Büyük bir yetenek ve sabır isteyen hat sanatı, Osmanlı’dan günümüze fedakâr hoca ve talebeleriyle devam ediyor. Bunlardan biri de Hattat Mahmut Şahin. 20 senedir sayısız işlere imza atan Mahmut Hoca, bu fedakârlığı ileri bir boyuta taşıyarak şehirler arası öğrenciler yetiştirdi. Yüzde sekseni kadınlardan oluşan ve sayıları 400’ü bulan bu öğrencilerle, yardım amaçlı sergiler açıp müzeler kurdu. Depremde Yetim Vakfı’yla müzayede düzenlediklerinde, Mahmut Hoca’nın çağrısına onlarca öğrencisi eşlik etti, yüklü miktarda bağış toplandı.
Hat müzeleri de işte bu birliktelikten doğdu. Amasya’da Şeyh Hamdullah Müzesi, Bursa’da Muradiye Kur’an ve El Yazmaları Müzesi, Bayburt’ta Ahmet Revayi Hüsnü Hat Müzesi, Gölcük’te Ali Vasfi Efendi Hüsnü Hat Müzesi açılanlar arasında. Yozgat’daki Fenni Efendi Müzesi’yle Eskişehir’de açılması planlanan ancak şu an için yeni mekanını arayan Yunus Emre Müzesi de hazırlığı biten müzelerden. Türkiye’nin en ücra köşesindeki cami, tekke ve zaviyeler de yine Mahmut Hoca ve talebeleri sayesinde süsleniyor. “Boş bir cami mi gördünüz, beni arıyor, bir hafta sonra hattınızı alıp asıyorsunuz” diye anlatıyor.
BURSA’YA 600 SEFER
Hattat Ali Alparslan Hoca’nın son talebesi olarak icazet alan Mahmut Şahin, şehirler arası dersler vermeye hocasının, “Bu görev size verildiğinde gitmezseniz vebal altında kalırsınız” sözü üzerine başladığını belirtiyor. 2003’te Kocaeli Konservatuvarı’nda başlayan dersler, Gebze, Orhangazi, Bursa, Eskişehir ve Kütahya eklenerek devam ediyor. “O zamanlar iki çocuğum vardı. Ben yollardayken üç çocuğum daha oldu” diyen Şahin, bir taraftan evde derslere devam ederken, mail üzerinden de Cezayir’den Fas’a, Almanya’dan Fransa’ya kadar uzanan bir ders halkası inşa ediyor. Haftalık yolculuklarını ise şu ifadelerle dile getiriyor: “Çarşamba günleri Kocaeli’ne sabah gidip gece dönüyorum. Cumartesi günü Bursa’ya gidiyorum, gece orada kalıp, sabah Eskişehir’e geçiyorum. Pazar günü Eskişehir’de dersimiz ikindi gibi bitiyor, ikindiden sonra Kütahya’ya geçiyorum. Gece yarısına kadar da orada kalıp, geri dönüyorum. Tabii pandemiye kadar otobüslerle bunu hallediyorduk. Hatta geçen mini bir hesap yaptım, 18 senede Bursa’ya 600’ün üstünde sefer yapmışım.”
OTOGAR YAZILARI
Öğrencilerin görmediği birçok zorluğu da var bu yolculukların. Yazın sıcağı kışın soğuğu bir yana beş tane ciddi trafik kazası atlatmış. Otobüs bileti alıp 9 saat otogarda beklediği zamanlarda da malzemelerini çıkartıp yazısını yazmış. Otogar yazılarını evinin bir köşesinde hatıra olarak muhafaza ediyor. Bazen bir taşın, bazen bir bankın, bazen bir çay ocağının ücra köşesinde ders yapmak da bu yolculuğun zahmetlerinden. Eskişehir’den beri öğrencisi olan Müberra Yalın’ın “İlk zamanlar yer bulmakta güçlük yaşamıştık. Hocamız bize, ‘Siz yeter ki gelin, ben otogarda dersimi gösterir, giderim’ demişti” sözleri, fedakârlığın boyutunu anlatmaya yetiyor.
Bu görevi icazetli öğrencilerine devrettiğini belirten Şahin, “Bu sürecin sonu olmadığını biliyorum, ama artık aynı tempoda gidip gelemem. Öğrencilerimi bırakmak niyetinde değilim, yine giderim, sergiler düzenleyip, müzeler kurarız, ama şimdiden sonra oradaki öğrencilerime devrediyorum” açıklamasını yapıyor.
SIRADA KUR’ÂN YAZIMI VAR
Mahmut Hoca’nın uzak mesafe hocalığı bitirmesinin en önemli sebebinin Kur’ân-ı Kerim yazmaya başlamak olduğunu öğreniyoruz. Bütün hazırlıklarını yaptığı halde bir türlü başlayama-masını ise şu şekilde dile getiriyor: “Kur’ân-ı Kerim yazmak bir süreç. Öncesinde hazırlık yapmanız lazım. Yaklaşık 850 tane kağıdım şu anda hazır. Ama tecrit olmam gerekiyordu. Çünkü sinirli veya yorgun olduğunuzda ruh haliniz yazıya yansıyor.”
Taksim Camii kültürün de merkezi
Yıldızlara Yolculuk, Rami’de tanıtıldı
Dört ilde sıcaklık 40 derecenin üzerinde
İmam hatipler artık dünyaya açılmalı
Kültür savaşının tayfası
Haluk Dursun’un mirası dernekle yaşatılıyor
Üsküdar kültür sanat sezonunu açtı
Çoban bulmak imkansız hale geldi: 40 bin TL'yi kabul eden yok
Günlük 2 bin TL veriyorlar: Buna rağmen eleman bulamıyoruz
Fil Gabi’ye 6 yıldır eş aranıyor