Daha yeni alışmıştık beuf straganof ve salad rusa!
Şimdi Lazkiye'de zeytin ağaçları chop-stick yapmak için kesilecek. Neden mi? Çinliler bütün güçleri ile Suriye sahillerine çıktı. Bizim sahiller artık bizim değil. Bizim olan bir şey kalmadı.
Baba Esad dengeyi sağlamıştı. Ne İran'a ne Rusya'ya, ne de Araplara çizgiyi aştırmadı, oyunu hep lehine dengeledi. Ruslar ise oğul Esad'ın bitmesini bekledi. Putin Esad'a tam lojistik bilgi sağlamadı, ayakta tuttu, oksijen verdi ama kan vermedi. Ukrayna'da, Batı'nın sesinin ne kadar cılız çıktığını gördü. Esad'ın bitmesine az kala kendisine "gel" denmesini bekledi ve geldi. Buna tam hazırlıklı idi. Başlangıçta yavaş yavaş sonra tam anlamda bölgeye yerleşti. Himemim havaalanını kendi hava üssü yaptı, Jeble kayıkhanesini deniz üssü yaptı. Bundan önce de zaten Tartus limanının %15'i onundu, Şimdi %99'u onun oldu. Baslangıçta birkaç bin askerle başladı. İleride Suriye sahilleri, Rusların turizm cenneti olacak. Her ne kadar Donald Trump "bırakın DAEŞ'le Ruslar uğraşsın” diyorsa da, Ruslar zeki şekilde ufak tefek çarpışmalar dışında DAEŞ'le karşı karşıya gelmedi.
Çin'e gelince "ben de buradayım", "az mı yardım ettim, Esad'ı gökte ararken yerde buldum" diyor. Kim istemez sıcak denizlerde 180 km. sahili olsun? Çin uçak gemisi 22 Eylul'de Süveyş Kanalı'nı geçerek Lazkiye'ye geldi. Kalan mühimmat sonra gelecek. Artık İran yolu ile mi, denizden mi ama kısa zamanda Amerika uyarmadan girecekler.
BM bağışları, dünyanın gözünü boyarken, Çin kalkıp Akdeniz'e gemi gönderiyor. Cılız İsrail bu durumda ne yapar? Artık hiç bir sey yapamaz. Ama İran ama Hizbullah derse kim ilgilenir? Karşısında Rusya ve Çin var. Artık dünya değişti. Çekingen Obama, yaşlı Avrupa, Rusya ve Çin'e ses çıkaramaz. Biz zavallı Lazkiyeliler ne yaparız? Memleket diye bir şey kalmadi ki! Bize ne dediler? "Beğenmezseniz denize atlayın." Atladık. Hedef saptamadan. Bize önce "Türkiye'ye gidin, vize istemiyor" denmişti. Sonra “Türkiye'den denize atlayın” dendi. Bizzat Suriye devleti bu son mülteci göçüne tesvik etti, kapılarını açtı, çok ucuza pasaport verdi, askerliğini yapmamış kişilerin çıkmalarına göz yumdu, gitmeleri için bütün kapıları açtı. Hatta deniz yolculuğunu botlarla planlayanların içinde rejimin adamları başı çekti. Lazkiyeliler şanslıydı yüzmeyi biliyorlardı; ya Humuslular, Şamlılar, Halepliler? Ama Kürtler, denize öylece atladılar. İster öl ister ölme. İşte Suriye'nin kaymağı denizde yüzemeden öylece kıyıya vuruyor. Küçük Aylan'ın görüntüsü sahilde ve kalplerde öylece dondu kaldı. Dikenli ve jiletli teller sana bir buket çiçek olarak sunuluyor. Dünya bunu Türkiye'nin ve Erdoğan'ın aleyhine kullanmayı çok iyi bildi. Sanki Türkiye 2.5 milyon mülteciye kucak açmamış gibi saldırdılar.
Artık Şam-i Şerif yok. Batı uyansa dahi geç kalmış olacak. Suriye kimin umurunda? Doğu devleri sıcak denizlerde ayaklarını ısıtıyor. Biz Suriyeliler bittik. Şurda burda sapanla savaşıyoruz. Batı düşünsün, siyaset kalmadı, sadece asker var beyler! Batı, bu tehlikeyi sezerse ve önlem almaya kalkarsa ancak 1.000.000 askerle gelirse, o da bizi değil kendilerini korumak amacıyla ancak durdurabilirler.
Sayın Erdoğan zeki, Putin'i gözlerinden okudu. Baktı ki ABD, Avrupa "peki" dediler, bu durumda, ben niye akıntıya karşı kürek çekeyim, ben kendi toprağımı korurum, 915 km. sınırım ile ilgilenirim, güvenli bölgeye sığınmacı gönderirim diye düşünebilir. Halihazirda kendisi zaten Allah'a ve tarihe karşı görevini yapmış bulunuyor. 2.5 milyon Suriyeli, barındırılıyor, yediriliyor, yerleştiriliyor, her ihtiyaçları gideriliyor. Bu akıllı davranışın kıymetini biz Türkler anlamış değiliz, muhalefet de anlamış değil. Hala onu asağılara cekmeye calışıyoruz. Ama diğer tarafta birileri dişlerini biliyor.
Bırakalım fili, ayıyı, pandayı birbirleri ile boğuşsunlar. Biz Lazkiyelilere de yakında Avrupa'da felafel dükkanlarında hoşgeldiniz demek kalıyor.
