’ın imzasını taşıyan Hidiva Sarayı İstanbul’un ilk Art Neoveau’larındandır.

Mimariye Art Nouveau’nun egemen olduğu dönemde inşa edilen veya yeniden onarımı yapılan eserlerin bir kısmı Art Nouveau motifli çinilerle bezenmiştir. Yıldız Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ve Beylerbeyi Sarayı’ndaki bazı hamamların yapım ve onarımlarında devrin modasına uygun olarak Art Nouveau çiniler tercih edilmiştir. Benzer şekilde Çubuklu’daki Hidiv Kasrı’nda, Çamlıca’daki Ahmet Ratip Paşa Köşkü’nde, Beyoğlu’nda Markiz Pastanesi’nde, Karaköy’deki Çinili Han’da, Fenerbahçe’deki Mon Plaisir Villası’nda Art Nouveau çini panolar yer almaktadır.

Art Nouveau akımı sadece mimari alanda değil mobilya, aydınlatma ve dekoratif eserlerde de özgün örneklerini vermiştir. İstanbul’da Batı kaynaklı mağazalar ve satın alma yoluyla yaygınlık kazanmıştır. Bununla beraber Yıldız Porselen Fabrikası ve Hereke İpekli Kumaş ve Halı Fabrikası’nda Art Nouveau desenli porselen, dokuma ve kumaşlar üretilmiştir. Son dönem Osmanlı saray, köşk ve kasırların tefrişinde kullanılan dekoratif objeler, mobilyalar, saatler, yazı takımları ve kumaşlarda Art Nouveau görülmektedir.

İstanbul’da Art Nouveau’nun izlerini taşıyan bir başka saha mezar mimarisidir. Müslim ve gayrimüslimlere ait mezarlıklardaki pek çok mezar taşının tasarımlarında ve süslemelerinde Art Nouveau bulunmaktadır. Şeyh Zafir Efendi, Mehmet Şakir Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem, mimar Vedat (Tek) Bey’in kızı Hatice Belkıs Hanım başta olmak üzere devrin ünlü simaların mezarlarında Art Nouveau’ya tesadüf edilmektedir.

Doğanın estetiğini stilize ederek yansıtan Art Nouveau, Osmanlı tezhip sanatında da yansıma bulmuştur. Bunun en belirgin ve literatüre kazandırılmış bir örneği ise müzehhip mimarzâde Mehmet Ali Efendi’nin tezhiplerinin olduğu ilmiye icazetnamesidir. Hattat Aziz Efendi tarafından 1904’de istinsah edilen ve Ekrem Hakkı Ayverdi Koleksiyonu’nda bulunan bu yazma icazetnâme Art Nouveau tezhiplerle süslenmiştir.

Geç dönem Osmanlı İstanbul’unun zengin ve kendine has kültürel dokusunun bir bileşenini oluşturan Art Nouveau üslubu 1920’lere kadar uygulama alanı bulmuştur. Özellikle Sultan II. Abdülhamid ve şehrin varlıklı, eğitimli yüksek kesimince tercih edilen bu akıma ait mimari yapıların bir kısmı zaman içinde tahribata uğramış bir kısmı da restorasyon ve koruma planlarıyla günümüze ulaşabilmiştir.


Atık sanatı Bağcılar’da