|

Eğitim mi, para mı?

Son elli yıl içerisinde yaşamın her alanı dikkatle irdelendiğinde paranın Lidyalılardan bu yana hiçbir dönemde kendini bu kadar özel hissettiği söylenemez. Para esasında gündelik hayatta mal veya hizmetin satın alınmasında genel kabul gören bir değişim aracıdır ve öyle de olmalıdır. Paranın anlam ve işlevi sadece bu kadar olmalı; daha fazlasına müsaade edilmemelidir.

04:00 - 29/12/2023 Cuma
Güncelleme: 02:24 - 29/12/2023 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Doç. Dr. Kenan Baş / Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Öğretim Üyesi

Son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye’de yaşanan olaylar, gelişmeler ve değişmeler uzun süredir aklımı kurcalayan “Eğitim mi yoksa para mı?” sorusunu yeniden zihnimin başucuna oturttu. İşin özüne inildiğinde aslında her iki kavramın birbirinden ayrı düşünülmemesi gereken ve birbirleri ile doğrudan bağlantılı ikili bir kavram olduğu söylenebilir. Ama bir şartla; biri diğerine üstün tutulmadığı sürece…

GENÇLERİN DÜŞTÜĞÜ TUZAK

Son elli yıl içerisinde yaşamın her alanı dikkatle irdelendiğinde paranın Lidyalılardan bu yana hiçbir dönemde kendini bu kadar özel hissettiği söylenemez. Para esasında gündelik hayatta mal veya hizmetin satın alınmasında genel kabul gören bir değişim aracıdır ve öyle de olmalıdır. Paranın anlam ve işlevi sadece bu kadar olmalı; daha fazlasına müsaade edilmemelidir. Ancak bu değişim aracı günümüzde kendine öyle bir etki alanı oluşturdu ki, bu değişim aracının sirayet ettiği her insan, her nesne, her kurum, her olgu kısaca yaşama dair her şey özünden ve amacından uzaklaşıp, kontrolden çıkarak farklı bir yapıya büründü. Mevcut zaman dilimi içerisinde eğitimin, paranın gölgesinde kaldığı ve her geçen gün itibarını yitiren ve paranın kendisine çizmiş olduğu eksen çerçevesinde şekillenen bir süreç haline dönüştüğü söylenebilir. Hele ki son dönemlerde tüm dünyada kısa yoldan para kazanmanın avantajları (kazanma şekli önemli değil) ve özendirici nitelikleri toplumlar tarafından, özellikle de gençler tarafından kabul gören önemli bir kanı olduğu süreçte…

Dünyaya yön veren akıllı toplumların paranın ve ticaretin amaçlarını gerçekleştirmede önemli bir unsur olduğu noktasında farkındalık düzeylerinin yüksek olduğu görülmektedir. Ancak bu toplumların eğitim olmadan sahip olunan paranın uzun vadede kendilerini hedeflerine taşıma noktasında çok eksik kalacağının da farkında oldukları söylenebilir. Bu yüzden eğitim ve para denkleminde bu iki kavramın bir denge içerisinde ilerlemesi birinin diğerine üstün gelmesine müsaade etmeden süreci yönettikleri ifade edilebilir. Bu analizi şu örnekle taçlandırmak yerinde olacaktır. Sporla ilgilenen bir bireyin bedeni hangi kas dokusuyla veya hedeflenen hangi vücut tipiyle şekillendirilirse şekillendirilsin şayet o bedeni yönetecek nitelikli bir beyin yoksa o vücudun hiçbir hükmü olmaz. Gelişmiş toplumlarda ve nitelikli bireylerde de eğitimin kontrolünde olmayan bir paranın hükmü yoktur. Dünya ölçeğinde bunun en büyük ispatını Japonya ve Orta Doğu Arap ülkeleri üzerinden sağlamak sanırım kusurlu olmayacaktır.

ORTA DOĞU- JAPONYA ÖRNEĞİ

Denklemi tersinden okumaya çalışalım. Paranın eğitime galebe geldiği Orta Doğu ülkelerinde şayet para her sorunun üstesinden gelen bir unsur ise bugün insanlığın en ufak bir kırıntısının dahi görülmediği Filistin Gazze’sinde yaşananlar nasıl izah edilebilir? Çok katlı binaların, çalgılı çengili ortamlarda altın kadehlerin tokuşturulduğu zirve eğlencelerin, çöl safarilerinin, düğün eğlencelerinde dolarlardan görünmez hale gelen zeminlerin, saf altından yaptırılan tuvalet musluklarının bugün Orta Doğu coğrafyasında yaşanan katmerli katliamı durdurmada, daha dünyayı bile tanıma fırsatı bulamamış binlerce günahsız masum çocuğun üzerine beyaz fosfor bombasının atılmasına engel olmada hiçbir işleve sahip olmadığı gün gibi aşikardır. Belli ki Orta Doğu coğrafyasında ne siyah altın ne de sarı altın tek başına işe yaramıyor. Öte yandan ise İkinci Dünya savaşında atom bombaları ile yerle bir edilen Japonya ve o günden bugüne gelinen süreç içerisinde Japonya’nın teknoloji, güç, mesleki ahlak ve disiplin noktasında ortaya koyduğu çaba. Ya da kendimize hiç sorduk mu bilmiyorum ama, bugün dünyadaki tüm siyasi liderlerle görüşebilme fırsat ve imkanına sahip olan Elon Musk bu imtiyazlı durumunu, vizyon içerikli eğitimine mi, yoksa sahip olduğu servetine mi borçlu? Yani Elon Musk’ı dünya arenasına taşıyan Musk’ın girişimci beyni mi yoksa sayısız bankalardaki hesapları mı?

Sonuç olarak geçmiş dönemlerde olduğu gibi elbette para olmadan yaşamak çok zor. Ancak eğitimin hükmü paranın hükmüne eşdeğer veya ondan daha fazla önem arz etmediği sürece dünyada sanattan siyasete, kültürden ticarete vb. pek çok alanda tutunabilmek imkânsız hale dönüşecektir. En acısı da Yüce Yaratıcının size bahşettiği nefes bile elinizden alınacaktır. UNICEF’in de belirttiği üzere her gün 420’den fazla çocuğun öldürüldüğü veya yaralandığı Filistin Gazze’sinde olduğu gibi…



#Eğitim
#Toplum
#Ekonomi
5 ay önce