1 milyondan fazla kişide bulunan ve on binlerce kişinin ölümüne sebep olan yeni koronavirüsün görüntüsünü gördünüz. Bilim adamları ünlü başak proteininin yapısını müziğe çevirerek bu kez onu duymanın bir yolunu buldular.
Hücreler, dokular ve virüsler gibi her türlü organizma de dahil olmak üzere neredeyse tüm canlı maddeleri oluşturan proteinler veya diğer moleküller gibi küçük nanoskopik nesneleri göremesek de, hesaplama algoritmamız maddi tezahürünü duyulabilir hale getirmemizi sağlar. Yani her zerrenin bir sesi var.
Duyduğunuz sesler, zil çanları, dönen teller, çalan flütler, hepsi virüsün yüzeyinden gelen ve hücrelere yerleşmesine yardımcı olan spikelike proteinin farklı yönlerini temsil ediyor. Tüm proteinler gibi sivri uçlar amino asitlerin kombinasyonlarından yapılıyor.
Ancak gerçek hayatta, bu amino asitler bir sarmal şeklinde kıvrılma veya bir tabakaya uzanma eğiliminde. Araştırmacılar bu özellikleri notların süresini ve hacmini değiştirerek yakaladı. Isıya bağlı moleküler titreşimler de kendi seslerini aldı.
Bu yöntemle hücrelere yerleşmesi engellenebilir
Ancak bir virüs için neden müzik yapılıyor sorusu akılları meşgul ediyor. Araştırmacılar, bunun, moleküler modelleme gibi proteinleri incelemek için kullanılan geleneksel yöntemlerden daha hızlı ve daha sezgisel olduğunu söylüyor.
Başak proteininin müzikal sekansını diğer sonifiye proteinlerin geniş bir veritabanıyla karşılaştırarak herhangi bir hücreye virüsün yerleşmesine engel olunabileceği vurgulanıyor. Çıkarılan notalar üzerinde çalınan müziğin
enstrümanlara gelince, bunlar tamamen araştırmacıların tercihi üzerinden şekillendi. Daha yatıştırıcı sesi olan kanun benzeri yapıya sahip Japon müzik aleti olan koto kullanıldı.