Büyük Selçuklular adına Anadolu'nun önemli bir kesiminde fetih faaliyetlerini yürütmüş olan Dânişmendliler, hüküm sürdükleri Amasya, Tokat, Niksar, Sivas ve Kayseri çevresinde birçok mimari eser meydana getirmişler. Bu eserler; malzeme, teknik, tasarım ve süsleme açısından iddiasız yapılar olmuş ancak Anadolu Türk mimarisinin doğuş devresinde kendi kimliğini belirlemeye yönelik ilk örnekleri teşkil etmişler. Bunlardan birisi de Niksar Ulu Camii'dir.
Yapı, Anadolu Türk mimarisinde çok destekli, ahşap çatılı eski tip cami tasarımının gelişmesi sonucunda ortaya çıkan ve 14. yüzyılın sonlarında Bursa Ulu Camii ile en olgun örneğini veren, bağımsız örtü unsurlarıyla donatılmış çok mekânlı cami tasarımının en erken uygulamalarından biri olarak kabul ediliyor. Niksar Ulu Camii'nin derinliğine gelişen dikdörtgen planlı harimini sınırlayan duvarlar moloz taşlarla inşa edilmiş. Harim enine beş, derinliğine yedi tane olmak üzere toplam otuz beş adet değişken boyutlu, bağımsız örtü sistemine sahip. Bu mekân birimlerinin köşelerinde yükselen kesme taş pâyelere sivri kemerler oturuyor. Bu kemerler mihrabın önünde ve harimin ortasında kubbeleri, diğer yerlerde de çapraz tonozları taşıyor. Mihrap önü kubbesi dışarıdan onikigen kasnaklı piramit şeklinde bir külâhla örtülmüş. Harimin merkezindeki kubbenin altında mahfil niteliğinde bir seki meydana getirilmiş. İki kubbe dışında düz toprak damla örtülü olduğu anlaşılan cami, günümüzde kiremit örtülü bir ahşap çatı altına alınmış şekilde bulunuyor.
Ramazan'da yapmamanız gerekenler